12.07.2015 Views

Şucaeddin Veli ve Velayetnamesi T.C. Eskişehir Valiliği

Şucaeddin Veli ve Velayetnamesi T.C. Eskişehir Valiliği

Şucaeddin Veli ve Velayetnamesi T.C. Eskişehir Valiliği

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

iri olarak medresesinde ders okuttuğu <strong>ve</strong> Babai İsyanına katıldığının da bilindiği şeklinde tarifedilmektedir. Ayrıca ismi de “Sücaaddin <strong>Veli</strong> Baba Horasani” olarak zikredilmektedir.Ocak, Vilâyetnâme-i Sultan Şücâeddîn’in yazım diline bakarak eserin XV. yüzyıla aitolduğunu, II. Murad’ın adı geçtiği yerlerde kendisinden yaşayan biri olarak bahsolunduğuna<strong>ve</strong> Fatih’in hiç anılmadığına dikkat edilirse, 1421-1450 tarihleri arasında kaleme alındığınısöylemektedir. Buna karşılık O.Köprülü, eserin yazarının bilinmediğini, belki şeyhinmüridlerinden biri tarafından yazılmış olabileceğini iddia ederken, Ocak, metin içindeki birbeyitte yazarın adının açık bir şekilde Esirî olarak geçtiğini belirtmektedir.Vilâyetnâme-i Sultan Şücâeddîn, Sultan Şücâeddîn’in menkıbelerini içermektedir.Eser doğumdan ölüme kadar bir tercüme-i hâl niteliğinde değildir. İçinde bazen argo deyimlerhatta ağır küfürler de vardır. Menkıbelere dikkat edilirse, merkez Seyitgazi olmak üzere, adızikredilen yaşam alanının ; Bursa, Kütahya, Manisa, Ankara dolaylarından ibaret bir bölgeyikapsadığı görülür. Buraları, XVIII. yüzyıla kadar Anadolu’da Kalenderîlerin yoğun olarakyaşadıkları bölgelerdir.Yörükan, Babai kollarından birini temsil etmekte olan Şeyh Şucâ’eddin’in Velâyetnâmedeeski bir şaman gibi hareket ettiğini, bu ananeyi yaşattığını söylemektedir. Velâyetnâmeyegöre ; Sultan Varlığı, bazen geyik oluyor, insanlara doğru yolu gösteriyor, bazen bir kaz olupsuya dalıyor, Seyitgazi yakınlarında bir dağ kovuğunda yaşıyor, müridleriyle çıplak olarakgezmektedir.Şeyh Şucâ’eddin <strong>Veli</strong> Velâyetnâmesi’nde işlenen olguları <strong>ve</strong> bunlara bağlı olarak çizilenŞucâ’eddin portresini tek tek incelersek karşımıza şu olgular çıkar ; Kaygusuz, Cabbar Kulu,Sultan Varlığı (Şucâ’eddin) Velâyetnâmesi gibi eserlerde dervişler <strong>ve</strong> atalar ile kötü ruhların,şeytanların mücadeleleri eski ananelerin değiştirilmiş, Alevileştirilmiş bir şekli olarak karşımızaçıkmaktadır. Örneğin, Velâyetnâmede “Yemin=And” (Yer Gök hakkı için) yapılmaktadır.Yörükan, bu yemin olgusunun yer ile göğün Tanrı telakki edildiği bir devirden kalma olduğunuifade etmektedir.Velâyetnâmede de görüldüğü üzere Alevi-Bektaşi inanç <strong>ve</strong> kültüründe “Dedelik”,“Pirlik”, “Erenlik” çok önemli bir hareket noktasını teşkil eder. Bu cümleden olarak Yörükan,İslamlaşma sürecinde adeta o topluluğun genel başkanlığına sahip “Kam”lar ortadan kalkınca,“Kamlık” işbölümünün gereklerinin dedelere kalmış olduğunu <strong>ve</strong>ya hükümet teşkilatı yüzündenbeyliklerini kaybetmiş olan oymak beylerinin bu eksikliklerini kamların güç <strong>ve</strong> imtiyazlarınıbenimsemekle telafi etmeye çalışmış olduklarını, dedelerde görülen “Sihrî” faaliyetin, bu intikalinbir semeresi olduğunu söylemektedir. Bunun içindir ki, Alevi-Bektaşiler erenlerine “Baba”,“Ata”, “Dede” demekle birlikte, onlara Sultan Varlığı, Hacı Bektaş, Hüsam Şah, Yedi<strong>ve</strong>renSultan vb. isimlendirmelerinde olduğu gibi başkanlık <strong>ve</strong> hükümet ünvanları da <strong>ve</strong>rmişlerdir.179

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!