12.04.2023 Views

Protesto Eylemi_

Peki, ya imparatorun insanları kılıcıyla Kilise’nin buyurduğu ve sırf Kilise buyurduğu için gerçek inanç olarak farz ederek o inancı benimsemeye mecbur bırakma hakkına ne demeli? Bu da çürütülmüş ve ıskartaya çıkarılmış bir düşüncedir. Öyleyse Protesto’da sakince ortaya konan ilke, bu çift yüzlü zorbalığın bütün kirli yanlarını gözler önüne sermiştir. Başpiskoposun kürsüsü ve imparatorun kılıcı yok olup gider; onların yerini vicdan alır. Fakat Protesto, vicdanı kendi metresine bırakmaz; vicdan kendince işleyen bir kanun değildir. Protesto’nun Efendisi olan O’na karşı bir anarşi-isyanı vardı. Protesto, İncil’in vicdanın kanunu olduğunu ve İncil’I Efendimizin tek başına yazdığını bildirir. Bu yüzden dümenini birbirine zıt iki tehlike arasına kıran, bir eliyle anarşiden, diğer eliyle zorbalıktan uzak duran Protestanlık, ulusların gözleri önüne gerçek özgürlük bayrağını açarak ortaya çıkmaktadır. Özgür olmayı isteyen herkes o bayrağın etrafında toplanmalıdır. Anahtar Kelimeler: Speyer protestosu, dini özgürlük, püriten, kilise, almanya, gelenek, mabet, hacılar, yeni ingiltere, antik çağ, hristiyanlık, kefaret, yalnız inanç, yalnız mesih, wesley, huss, waldenses, jerome, calvin, luther, wycliffe, knox, piskopos

Peki, ya imparatorun insanları kılıcıyla Kilise’nin buyurduğu ve sırf Kilise buyurduğu için gerçek inanç olarak farz ederek o inancı benimsemeye mecbur bırakma hakkına ne demeli? Bu da çürütülmüş ve ıskartaya çıkarılmış bir düşüncedir. Öyleyse Protesto’da sakince ortaya konan ilke, bu çift yüzlü zorbalığın bütün kirli yanlarını gözler önüne sermiştir. Başpiskoposun kürsüsü ve imparatorun kılıcı yok olup gider; onların yerini vicdan alır. Fakat Protesto, vicdanı kendi metresine bırakmaz; vicdan kendince işleyen bir kanun değildir. Protesto’nun Efendisi olan O’na karşı bir anarşi-isyanı vardı. Protesto, İncil’in vicdanın kanunu olduğunu ve İncil’I Efendimizin tek başına yazdığını bildirir. Bu yüzden dümenini birbirine zıt iki tehlike arasına kıran, bir eliyle anarşiden, diğer eliyle zorbalıktan uzak duran Protestanlık, ulusların gözleri önüne gerçek özgürlük bayrağını açarak ortaya çıkmaktadır. Özgür olmayı isteyen herkes o bayrağın etrafında toplanmalıdır.

Anahtar Kelimeler: Speyer protestosu, dini özgürlük, püriten, kilise, almanya, gelenek, mabet, hacılar, yeni ingiltere, antik çağ, hristiyanlık, kefaret, yalnız inanç, yalnız mesih, wesley, huss, waldenses, jerome, calvin, luther, wycliffe, knox, piskopos

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>Protesto</strong> <strong>Eylemi</strong><br />

İkinci gelişin belirtilerinin de simgesel hizmetin işaret ettiği tarihte yerine gelmeleri<br />

gerekliydi. Tapınağın kutsanması ya da Kefaret Günü, yedinci Yahudi ayının onuncu günü<br />

gerçekleşmiştir. Başkahin, tüm İsrail için bir kurban sunarak günahları tapınaktan kaldırmış,<br />

sonra da öne çıkarak halkı kutsamıştır. Aynı şekilde Mesih’in de dünyayı günahın ve<br />

günahkarların yıkımından temizlemek için döneceğine ve kendisini bekleyen halkını<br />

sonsuzlukla kutsayacağına inanılıyordu. Yedinci ayın onuncu günü. Büyük Kefaret günü,<br />

tapınağın kutsanması gerçekleşti. Ekim ayının yirmi ikisine düşen bu tarih, Rab’bin geliş<br />

günü olarak görülüyordu. 2300 gün sonbaharda sona erecekti; sonuç kaçınılmaz<br />

görünüyordu.<br />

‘Gece Yarısı Yankılanan Ses’ Bu iddialar birçok kişiyi ikna etti; binlerce imanlı ‘gece<br />

yarısı yankılanan sesi’ beklemeye başladı. Bu akım güçlü bir dalga gibi kentten kente,<br />

köyden köye yayıldı. Fanatiklik, güneşin doğumuyla buharlaşan çiğ gibi kayboluverdi.<br />

Rab’bin kulları tarafından azarlanan İsrail halkının Rab’be dönmesi gibi insanlar Rab’be<br />

dönüyordu. Çılgınca bir sevinç pek yoktu; insanlar bunun yerine derin derin yüreklerini<br />

araştırıyor, günahlarını itiraf ediyor ve dünyaya sırt çeviriyordu. Tanrı’ya katıksız bir<br />

adanmışlıkla bağ-landıkları görülüyordu.<br />

Elçilerin zamanından beri en büyük dinsel akımlardan biri gerçekleşti. 1844 yılının<br />

sonbaharında, büyük kalabalıklar insan kusurlarından ve Şeytan’ın kötülüklerinden özgür<br />

kılındılar.<br />

‘Güvey geliyor’ sesi yankılandığında, bekleyenler kalkıp kandillerini temizlediler.<br />

Tanrı’nın Sözünün öncekinden çok daha yoğun bir şekilde çalışmaya başladılar. Çağrıya ilk<br />

uyanlar, en yetenekli olanlar değil, en alçakgönüllü ve adanmış olanlardı. Çiftçiler ekinlerini<br />

tarlada bıraktılar, tamirciler aletlerini toparlayarak insanları uyarmaya çıktılar. Kiliseler<br />

genelde kapılarını bu bildiriye kapatmışlardı. Bildiriyi kabul edenlerin büyük bir kısmı<br />

kiliselerle bağlantılarını kopardılar. Adventist toplantılarına katılanlar, “İşte güvey geliyor!”<br />

bildirisiyle birlikte ikna edici bir gücün varlığını fark ediyorlardı. İman, duaların<br />

cevaplanmasını sağlıyordu. Susuz toprağa düşen yağmur gibi, lütuf Ruhu da Tanrı’yı<br />

içtenlikle arayanların üzerine dökülüyordu. Yakında Kurtarıcı’yla yüz yüze görüşmeyi<br />

bekleyenler, yoğun bir sevinç duyuyorlardı. Kutsal Ruh onların yüreklerini eritiyordu.<br />

Bildiriyi alanlar Rab’le buluşmayı ümit ettikleri zamanı beklemeye başladılar. Birlikte<br />

bol bol dua ediyorlardı. Tanrı’yla beraber olmak için sık sık ıssız yerlere çekiliyorlardı.<br />

Tarlalardan ve yaylalardan gökyüzüne yalvarış sesleri yükseliyordu. Kurtarıcının onayı,<br />

onları için günlük yiyecekten daha gerekliydi. Zihinlerini karartan bir bulut olursa,<br />

bağışlayan lütfa kavuşana dek dur durak nedir bilmiyorlardı.<br />

Yeniden hayal kırıklığına uğradılar<br />

155

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!