30.03.2014 Views

13_1_tum

13_1_tum

13_1_tum

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Küreselleşme, Bilgi Toplumu ve Eğitim 63<br />

Bilgi toplumuna geçişte önemli rol oynayan unsurlardan biri, tek doğrulu ve mutlak<br />

mantığa dayalı pozitivist bakış açısından, pozitivizm sonrası bir döneme geçilmiş<br />

olmasıdır. Pozitivizm sonrası oluşan anlayışta, eğitimde ezberciliğin içi boşalmış,<br />

ezbercilik anlamsız ve faydasız bir uğraş haline gelmiştir. Bilimsel bilgi, mutlak<br />

gerçekliği yansıtmıyorsa, ezberletilmesinin bir anlamı yoktur (Özden, 2002).<br />

Bilgi toplumu, bilginin temel güç ve başlıca sermaye kaynağı olduğu toplumdur.<br />

Bilgi toplumunda, bilgi amaç değil, araçtır ve toplumsal yaşamın her aşamasını<br />

aydınlatan, yönlendiren başlıca güçtür. Bilgi toplumunda, bilgi bir hayat biçimi,<br />

düşünme ve yaşam tarzıdır (Fındıkçı, 1998:83). Böyle bir dönemde, geçerli bilginin<br />

üretilmesi ve kullanılması önemlidir. Bilgi toplumunda bilgi üretim yerleri, üniversiteler<br />

ve akademik araştırma merkezleridir. Bilgi toplumunun bir özelliği, öğrenebilen<br />

insandır. Bilgi toplumunda birey, bilim dünyasının verilerini anlamak, yorumlamak,<br />

kullanmak, yenilerini ortaya koymak, problem çözme yeteneği kazanmak<br />

durumundadır.<br />

Bilgi toplumunda, bireylerin yaratıcı, sorgulayıcı, düşünen ve üretebilen insanlar<br />

olmaları gerekir. Eğitim örgütlerinin bilgi toplumundaki rolü değişmektedir. Bilgi<br />

çağının eğitimi, yaratıcı ve yenilikçi insanlar yetiştirmeyi temel amaç edinmektedir.<br />

Bugün, artık bilginin doğrudan bireye aktarılması değil, bireyin gerek duyduğu bilgilere<br />

nasıl ve hangi yollara ulaşacağının öğretilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu nedenle,<br />

üzerinde konuşulan önemli bir kavram da öğrenmeyi öğrenmedir. Birey, nasıl<br />

öğreneceğini bilirse, kendisi için gerekli bilgilere en uygun yollardan ulaşabilir.<br />

Günümüz toplumunda, okulun, ders programlarının, öğretmenlerin, anne-babaların<br />

ve hatta öğrencilerin tanımı değişmiştir. Okul, sadece belirli bilgi ve becerilerin<br />

verildiği bir kurum değil, aynı zamanda toplumu şekillendiren ona yön ve biçim veren<br />

bir kurum olmak zorundadır. Ders programları, öğrencilere sadece basmakalıp bilgileri<br />

aktaran bir anlayış içerisinde değil, onları gerçek hayata hazırlayan, hayatın<br />

gerçeklerinin sentezlendiği bir anlayış içinde düzenlenmelidir. Öğretmenlerin görevi,<br />

sadece bilgiyi aktarmak değil, öğrencilere yön gösteren bir rehber ve lider olmaktır.<br />

Aynı zamanda, anne-babaların okula ve ders programlarına ilişkin daha fazla katılımı ve<br />

birlikteliği desteklenmelidir. Artık, eğitimin merkezindeki olgu, öğrencidir, öğrenen<br />

bireydir. Elbette mevcut bilgi, birikim, kültürel değerler ve olgular öğrencilere<br />

aktarılacaktır. Ancak, bunda amaç, hazır bilgileri ezberlemek değil, öğrencilerin kendi<br />

bilgilerini oluşturmalarına yardımcı olmaktır.<br />

Bilgi toplumunu kuracak olan bireylerin, akıl, zeka ve beyin güçlerini geliştirmeleri<br />

ve etkin bir biçimde kullanabilmeleri, eğitim etkinliklerinde bilinçli ve düzenli bir<br />

çalışma ve çabayı gerekli kılmaktadır. Bilgi bolluğu ve hızlı iletişimle küçülen günümüz<br />

dünyasında, bu baş döndürücü hıza yetişebilmek, sürekli üretilen ve çok kısa zamanda<br />

tüketilen bilgiyi gereği gibi kullanabilmek ve dönüşümünü sağlayabilmek, kuşkusuz<br />

zihinsel güçlerini çok iyi kullanabilen, eleştirel düşünebilen, muhakeme edebilen ve<br />

yeniden üretebilen bireylere sahip olmakla mümkün olacaktır (Turgut, 2001). Bu<br />

nedenle, geleceğin eğitimi için en azından üç seçenek olduğu söylenebilir (Bacanlı,<br />

1999:1):<br />

March 2005 Vol:<strong>13</strong> No:1 Kastamonu Education Journal

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!