18.07.2013 Views

Küresel Kriz ve Risk Yönetimi: Yanılgılar ve Gerçekler

Küresel Kriz ve Risk Yönetimi: Yanılgılar ve Gerçekler

Küresel Kriz ve Risk Yönetimi: Yanılgılar ve Gerçekler

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>Küresel</strong> <strong>Kriz</strong> <strong>ve</strong> <strong>Risk</strong> <strong>Yönetimi</strong><br />

milyar dolarlık dıĢ borç servisimiz var, dıĢ kredi kullanımımız 28 milyar. 2003‘te<br />

27 milyar dıĢ borç servisimiz var, 16 milyarını dıĢ kredi kullanımıyla yapmıĢız.<br />

Baktığımızda 2008 yılında 58 milyarlık dıĢ borç servisimiz var, 65 milyarlık<br />

kredi kullanımımız var. Yani borcu borçla ödüyoruz. Tipik Ponzi oyunu bu. Onu<br />

da Ģu an daha gü<strong>ve</strong>nsiz olarak büyümenin küçüldüğü risklerin arttığı bir durumda<br />

yapıyoruz. Likidite sorunumuz belki yok ama geleceğe yönelik olarak geri<br />

ödeyememe sorunlarının ortaya çıkma olasılığı var gözüküyor.<br />

Sonuç olarak bu çalıĢma henüz ampirik olarak desteklenmediği için sadece bir<br />

değerlendirme niteliği taĢımaktadır. Son finansal kriz, Türkiye ekonomisi<br />

üzerinde yeni bir dıĢ borç birikimini baĢlatacak etkiye neden olmuĢtur. Burada<br />

önemli olan nokta, büyüme oranındaki <strong>ve</strong> ihracattaki düĢme eğilimleri dikkate<br />

alındığında borcun sürdürülebilirliğinin negatif etkileneceğini öngörmek pek de<br />

zor değil. Büyüme oranındaki azalma borçlar üzerinde aynı oranda bir birikim<br />

etkisi ortaya çıkarıyor. Bu süreç içerisinde reel sektörün önemli bir döviz<br />

yükümlülüğü olduğu görülüyor. Söz konusu sektörlerin gelirlerinde bir azalma<br />

olduğu dikkate alınırsa bu sektörlerde bir borç birikim süreci yaĢanıyor Ģu anda.<br />

Ayrıca talepteki azalmaya bağlı olarak bu sektörlerde bir gelir kaybı olması, yine<br />

bir likidite sorununa neden olabiliyor. Hangi sektör değiĢken faizle borçlanmıĢ<br />

ise <strong>ve</strong> kur riskinden korunmamıĢ ise o sektör geliĢmelerden daha büyük oranda<br />

etkilenecektir. TL‘nin değerlenmiĢ olması bir kambiyo zararının ortaya çıkmasını<br />

engellediğinden belirtilen etkileri azaltan önemli bir değiĢken Ģu an için.<br />

DıĢ ticaret çarpanı yoluyla da borç birikim dinamiği devam edecek görünüyor. Bu<br />

durumun ortaya çıkmaması ancak Türkiye ekonomisinin büyüme oranının<br />

uluslararası faiz oranlarının üzerinde olmasına bağlıdır. ġu andaki durum büyüme<br />

oranlarımızda önemli düĢüĢleri iĢaret ediyor. Uluslararası faiz oranlarının<br />

altındayız <strong>ve</strong> bu da ciddi bir risk unsuru tabi ki. Bunun için gerekli koĢul ihracatta<br />

bir artıĢın olmasıdır. Ġhracatı arttırabiliyor olsaydık, dıĢ ticaret çarpanı yoluyla<br />

milli geliri etkileyebilir <strong>ve</strong> borcun sürdürülebilirliği için olumlu bir adım atmıĢ<br />

olabilirdik. Ama Ģu an için böyle bir durum da söz konusu değil. Dünyada bu<br />

gelir artıĢını ortaya çıkarabilecek talep koĢulları Ģu an için mevcut değil. Bu<br />

durumda dıĢ talep yeterli değilse, iç talebin canlandırılmasına yönelik<br />

politikaların uygulanması gerekiyor. Bunun için de iktisat politikalarının yeni<br />

baĢtan gözden geçirilmesi <strong>ve</strong> iktisat teorilerinin irdelenmesinin önemli <strong>ve</strong> gerekli<br />

olduğunu düĢünüyoruz.<br />

38

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!