11.07.2015 Views

Yûnus'ta Hak ve Halk Sevgisi 'nin yayın hakları ... - Eskişehir Valiliği

Yûnus'ta Hak ve Halk Sevgisi 'nin yayın hakları ... - Eskişehir Valiliği

Yûnus'ta Hak ve Halk Sevgisi 'nin yayın hakları ... - Eskişehir Valiliği

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

YÛNUS’TA HAK <strong>ve</strong> HALK SEVGİSİYÛNUS’TA HAK <strong>ve</strong> HALK SEVGİSİBir sonraki beyitte durum daha iyi anlaşılmaktadır: Âşıklarbütün varlıklarıyla gönülleri <strong>ve</strong> gözleriyle Mâşuk (Allah) tarafınayönelmişlerdir. Geriye başka ne kalmıştır ki zühd <strong>ve</strong> tâat yoluyla onlarıterk etmek için ayrı bir gayrete girsinler:Aşıkların gönlü gözü Mâşuk dapa gitmiş olurAyruk sûrette ne kalır kim kılısar zühd ü tâatTasavvufta “zühd” kısaca “terk” demektir. Daha değerli olan içinaz değerliyi terk; mânâ için maddeyi, âhiret için dünyâyı, Allah içinmâsivâyı terk. Bu terk, onlarla hiç meşgul olmamak şeklinde değil,onlara ancak lâyık olduğu kadar değer <strong>ve</strong>rmek, onları taparcasına sevipkalbe kadar sokmamak tarzında olacaktır. Nitekim Giriş kısmındada belirttiğimiz gibi Hz. Mevlânâ sorar <strong>ve</strong> îzah eder: “Dünyâ nedir?Allah’tan gafil olmaktır. Kumaş, para, ölçüp tartarak ticâret yapmak<strong>ve</strong> kadın dünyâ değildir.” der <strong>ve</strong> şu misâli <strong>ve</strong>rir: “Suyun gemi içindeolması geminin helâkidir. Gemi altındaki su ise gemiye, gemininyürümesine yardımcıdır.”Tasavvuf anlayışına göre âhiret menfaati de <strong>Hak</strong>k’a vuslata mânîdir.Terk edilecek şeyler arasında cennet ümîdi <strong>ve</strong> cehennem korkusu davardır. Bunlar için yapılacak dindarlık basit bir menfaat alış <strong>ve</strong>rişisayılır. Yûnus’un ilâhî aşk anlayışında cennet için ibâdet <strong>ve</strong> cehennemkorkusuyla dindarlığın yeri yoktur. İşi gücü Dost (Allah) olan, O’nundışında her şeyden âzâd (hür, bağımsız, ilişiğini kesmiş) olmalıdr:Tâat kılan Uçmağ için din tutan Tamu içinOl ikiden fâriğ olur neye benzer bu işâretHer kim Dost’u se<strong>ve</strong>r ise Dost’tan yana gitmek gerekİşi gücü Dost olıcak cümle işten olur âzâdUğrunda, dünyâsı <strong>ve</strong> âhiretiyle her şeyin terk edildiği o Yüce Varlıknasıl bir varlıktır acaba? Âşık ile Mâşuk arasına kimse giremediği içinbunu dille anlatmağa imkân yoktur. Yûnus mes’elenin bu noktasındabir hadîse işâret eder: “Benim Allah’la öyle bir vaktim var ki,onda bana ne bir mukarreb melek ne de mürsel bir peygamberyetişemez.” 74O’nun gibi Mâşuk’un haberini kim getirirCebrâil ü mürsel sığmaz şöyle olundu işâretÂşık dünyâdan <strong>ve</strong> âhiretten geçtiğine <strong>ve</strong> her şeyi terk ettiğinegöre, beşerî <strong>ve</strong> nefsânî dünyevî <strong>ve</strong>yâ uhrevî mes’ûliyet gerektirecekdavranışların dışında olacaktır. Dolayısıyle âhirette soru, hesap,Münker <strong>ve</strong> Nekir’le işi olmaması lâzım gelir:Soru hisap olmayısar dünyâ âhiret kovanaMünker ü Nekir ne sorar terk olıcak cümle muradHer şeyin başı olan <strong>Hak</strong>k’a vuslatı hedef seçtiğinden âşık; korku,ümit, ilim, amel <strong>ve</strong> âhiret ahvâlinden olan terâzi, sırat gibi hususlarıaşmış demektir. Yûnus bunları tamâmen mânâsız, değersiz <strong>ve</strong> gereksizgörüyor demek değildir. İlâhî aşk seviyesine çıkabilen seçkin kul,dînî inanç <strong>ve</strong> düşüncesi îtibariyle bu <strong>ve</strong> benzeri noktalara demiratıp kalmaz demek ister. Öyle ya, dînin dünyevî <strong>ve</strong> uhrevî bütünteklif <strong>ve</strong> unsurlarının esas amacı, kulu Allâh’a yaklaştırmak, O’nakavuşturmak değil midir? Bu gaye gerçekleşmediği takdirde emeklerboşa gitmeyecek midir? Vâsıta ile gayeyi karıştırmamak gerekir. Âşık,en kestirme yoldan gayeye ulaşmış kimsedir.Çeşitli arzular <strong>ve</strong> isteklerle dolu olarak, kısacası «nefs» <strong>ve</strong> «dünyâ»<strong>ve</strong>yâ her türlü “mâsivâ” kayıtlarıyla hareket ettikleri için insanlarkıyâmet gününde korku <strong>ve</strong> endîşe içinde olacaklardır. Yaptıklarınınhesâbını <strong>ve</strong>rmek kaygusuna düşeceklerdir. Âşıklar “mâsivâ” ile alâkayıtamâmen kestiklerinden dolayı böyle bir endîşe taşımazlar. Bu mânâdabir kıyâmetten onların haberi bile olmaz:74Bk. Keşfü’l-Hafâ, II, 244.6869

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!