25.03.2016 Views

turkiye_iklim_degisikligi

turkiye_iklim_degisikligi

turkiye_iklim_degisikligi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yürürlüğe girmiştir. Bu kanun milli park, tabiat parkı, tabiat<br />

anıtı ve tabiatı koruma alanları gibi korunan alanların seçilip<br />

belirlenmesine, özellik ve karakterleri bozulmadan korunmasına,<br />

geliştirilmesine ve yönetilmesine ilişkin esasları düzenlemektedir.<br />

Ayrıca Özel Çevre Koruma alanları ve doğal<br />

sit alanları ile ilgili olarak da yine 1983 yılında çıkarılan 2863<br />

Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu halen<br />

yürürlüktedir. 2011 yılında ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na<br />

bağlı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü kurulmuştur.<br />

Bu genel müdürlüğün tabiat varlıkları ve doğal<br />

sit alanları ile özel çevre koruma bölgelerinin tespit, tescil,<br />

onay, değişiklik ve ilanına dair usul ve esasları belirlemek<br />

ve bu alanların sınırlarını tespit ve tescil etmek, yönetmek<br />

ve yönetilmesini sağlamak gibi görevleri bulunmaktadır. Bu<br />

kapsamda genel müdürlük tarafından 2014-2016 yılları arasında<br />

tüm doğal sit alanlarının bilimsel temelli olarak değerlendirilmesi<br />

çalışmaları gerçekleştirilecektir.<br />

Türkiye’de ormanların korunması ve genişletilmesi Anayasa<br />

ve Orman Kanununda yer almasına rağmen, Maden,<br />

Turizm, Yenilenebilir Enerji Kanunu gibi kanunlarla orman<br />

alanlarının ormancılık dışındaki kullanımlara tahsisleri de<br />

yapılabilmektedir. Bu uygulamalar tahsis yapılan alanlardaki<br />

ormanların kısmen ya da tamamen yok edilmesine<br />

ve karbon yutak alanlarının daralmasına neden olmaktadır<br />

(ÇŞB, 2011).<br />

Yukarıda kısaca özetlenen ormancılık ve doğa koruma ile ilgili<br />

ulusal mevzuatta <strong>iklim</strong> değişikliği ile mücadele ve uyum<br />

konusunda doğrudan hükümler bulunmamaktadır. Ancak<br />

orman alanlarının arttırılması, verimsiz orman alanlarının<br />

ıslahı ve korunan alanların genişletilmesi çalışmaları ile<br />

dolaylı olarak ormanlarda biriktirilen karbon miktarı arttırılmaktadır.<br />

Nitekim 2013 yılı için hazırlanan Türkiye Ulusal<br />

Sera Gazı Envanter’ine göre Türkiye ormanlarında yıllık<br />

olarak biriktirilen karbon miktarı 1990-2013 döneminde 7,7<br />

milyon ton/yıl C’dan 13,9 milyon ton/yıl C’a çıkmıştır.<br />

Sera Gazı Azaltımına Yönelik Uygulama Örnekleri<br />

Uluslararası kuruluşlar, OGM ve çeşitli sivil toplum örgütleri<br />

tarafından finanse edilen ve OGM’nin yürütücü kuruluş<br />

olarak yer aldığı çeşitli projeler yürütülmektedir. Bu projeler<br />

aşağıda kısaca tanıtılmıştır.<br />

• Orman Ekosistemlerinin İzlenmesi Programı (ICP Forest)<br />

• MENA Bölgesinde Ormancılık Politikalarının İklim Değişikliğine<br />

Adaptasyonu Projesi (2010-2015)<br />

• Türkiye’de Yüksek Koruma Değerine Sahip Akdeniz Ormanları<br />

Entegre Yönetim Projesi (2013-2018)<br />

• Akdeniz Orman Ekosistemlerinin Ürün ve Hizmet Üretiminin<br />

Küresel Değişiklikler Bağlamında Geliştirilmesi Projesi<br />

(FFEM Projesi) (2013-2018)<br />

• Akdeniz Ormanlarının İklim Değişikliğine Uyumu Projesi<br />

(2013-2016)<br />

4.7.3 Sera Gazı Türüne Göre<br />

Değerlendirme<br />

Türkiye’de ormanların korunması, genişletilmesi ve geliştirilmesi<br />

çalışmalarına bağlı olarak ormanlar tarafından atmosferden<br />

alınarak bağlanan CO 2<br />

miktarı her yıl artmaktadır. Buna<br />

karşılık orman alanlarından yangınlar sonucunda CH 4<br />

, N 2<br />

O,<br />

NO x<br />

ve CO gazları salımı olmaktadır. Ancak OGM tarafından<br />

orman yangınları ile mücadele konusunda yaptığı çalışmalar<br />

ile sayılan bu gazların emisyonları oldukça düşük seviyelerde<br />

kalmaktadır.<br />

4.8. Atık<br />

4.8.1 Genel Politika ve Önlemler<br />

Atık sektörü, 1995 yılından 2009 yılına kadar Türkiye’de sera<br />

gazı emisyonlarında enerji sektöründen sonra en büyük paya<br />

sahip ikinci sektör olarak yer almıştır. Ancak, 2013 yılı hesaplamalarına<br />

göre endüstriyel işlemlerin ardından dördüncü sıraya<br />

yerleşmiştir, bu durum IPPC direktifi gereği sanayide atık<br />

azaltımı ve mevcut en iyi tekniklerin kullanımı uygulamalarının<br />

yanı sıra sanayide temiz üretim kavramının zamanla gelişiminin<br />

bir soncudur; aynı zamanda artan nüfusun ihtiyacına uygun<br />

olarak daha hızlı büyüyen endüstriyel üretim sonucu sektördeki<br />

artışın atık sektörünün önüne geçmesine yol açmıştır.<br />

Atık sektörü, 2013 yılı ulusal emisyon envanterine göre toplam<br />

sera gazı emisyonlarının %5,7’sini oluşturmaktadır. Atık sektörü<br />

sera gazı emisyonları, kentsel atıkların bertarafı (düzenli/<br />

düzensiz atık depolanması), atık yakılması dolayısıyla ortaya çıkan<br />

emisyonlar, atıkların kompostlaştırılması ile kentsel atıksu<br />

arıtma tesislerinden kaynaklanan çamurların oluşumundan<br />

ve bertarafından kaynaklanan emisyonları içermektedir.<br />

Türkiye’de sera gazı emisyonu oluşturan alt sektörlerden biri<br />

de atıksu arıtımıdır (atıksu içeriğindeki azot ve oluşan N 2 O gazı<br />

sebebi ile). Türkiye’de TÜİK tarafından yürütülen Belediye Atıksu<br />

İstatistikleri anket sonuçlarına göre, Türkiye’de kanalizas-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!