Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
TÜRKİYE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ 6. BİLDİRİMİ<br />
197<br />
6.4.3.2 Uyum Tedbirleri<br />
Türkiye’de afet yönetimi amacıyla son yıllarda alınan önlemler<br />
aşağıda belirtilmektedir.<br />
• 2015 yılında MGM tarafından 35 tane yıldırım tespit ve takip<br />
sisteminin kurulmasına ilişkin karar alınması,<br />
• Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 2010 Yılı Taşkın Koruma<br />
Seferberliği kapsamında, MGM ve DSİ Genel Müdürlüğü’nce<br />
gözlem ve erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi,<br />
ÇEM ile OGM tarafından yapılan ağaçlandırma ve erozyon<br />
kontrolü çalışmaları,<br />
• Türkiye’de hidro-meteorolojik afet zararlarını azaltmak ve<br />
bölgesel işbirliğini geliştirmek için Dünya Meteoroloji Örgütü<br />
(WMO) ve UNDP tarafından yürütülen Güneydoğu Avrupa<br />
Afet Risk Azaltımı Bölgesel İşbirliği Projesi (2008-2013),<br />
• Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Ulusal İklim Değişikliği<br />
Uyum Stratejisi ve Eylem Planı,<br />
• Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın başlattığı “İklim Değişikliğinin<br />
Su Kaynaklarına Etkisi Projesi” ile havzalar özelinde<br />
su kaynaklarının nasıl etkilendiği 2013 yılından itibaren beri<br />
tespit edilmekte ve havzalarda sektörel uyum planlaması yapılmaktadır.<br />
• Orman ve Su İşleri Bakanlığı SYGM, tarafından 2012 yılında<br />
başlatılan Türkiye’de havza bazında Taşkın Risk Yönetim<br />
Planlarının oluşturulması faaliyetler kapsamında hazırlanan<br />
Yeşilırmak ve Antalya Havzalarında Taşkın Yönetim Planları<br />
hazırlanmaktadır.<br />
Bununla birlikte, artık Türkiye’de de afetlerin artan ekolojik,<br />
çevresel, sosyal ve ekonomik kayıplarının en aza indirilebilmesi<br />
için risk yönetimi stratejisiyle birlikte <strong>iklim</strong> değişikliğine<br />
uyum ile ilgili tüm politikalar, planlar ve programların “<strong>iklim</strong><br />
değişikliği risk yönetimi” adı altında bütünleşik bir şekilde düşünülerek<br />
ele alınması ve bu amaçla başta kamu kurumları<br />
olmak üzere paydaşlar arasında etkin işbirliği ve eş güdüm<br />
gerekmektedir.<br />
6.2.4 Ekosistem Hizmetleri<br />
Barındırdığı önemli biyolojik çeşitlilik değerleri ile üç biyolojik<br />
bölgeye ayrılan Türkiye, iki karasal (Kafkaslar ve Akdeniz) ve<br />
bir denizel (Akdeniz) alan arasında olmak üzere küresel ölçekte<br />
200 ekolojik bölge içerisinde kalmaktadır. Bu alanlar<br />
taşıdıkları koruma değerleri açısından dünyanın en önemli<br />
ekolojik bölgeleri içerisinde gösterilmektedir.<br />
6.2.4.1 Beklenen Etkiler ve Etkilenebilirlik<br />
Bir ekosistem tipini belirleyen en önemli faktörler sıcaklık ve<br />
yağış rejimi olduğundan, <strong>iklim</strong>deki değişiklikler ekosistemlerin<br />
yapısında ve fonksiyonlarında değişime neden olacaktır. Son dönemlerde<br />
<strong>iklim</strong> değişikliğinin türler ve ekosistemler üzerindeki<br />
etkileri giderek daha fazla hissedilmeye başlamıştır. Özellikle,<br />
kısıtlı yaşam alanlarına sahip türler ile hassas ekosistemlerin<br />
<strong>iklim</strong> değişikliğinden daha fazla etkileneceği düşünülmektedir.<br />
İklim değişiminin ekosistemler üzerindeki etkilerinin ve konu ile<br />
ilgili ulusal çalışmalara ait bulguların verildiği bu bölümde ekosistemler<br />
iç su, karasal ve denizel ekosistemler olmak üzere üç<br />
alt başlık altında değerlendirilmiştir.<br />
İç Su Ekosistemleri<br />
Türkiye, yaklaşık olarak 10.000 km2’lik bir alan kaplayan akarsuları<br />
ve gölleriyle biyolojik çeşitliliği yaşatmak için çok önemli<br />
olan iç su kaynaklarına sahiptir. Türkiye iç su potansiyelini 33<br />
nehir, 200 doğal göl, 159 baraj gölü ve 750 gölet oluşturmaktadır.<br />
En büyük ve en derin göl olan Van Gölü 3.712 km2’lik bir<br />
alana sahiptir. İkinci büyük göl, İç Anadolu’daki Tuz Gölü’nün<br />
denizden yüksekliği 925 m alanı ise 1500 km2 olup sığ bir göldür.<br />
Göller Yöresi (Eğirdir, Burdur, Beyşehir ve Acıgöl), Güney<br />
Marmara (Sapanca, İznik, Ulubat, Kuş Gölleri), Van Gölü ve çevresi<br />
ve Tuz Gölü bölgeleri olmak üzere göllerin toplandığı başlıca<br />
dört bölge bulunmaktadır. Kızılırmak, Fırat, Sakarya, Murat,<br />
Aras, Seyhan, Dicle, Yeşilırmak ve Ceyhan olmak üzere Türkiye’de<br />
uzunluğu 500 km’den daha fazla olan dokuz nehir vardır.<br />
Uluslararası öneme sahip 135 sulak alan belirlenmiş ve bunlardan<br />
14 tanesi Ramsar alanı olarak ilan edilmiştir. Ayrıca,<br />
2014 yılında yenilenen “Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği”nin<br />
gereği olarak uluslararası ve mahalli öneme sahip sulak<br />
alanların belirlenmesi için envanter çalışmaları devam etmektedir.<br />
Göller, bataklıklar, deltalar, sazlıklar ve çamur düzlükleri<br />
başta kuşlar olmak üzere yaban yaşamı için oldukça önemlidir.<br />
Türkiye’deki kuş türlerinin yarıdan fazlası göçmendir. Sulak<br />
alanlar su kuşları için önemli dinlenme ve kışlama ortamı<br />
oluşturmaktadır. Ege Denizi’ne dökülen nehirlerin oluşturduğu<br />
Meriç, Gediz, Büyük Menderes ve Küçük Menderes Deltaları<br />
ile Akdeniz’e dökülen nehirlerin oluşturduğu Göksu, Seyhan ve<br />
Ceyhan Deltaları özellikle kışın Anadolu’daki göllerin donması<br />
sonucu çok sayıda ve türde su kuşuna uygun habitatlar oluşturmaktadır.<br />
Karadeniz’e dökülen Kızılırmak nehrinin oluşturduğu<br />
delta ise özellikle Karadeniz’i direkt geçen göçmen kuşlar için<br />
büyük önem taşımaktadır.