11.07.2015 Views

Yûnus'ta Hak ve Halk Sevgisi 'nin yayın hakları ... - Eskişehir Valiliği

Yûnus'ta Hak ve Halk Sevgisi 'nin yayın hakları ... - Eskişehir Valiliği

Yûnus'ta Hak ve Halk Sevgisi 'nin yayın hakları ... - Eskişehir Valiliği

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

YÛNUS’TA HAK <strong>ve</strong> HALK SEVGİSİYÛNUS’TA HAK <strong>ve</strong> HALK SEVGİSİmısrâ hatırlamayan âilemiz yok gibidir. Tâ yedi asır ötesinden uzayıpdaha nice yüzyılların üstüne ışık tutacak olan Yûnus Emre’nin renkli,<strong>ve</strong>cdli <strong>ve</strong> heyecanlı mısrâları, insan oğlunu en bedbaht zamanlarındabile tesellî eden, hattâ ona mutluluk <strong>ve</strong>ren tılsımlı bir güce sâhiptir.Bunun tipik bir örneğini <strong>ve</strong> bu inanışın insan şahsiyetini ne derecesağlam <strong>ve</strong> dayanıklı yaptığını şu hâdisede görüyoruz:Sene 1947. Alâeddin Yayıntaş isminde Köprülü’lü inanmış birTürk, Yugoslav ordusunda, Avusturya-İtalya sınırındaki bir alaydaaskerliğini yapmaktadır. Memleket henüz komünizm rejimiyle idâreedilmekte olduğu için hürriyet <strong>ve</strong> huzurdan mahrumdur. Bu katırejimde, her rütbedeki birlik komutanının yanında, aynı rütbede birde politik komiser vazîfe görür. Biri erlerin tâlimiyle uğraşır, ötekide artan zamanlarda askere Komünizm eğitimi <strong>ve</strong>rir. Günlerdenbir gün, bu politik komiser genç Alâeddin’i çağırır. Bundan sonraMüslüman Hıristiyan ayırımı olmaksızın bütün askerlerin yemeklerininaynı kazanda pişeceğini <strong>ve</strong> Müslümanların da Hıristiyanlar gibidomuz eti yiyeceklerini bildirir. Zâten çeşitli mahrûmiyetler içindeyaşanmaktadır. O güne kadar titizlikle riâyet ettiği dînî bir prensibinzedelenme tehlikesi bu genci çok üzer. Askerî birlikte, tek Türk olarakkendisi, yirmi altı tane de Boşnak Müslüman vardır. Ertesi gün Salkodiye çağrılan Sâlih ismindeki Boşnak’la genç Alâeddin hâric, diğeryirmi beş Müslüman, <strong>ve</strong>rilen domuz etini yerler.Salko, birliğin marangozhânesinde görevlidir. Bu hâdisenin üstündenhaftalar aylar geçer, yarı aç yarı tok, buldukları ile idâre olmaya çalışaniki gençten Alaeddin’in, bir gün Salko’nun çalıştığı atölyeye gitmesiîcâb eder. Pencerenin altına geldiği zaman marangoz Salko’nunsözleri Yûnus Emre’ye âit olan “Seni ben se<strong>ve</strong>rim candan içerû”ilâhisini yanık <strong>ve</strong> tesirli bir sesle okuduğunu duyarak, büyülenmişgibi olduğu yerde kalır, bir taşın üstüne oturarak sonuna kadar dinler.İşin garibi Salko Türkçe de bilmez. Ama gönül bilgisi yanında dilbilgisi bir şey midir? Bu, kulaktan kapılmış ilâhîyi gerçekten Salko’nun dili değil gönlü söylemektedir. O bitirince bu defa Alâeddin başkabir ilâhiye başlayarak içeri girer, aynı inanışa sâhip kişiler olarakkucaklaşıp ağlamaya başlarlar. “Ben ham sofu değilim, dervişim.Dînime özümden bağlıyım. Müslümanlığım onlarınki gibi küçüksıkıştırmalarla sakatlanmaz!” diyen Salko’ya genç arkadaşının dacevâbı aynıdır.O da, üç yüz küsur sene ev<strong>ve</strong>l Konya’dan Köprülü’ye göçüpyerleşmiş bir derviş sülâlesinden olduğunu söyler. Yâni ikisi deinandıklarına tam inanmışlardır, elbette prensiplerini ucuza pahalıyasatmazlar. Kimseden korkuları yoktur. Çünkü kimseden bir talepleri,menfaat <strong>ve</strong> ümit beklemeleri söz konusu değildir. 100Gerçekten Yûnus düşüncesinde, bir tek kapıya kulluk esasolduğundan, onun dışındaki bütün kulluklardan <strong>ve</strong> her türlübağımlılıktan kurtulup tam bir hürriyete, dolayısıyle de şahsiyetbütünlüğüne <strong>ve</strong> sağlam karaktere kavuşmak gibi mutlu bir sonuçkarşımıza çıkmaktadır. Bu hâliyle Yûnusların düşünce <strong>ve</strong> inancı millîolduğu kadar evrenseldir.3. Yûnus Emre Hümanist mi ıdi?Yûnus Emre’nin bütün insanlığı kucaklayan insan sevgisinin birbenzerine başka ülkelerde rastlamak zordur. Meselâ Avrupa’da YûnusEmre’nin yaşadığı devirlerden îtibâren altı yüz yıl boyunca, zamanzaman şiddetlenen bir arzû ile Hümanizm adı altında bu idealin peşindekoşanlar olmuşsa da, hiçbir yerde ona bu nisbette erişen çıkmamıştır.Üni<strong>ve</strong>rsitelerde, seminer <strong>ve</strong> konferanslarda, dergi <strong>ve</strong> kitaplarda bumes’ele konuşulup tartışılmış, bu konuda çok şey yazılıp söylenmiştir.Ne var ki yazılıp söylenenleri hayâta aktarmak pek mümkün olmamıştır.“Batı düşünmüş, Anadolu Türk’ü gerçekleştirmiştir. Batılı tahayyületmiş, özlemiş, Anadolu insanı yaşamıştır. “ 101İnsana <strong>ve</strong> insan sevgisine büyük değer <strong>ve</strong>ren Yûnus Emre›yibazıları en büyük «Hümanist»lerden sayarken, kimileri de bundanfevkalâde rahatsız olurlar. Nedir işin gerçeği?Dilimizdeki söyleyişiyle “ümanizm” (Humanisme) kısaca,100Bk. Sâmiha Ay<strong>ve</strong>rdi, Abide Şahsiyetler, 52-56, İstanbul 1976.101M.Turhan, ag. makale.138139

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!