11.07.2015 Views

Yûnus'ta Hak ve Halk Sevgisi 'nin yayın hakları ... - Eskişehir Valiliği

Yûnus'ta Hak ve Halk Sevgisi 'nin yayın hakları ... - Eskişehir Valiliği

Yûnus'ta Hak ve Halk Sevgisi 'nin yayın hakları ... - Eskişehir Valiliği

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

YÛNUS’TA HAK <strong>ve</strong> HALK SEVGİSİYÛNUS’TA HAK <strong>ve</strong> HALK SEVGİSİŞu Peygamber sözünde nur perdesine işâret edilir: «Allah’ınhicâbı (perdesi) nurdur. Eğer onu açsaydı yüzünün azamet <strong>ve</strong>nûru basarının (gözünün) ulaştığı en son noktadaki yaratığını bileyakardı.” 70Yûnus’un ifâdesiyle “Dost yüzündeki nikab” <strong>ve</strong>yâ aradaki perdeler,hâdisenin dünyâ <strong>ve</strong> madde plânında ele alınmasına imkân tanıyacakşartları oluşturur. Bu ise kanun, kural, şerîat yâni bir takım ölçüler <strong>ve</strong>kayıtlarla bağımlı olmak demektir. Dünyâ <strong>ve</strong> beşer plânında kalındığımüddetçe bu kayıtların bulunması zarûrîdir. Kayıtların üstüne çıkıldığıanlar âşıkla Mâşûk arasında kalan durumlardır. Yûnus, perdenin ötesineâit şeyler de söyleyebilirim, fakat bu takdirde zâhir nizâmı korumaklagörevli olan şerîat edebini zorlamış olmaktan korkarım, diyor:Şerîat edebinden korkarım söylemeğeYoğısa ede idim dahî ayruksı haberYûnus ilâ<strong>ve</strong> ediyor: Dînin zâhirî hükümleri konusundaki butitizliğime <strong>ve</strong> edebe riâyet etme gayretime rağmen, istemiyerekağzımdan o sır âlemine dâir sözler dökülebilir <strong>ve</strong>yâ halk beni yanlışanlayıp Hallac’ta olduğu gibi îdâmıma hükmedebilir. Ben bunu Dostkılıcıyla gerçekleşmiş bir ölüm kabul ettiğim için se<strong>ve</strong> se<strong>ve</strong> karşılarım.Zîrâ Dost’un göğünde gurûb eden, yine O’nun (Mâşûk’un) burcundadoğar; gidebileceği başka yer yoktur:kuralları; hem de iç yüzü, bâtını, <strong>ve</strong>cd <strong>ve</strong> zevk yönü bulunmaktadır.Bunlardan zâhirî kısmına kısaca “şerîat” denir. Bu mânâsıyla şerîatbir bakıma akla hitab etmektedir; belli sınırları, kaideleri vardır.. Aklîölçüler içinde kalındığı müddetçe bir problem çıkmaz. Fakat rûhî yön<strong>ve</strong> duygular söz konusu olduğu zaman durum değişir. Bu sonunculardaha ziyâde dînin bâtınî cephesi <strong>ve</strong> zevk tarafıyla ilgilenir.İnsanda aklî yön ne kadar ölçülü <strong>ve</strong> kuralcı ise, rûhî <strong>ve</strong> mânevîyön o kadar serâzât <strong>ve</strong> sınırsız ufuklara doğru kanat açmaya müsâittir.Ne var ki, bu iki yön arasında imkân nisbetinde bir denge kurmayaçalışmak gerekir. Yûnus Emre çok kere bu dengeye dikkat edergörünüyor. “Şerîat edebinden korkarım söylemeğe” ifâdesi işte budikkatin beyânıdır.Aslında <strong>Hak</strong> âşıklarının iç dünyâları yanardağlar misâli coşupkaynar. Fakat bunu hepsi dile getirmek istemezler, belki de büyükbir gayretle dillerine hâkim olurlar. Ebû Bekr eş-Şiblî (334/945) yegöre ise: “Muhabbet ehli konuşmazsa helâk olur, ölür; irfan sâhibi dekonuşunca helâk olur, ölür.” 71 Her ne olursa olsun yaşadığı mânevîzevk <strong>ve</strong> sekre mağlûb olarak diline hâkim olmayanlar <strong>ve</strong> “şerîatedebi”ni zorlayanlar çıkmıştır. Hüseyin b. Mansur el-Hallac (309/922)bunların sembolü hâline gelmiştir. Başta Yûnus Emre olmak üzerehemen bütün mutasavvıflar Mansûr’u “<strong>Hak</strong> şehîdi” sayarlar. Yûnus,ilâhî aşk kadehini Mansur gibi içebilen herkesin enelhak sahrâsındabaş <strong>ve</strong> ayaktan geçeceğini söyler:Dost kılıcından Yûnus ölür ise gam değilDost göğünden uyakan Mâşuk burcundan doğar(T, 52)Giriş kısmında Yûnus Emre’nin şer’î ölçülere sâdık kalmaya önem<strong>ve</strong>rdiğini belirtmiştik. Yukarıdaki beyitlerde bunun açık örneğinigörüyoruz. Din insan içindir. İnsanın hem aklı hem de rûhu <strong>ve</strong> duygularıvardır. Dînin de hem dış çerçe<strong>ve</strong>si, zâhiri yâni bir takım hüküm <strong>ve</strong>Câm-ı aşkı her ki nûş eyler bugün Mansur-vârBu enelhak yazısında ol ser ü pâdan geçer(G, 344)Bununla birlikte tasavvuf düşüncesine göre, konuşmaktan <strong>ve</strong>sırrı fâş etmektense, içinde kaynayan ummâna rağmen temkîni eldenbırakmamak daha makbuldür.70Müslim, İman 293.71Şa’rânî, et-Tabakatü’l-Kübrâ, I, 105; terc.I, 356.6061

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!