Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
TÜRKİYE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ 6. BİLDİRİMİ<br />
219<br />
İklimsel etmenlerin turizme olan etkilerini ölçebilmek için<br />
çeşitli matematiksel yöntemler geliştirilmiştir. Bunlardan bir<br />
tanesi turizm <strong>iklim</strong> indeksidir. Maksimum ve ortalama günlük<br />
sıcaklık, minimum ve ortalama bağıl nem, yağış miktarı,<br />
güneşlenme süresi ve rüzgar hızı kullanılarak hesaplanan<br />
turizm <strong>iklim</strong> indeksi kişilerin konfor düzeyini belirlemek için<br />
kullanılmakta olup, turizm lokasyonunun dış ortam aktivitelerine<br />
uygunluğunu belirlemek için 1985 yılında Mieczkoswki<br />
tarafından geliştirilmiştir. Deniz, güneş ve kum üçlüsüne<br />
dayanan kitle turizminin yapılabilirliğini ölçmek için kullanılabilen<br />
bu indeks, kış turizmi için kullanılamaz. Turizm <strong>iklim</strong><br />
indeksi skoru olarak 80 üstü turizm için ideal <strong>iklim</strong> koşullarını,<br />
60 - 80 arası ise iyi ve çok iyi koşulları belirtmektedir. Amelung<br />
ve Viner (2006) tarafından yapılan bir çalışmada, 1970’li<br />
yıllarda Türkiye’nin turizm <strong>iklim</strong> indeksi skorlarının “summer<br />
peak” olduğunu (yaz aylarında diğer mevsimlere göre en<br />
yüksek) belirtilmiştir. Aynı çalışmada yer alan 2020li, 2050’li<br />
ve 2080’li yıllara ilişkin Emisyon Senaryoları Özel Raporuna<br />
göre ise Türkiye’nin Ege ve Akdeniz kıyılarındaki turizm <strong>iklim</strong><br />
indeksi skorlarının 2050’li yıllardan itibaren bimodal dağılım<br />
göstereceği görülmektedir. Türkiye’nin kıyı bölgeleri için<br />
1975 ile 2006 yılları arasını kapsayan döneme ait turizm <strong>iklim</strong><br />
indeksi skorlarının hesaplandığı bir diğer çalışmada ise<br />
(Deniz, 2011) Ege ve Akdeniz kıyılarındaki turizm <strong>iklim</strong> indeksi<br />
skorlarının bimodal dağılım (ilkbahar ve sonbahar aylarında<br />
yüksek, yazın daha düşük) gösterdiği görülmektedir. Çalışmada,<br />
yüksek sıcaklıklar nedeniyle Ege ve Akdeniz kıyılarında<br />
yaz aylarında turizmin olumsuz etkileneceği, ilkbahar ve<br />
sonbaharda ise turizmin olumlu etkileneceği belirtilmiştir.<br />
Günümüzde sıcaklıkların artışı ile beraber turizm sezonu bahar<br />
aylarına doğru genişlenmekte ve sezon kısmen uzamaktadır.<br />
Ancak, 2050’li yıllara gelindiğinde, bahar ayları turizm<br />
faaliyetleri için uygun olsa da, yaz aylarında Ege ve Akdeniz<br />
kıyılarında turizm faaliyetlerini gerçekleştirmek mümkün<br />
olmayabilir. Özellikle turistlerin tatil yapacakları dönemleri,<br />
okulların tatil olduğu yaz aylarına getirmeleri nedeniyle Türkiye’nin<br />
güney ve batı kıyıları yaz aylarında tercih edilmeyen<br />
turizm destinasyonları olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Ayrıca,<br />
kuzey ülkelerden Türkiye’ye gelen turistler, yaşadıkları<br />
bölgelerin kitle turizmine elverişli hale gelmesi durumunda<br />
yurtdışına seyahat etme ihtiyacı duymayabilecektir<br />
Tüm bu bilgilerin ışığında <strong>iklim</strong> değişikliğinin Türkiye kitle turizmine<br />
olan etkisinin ilk etapta olumlu yönde olacağı, daha<br />
sonra ise ciddi boyutlarda zarara sebep olacağı öngörüsü<br />
yapılabilir (Sevim ve Zeydan, 2007).<br />
Deniz-kum-güneş eksenli kitle turizminin yanı sıra kar yağışlarına<br />
bağlı kış turizmi de <strong>iklim</strong> değişikliğinin olumsuz etkilerinden<br />
zarar görmektedir. Kış turizmi merkezlerinin genellikle<br />
dağlık ve yüksek arazilerde bulunması nedeniyle buralarda yatırım,<br />
ulaşım ve hammadde tedariki oldukça güç şartlarda gerçekleşmektedir.<br />
Ancak esas zorluk bu merkezlerin ekonomik<br />
faaliyetlerinin tamamen kar varlığına bağlı olmasıdır. Bu nedenle,<br />
<strong>iklim</strong> değişikliği neticesinde <strong>iklim</strong> koşullarında meydana<br />
gelecek değişimler kış turizminin önündeki en büyük risklerden<br />
biri olarak ortaya çıkmaktadır (Zeydan ve Sevim, 2008).<br />
Türkiye, Alp-Himalaya sıradağları üzerinde yüzölçümünün<br />
yaklaşık %55’i 1500–3000 m. yükseklikte dağlarla kaplı bir ülkedir.<br />
Bu sıradağların ülkemizdeki uzantıları olan Beydağları,<br />
Toroslar, Balkanlar, Aladağlar, Munzurlar, Cilo ve Sat dağları<br />
ile Kaçkarlar Avrupa’daki Alpler ile aynı zaman diliminde oluşmuşlardır.<br />
Bu sebeple aynı yükseltiye ve aynı floraya sahiptirler.<br />
Ancak büyüklükleri bakımından Alpler’in 2–3 katıdırlar. Üstelik<br />
Türkiye’de Nemrut, Süphan, Ağrı, Erciyes ve Hasan Dağı gibi<br />
volkanlar vardır. Ayrıca, kış mevsimi boyunca kar yağışı alan bu<br />
dağlar 4–6 ay süreyle karlarla kaplı kalmaktadırlar. Bu süre de<br />
neredeyse deniz-kum-güneş üçlüsüne dayanan kitle turizmi<br />
sezonuna eşittir (İncekara, 1998).<br />
Türkiye’nin en önemli kayak ve kış turizmi merkezlerinden olan<br />
Palandöken, Sarıkamış, Erciyes, Ilgaz, Kartalkaya ve Uludağ’da<br />
öncelikli olarak yerel talebin ortaya çıkmasıyla başlayan turizm<br />
hareketleri hızla gelişmiştir. Uludağ, Kartalkaya ve Erciyes, ilk<br />
konaklama tesislerinin kurulduğu telesiyej, teleski gibi turistik<br />
altyapı unsurlarının faaliyete konulduğu merkezlerdir. Diğer<br />
önemli kayak merkezleri ise, Keltepe, Kartepe, Davraz, Saklıkent,<br />
Elmadağ, Bitlis Sapgör ve Zigana’dır (Zeydan ve Sevim,<br />
2008).<br />
Türkiye’deki kayak merkezlerinde 10 yıl önce Aralık-Ocak-Şubat<br />
aylarında 2,7 milyon ziyaretçi ağırlanırken, bu sayı 2014<br />
itibarıyla 4,8 milyon kişiyi aşmıştır. Kış turizmine önemli yatırımlar<br />
yapan Türkiye’de Kültür ve Turizm Bakanlığı’na kayıtlı<br />
kayak merkezlerinin sayısı 28’dir. Toplam yatak kapasitesine<br />
bakıldığında da, hâlihazırda Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli<br />
28 tesiste 9 bin 549 yatak kapasitesi varken, bu rakamın 78 bin<br />
645’e ulaştırılması hedeflenmektedir (TURSAB, 2014). 2011 Kış<br />
Üniversite Oyunlarına (Universiade) ev sahipliği yapan Palandöken’e<br />
bu organizasyon için 400 milyon ABD Doların üzerinde yatırım<br />
yapılmış ve Palandöken 32 bin kişinin kayak yapabileceği<br />
ve 6 bin kişinin istihdam edilebileceği kapasiteye ulaşmıştır.<br />
Uludağ’da da mevcut teleferikler yaklaşık 35 milyon dolarlık bir<br />
bedelle yenilenmiştir. Yapımı devam eden 10 bin metrekarelik<br />
bir alana inşa edilen Oteller İstasyon Tesisi projesi ile de böl-