Henüz kaynağı üzerinde kesin bir sonuca ulaşılmış olmamasına rağmen, Arapça,Farsça <strong>ve</strong> Türkçe kaynaklarda bazen Kalender ancak çoğunlukla Kalenderî biçiminde kullanılanbu kelimenin, zaman zaman Farsça Kalântar <strong>ve</strong>ya Grekçe Kaletoz’dan geldiğini ileri sürenlerbulunmaktadır 179 . Ancak büyük bir ihtimalle sanskritçe Kalandara (kanun, nizam dışı, düzenibozan) kelimesinden gelmiş olabileceği de belirtilmektedir ki, 180 ikinci olarak, hemen herdönem <strong>ve</strong> memlekette Kalenderî topluluklarının ortak tavırları olan, üç-beş kişilik gruplarhalinde dolaşıp gezmek, günlük yiyeceklerini dilenerek sağlamak, vücut <strong>ve</strong> başlarındaki bütüntüyleri (saç, sakal, 181 kaş <strong>ve</strong> bıyık) kazıtmak gibi olgular bizi yukarıda zikrettiğimiz mistikyapılarla bağlantı kurmaya yönlendirmektedir.Bunların yanında kaynaklarda, IX. yüzyılda İran <strong>ve</strong> Mezopotamya çevresinde Budist<strong>ve</strong> Maniheist rahiplerin dolaştıklarını <strong>ve</strong>ya bazı sufilerin Budist <strong>ve</strong> Maniheist topluluklarlailişki içinde bulunduklarını gösteren bazı kayıtlar da mevcuttur. Örneğin, A.Y. Ocak, Mutezilealimlerinden Cahız’ın, Kitabü’l-hayvan adlı eserinde erken Abbasi döneminde Irak <strong>ve</strong> Suriye’dehalkın kendilerine Saihun (Gezginler) dediği rahiplere rastlandığını, bunların küçük gruplarhalinde şehir <strong>ve</strong> kasabaları dolaştıklarını belirtiyor 182 .Menakıb-ı Cemalüddin-i Savi’de de Kalenderî dervişlerinin kendilerine Hintlirahipleri örnek aldıklarına dair önemli ipuçları bulunmaktadır 183 .Eski Hint dinlerine <strong>ve</strong> mistisizmine ait araştırmalar, Budist toplulukları laikler <strong>ve</strong>rahipler olarak iki ana grupta inceleniyorlar 184 . Bhikşu denilen rahipler sınıfının temel niteliğiyaşamlarını sürdürecek asgari eşya <strong>ve</strong> elbisenin dışında hiçbir şeye sahip bulunmamak (fakr),bekar <strong>ve</strong> gezginci olmaktır 185 . Andre Bareau bu gezgin rahiplerin Budizme özgü bir sınıfolmadığını, aslında Brahmanizmin hakim olduğu daha eski zamanlarda aynı yerlerde Sramanadenilen gezgin rahiplerin bulunduğunu, Budizmdeki gezgin rahipler sınıfının temelinin M.Ö.IV. yüzyıla doğru bunlar tarafından oluşturulduğunu belirtiyor. Sramanalar, toplumun aşağıyukarı bütün tabakalarından geliyorlardı. Onlar Brahmanizm’e karşı bir tavır ortaya koyuyor, nebu dinin ne de içinde yaşadıkları toplumun kurallarına aldırış ediyorlardı. Ahlaki mefhumlarıda hiçe sayan bu gezgin <strong>ve</strong> dilenci rahipler yarı çıplak dolaşıyor <strong>ve</strong> rast geldikleri herhangi biryerde yatıp kalkıyorlardı. Sırtlarında postlarını taşıdıkları hayvanları taklit ediyor <strong>ve</strong> vücutlarına179. T. Yazıcı, “Kalenderlere Dair Yeni Bir Eser”, NLA, Ankara, 1968, s.786, 787.180. S. Kocatürk, “Kalenderîye Tarikatı <strong>ve</strong> Hatibi Farisinin Kalendernamesi”, İran Şehinşahlığının 2500. Kuruluş YıldönümüneArmağan, İstanbul, 1971, s.221.181. Mevlana Kalenderler hakkında; “Kalenderlere gıpta ederim, hiç sakalları yoktur” deyip, “sakalın az oluşu kişinin saadetindendir.Çünkü sakal, erkeğin süsüdür. Gür <strong>ve</strong> uzun oluşu adama benlik <strong>ve</strong>rir, buysa insanı helak eden şeylerdendir” mealindekihadisi okumuş, sonra da “sakalın çok <strong>ve</strong> uzun oluşu sufiler için hoş birşeydir ama sufi sakalını taramakla uğraşırken arif, Tanrıyaulaşır” buyurmuştur (A.Gölpınarlı, Mesnevi <strong>ve</strong> Şehri, C. VI, İstanbul, 1974, s. 311, 312; Ahmet Eflaki, Menakıbü’l-Arifin, TTKYay., C. I, Ankara, 1961, s. 412).182. A.Y.Ocak, Osmanlı İmparatorluğunda Marjinal Sufilik: Kalenderîler, Ankara, 1992, s.6,7.183. Hatib-i Farisi, Menakıb-ı Cemalüddin-i Savi, Nşr.: T. Yazıcı, Ankara, 1972, s. 12.184. Walter Ruben, “Buddhıst Vakıfları Hakkında”, VD, C. II, Ankara 1942, s. 173; Andre Bareau, Les Religions sde I’Inde III:Bouddhisme, Jainisme, Jainisme et Religions Archaiques, Paris, 1966, s. 67185. Walter Ruben, Buddhızm Tarihi, Çev.: A.İtil, Ankara, 1947, s.45; Bareau, a.g.e., s. 69.61
yaralar açıyorlardı 186 . İşte Andre Bareau’ya göre Budizm Brahmanizm’e karşı bir tepki hareketiolarak oluşurken bu sınıflardan yararlanıyordu.Bununla beraber Budizim’deki rahipler daha iyi bir teşkilat yapısına tabi tutulmuşolup tam anlamıyla toplum içinde üstün yeri olan bir sınıf durumuna yükselmişlerdi. Bunlaryanlarında içine yiyecek koydukları <strong>ve</strong>ya dilenmek için kullandıkları tahta <strong>ve</strong>ya madeni bir kap,saç <strong>ve</strong> sakallarını kazımakta kullandıkları bir ustura <strong>ve</strong> sırtlarında yarı açık bir elbiseden başkahiçbir şeyi bulunmayan kişilerdi. Onların dilenmeleri, saç <strong>ve</strong> sakallarını kazıtmaları tamamiyleinanç <strong>ve</strong> felsefelerinin gereği idi 187 .Geo Widengren benzer özellikte bir dilenci <strong>ve</strong> gezginci rahipler sınıfının Hint etkisiyleZerdüştilik’te de bulunduğuna işaret ediyor. Aynı şekilde fakr (fakirlik, düşkünlük, züğürtlük)<strong>ve</strong> tecerrüd ( soyunma, çıplak olma; Tecerrüd-ü Evrak: Herşeyden vazgeçip Allaha yönelme)esasına dayalı bir doktrine sahip bulunan bu zümrenin Zerdüştiliği tam anlamıyla temsiletmediğini de belirtmektedir 188 .Ste<strong>ve</strong>n Runciman, Cahız’ın tasvirine uygun bir tarzda Maniheist rahiplerdenbahsetmektedir. Ona göre bu rahiplerin özellikle gezgin olmaları, Maniheizm’in gezginci<strong>ve</strong> misyoner bir nitelik taşımasından ileri gelmektedir. Mani rahiplerinin önemli bir özelliğiBudizm’in etkisiyle çalışmamaları <strong>ve</strong> geçimlerini tıpkı Budist rahipler gibi dilenereksağlamalarıdır. Onlar da vaktiyle Sramanaların yaptığı gibi Sasani toplumunun kurallarını hiçdikkate almıyor, kanun <strong>ve</strong> kurallara uymayı reddediyorlardı 189 .İslam dünyasında VIII, IX <strong>ve</strong> X. yüzyılların siyasi mücadele <strong>ve</strong> iktidar değişikliklerininbirbirini kovaladığı, toplumsal bunalımların sıkça patlak <strong>ve</strong>rdiği çeşitli bölgelerde, özellikleİran’dan Asya içlerine uzanan geniş bir alanda, içinde yaşadıkları siyasi otoritenin uyguladığı baskıcıpolitika yüzünden otorite ile bağlarını kopartan <strong>ve</strong> bu sıkıntılarla başedemeyen bazı sufilerin buzümrelerinkine benzer, dünyayı umursamayan, otoritelerce sunulan inançsal <strong>ve</strong> toplumsal modelireddeden, fakr <strong>ve</strong> tecerrüdü savunan protestocu bir mistik felsefeyi benimsemeleri çok olasıdır.Meselenin bu aşamasında işin içinde Melamet 190 anlayışı ile Kalenderlik ilişkisi girmektedir kiKalenderîliğin mistik temellerinden birisini de Melametilik anlayışı oluşturmuştur. Melametilik,186. Andre Bareau, Les Religions sde I’Inde III: Bouddhisme, Jainisme, Jainisme et Religions Archaiques, Paris, 1966, s.14, 15.187. Walter Ruben, Buddhızm Tarihi, Çev.: A. İtil, Ankara, 1947, s. 42-48; Andre Bareau, Les Religions sde I’Inde III: Bouddhisme,Jainisme, Jainisme et Religions Archaiques, Paris, 1966, s.69,70.188. Geo Wıdengren, Les Religions de I’Iran, Paris, 1968, s. 84 .189. Ste<strong>ve</strong>n Runciman, Le Manichesime Medieval, Paris, 1949, s.63, 64.190. Hemen hemen Melamet esaslarının tamamını “Nefsi itham etmek” esasında toplamak mümkündür. “İtham” ile “Melam” budüşünce erbabının gözünde aynı şeydir. Melametiler, nefse karşı gelmek için her çareye başvururlar <strong>ve</strong> ona karşı her türlü inadıgösterirler. Onun için bütün kötülüklerini ilan ederler <strong>ve</strong> iyiliklerini gizleyerek herkesin kendilerini levm etmelerine, hatta eziyettebulunmalarına yol açarlar. Nefisleri insanlara karşı sevgi gösterecek olursa Tanrı ile olan hallerini kurtarmak için insanlarıkendilerinden nefret ettirecek davranışlarda bulunurlar. Veya nefisleri bir şeyden hoşlanırsa <strong>ve</strong> ona yönelecek olursa nefisleriniezmek için herşeyi yaparlar <strong>ve</strong> onun meramına nail olmaması için her muhalefeti gösterirler. Veya nefisleri başkalarının yaptığıkötü davranışları hoşgörecek olursa, o hareketi iyi görerek nefislerini takbih ederler. Öğünmeye karşı çıkarlar. Onlar için Allahbirdir. Kalbi ibadeti seçerler <strong>ve</strong> ritüellere dayalı bir ibadet tarzını benimsemezler. (Abdurrahman Cerrahoğlu, Dünkü <strong>ve</strong> BugünküMelamiler, İstanbul, 1984, s.33).62
- Page 3 and 4:
YAĞMUR SAYKalenderî, Alevi ve Bek
- Page 8 and 9:
GİRİŞŞUCÂ’EDDÎN VELÎDÜŞ
- Page 10 and 11:
sık sık zorluklar da çıkarırla
- Page 12: etkisi, Kayı Beyi Ertuğrul Gazi
- Page 16 and 17: ı. BÖLÜMİNSÂNÎ TEMEL15
- Page 18 and 19: olup, 619 yılında Amasya valisi o
- Page 20 and 21: Sultan Şücâ’ sadece Şeyh ya d
- Page 22 and 23: Mehmet Demirtaş Dede’nin görü
- Page 24 and 25: için birlikte çalışma yapmışl
- Page 26 and 27: Velâyet kavramı, birçok İslam d
- Page 28 and 29: Velî, olağanüstü ruhani güçle
- Page 30 and 31: Bu üstün ve mistik güçlerle don
- Page 32 and 33: eddeden gündelik yaşamdaki insan,
- Page 34 and 35: Velâyetnâme ise Hacı Bektaş’
- Page 36 and 37: Baba İlyas ile ilişkileri ve Sulu
- Page 38 and 39: Velâyetnâme’de Sultan Şucâ’
- Page 40 and 41: Üryan Şücâ’iler olarak tanın
- Page 42 and 43: Velâyetnâme’deki bazı kelime v
- Page 44 and 45: olunan bütün büyük velilerin be
- Page 46 and 47: arış zamanlarında ise barış ve
- Page 48 and 49: geleneği ise Hacı Bektaş’a ba
- Page 50: elirtmektedir 150 . Tabii ki bütü
- Page 53 and 54: A- Sultan Şucâ’eddîn külliye
- Page 55 and 56: aşka Şücâ’a ait bir türbe Ko
- Page 58 and 59: ııı. BÖLÜMKÜLTE KONU OLAN Dİ
- Page 60 and 61: Gerçekten de kabine içindeki çı
- Page 64 and 65: Abbasi İmparatorluğu’ndaki Meva
- Page 66 and 67: Melameti şeyhleri arasında aramak
- Page 68 and 69: Celladın kılıcını bütün güc
- Page 70 and 71: etti. Babâî isyanından sonra da
- Page 72 and 73: Elvan Çelebi eserinde; Baba İlyas
- Page 75 and 76: Otman Baba ve abdallarının Balkan
- Page 78 and 79: gelmesine sebep olmuşlardı 263 .
- Page 80 and 81: Hindistan, Irak, Suriye, Orta-Asya
- Page 82 and 83: Kurban Bayramı’ndaki büyük ây
- Page 84 and 85: savurmaktadır. Bu sebeple hiç bir
- Page 86 and 87: Bektaşi hareketi Osmanlı İmparat
- Page 88: I. Murad devrinin (1421-1451) ünl
- Page 91 and 92: A- İnsânî Öge ve HiyerarşiTekk
- Page 93 and 94: Fatih devrine ait vakıf defterinde
- Page 95 and 96: Bununla beraber, İran savaşların
- Page 97 and 98: Pazar ödentileri kurumun asıl gel
- Page 100 and 101: V. BÖLÜMŞUCÂ’EDDÎN VELÎVEL
- Page 102 and 103: -“Şol derviş senin evine varub
- Page 104 and 105: -“Yedirsin”, didi.Çam ağacın
- Page 107 and 108: Ol aradan çekilüb asılmaya mağa
- Page 109: Ol yer bir virâne susuz kır idi.
- Page 114 and 115:
Pes Sultan geçtikden sonra ol pın
- Page 116 and 117:
Pes Sultan sağ yanına nazar itdi.
- Page 118 and 119:
Eyitdiler:-“Kırkkavak’da ardı
- Page 120 and 121:
Abdal Mehmed dahi Bursa şehrine gi
- Page 122 and 123:
Böyle diyicek Laçinoğlu’nun g
- Page 124 and 125:
Sayfa 22ve Seyyid Nesimi Baba, Kayg
- Page 126 and 127:
Sayfa 24Odun katı tutdı. Döküld
- Page 128 and 129:
Sayfa 26vezirleri hükm verdiler ki
- Page 130 and 131:
-“Alın köçegüm, ol kardaşın
- Page 132 and 133:
didiler.-“Bize gelmez oldun, kull
- Page 134 and 135:
Dinleyenler evliyâ sırrın duyaG
- Page 136 and 137:
Olaki hükmin yüride gir vâr iseE
- Page 138 and 139:
Evliyânın hükmine kimler ereOl s
- Page 140 and 141:
Sayfa 36Didi Yâ Sultan Şüca’ s
- Page 142 and 143:
Ânâ istikbâl idevüz o yavuzOl d
- Page 144 and 145:
Yakun iş bu ni’meti birkaç yere
- Page 146 and 147:
Her ne yük girse eline samutununÇ
- Page 148 and 149:
Didi varın digün imdi köçegümT
- Page 150 and 151:
Yine gördiler kim bir kişi gelür
- Page 152 and 153:
Merd-i bîrân-ı tarikat Şâh-ı
- Page 154 and 155:
Vı. BÖLÜMŞUCÂ’EDDÎN VELÎVE
- Page 156 and 157:
155
- Page 158 and 159:
157
- Page 160 and 161:
159
- Page 162 and 163:
161
- Page 164 and 165:
163
- Page 166 and 167:
165
- Page 168 and 169:
167
- Page 170 and 171:
169
- Page 172 and 173:
171
- Page 174 and 175:
173
- Page 176 and 177:
175
- Page 178 and 179:
SONUÇKaynaklarda Şucâ’eddîn h
- Page 180 and 181:
iri olarak medresesinde ders okuttu
- Page 182 and 183:
kapışur iken pirlerün şunda bir
- Page 184 and 185:
KAYNAKÇA1. Ahmed Eflaki, Menâkıb
- Page 186 and 187:
59. Gökbilgin M.T., Edirne ve Paş
- Page 188 and 189:
122. Ocak A. Y., “Zaviyeler”, V
- Page 190 and 191:
BELGELER, DEFTERLER ve TASNİFLER1.
- Page 192 and 193:
Ek 1 : FOTOĞRAFLAR191
- Page 194 and 195:
Şucâ’eddîn Velî külliyesi (G
- Page 196 and 197:
Cemevi (Semâhane) GirişFırınAş
- Page 198 and 199:
Çerağkülliye İçi Tavan Süslem
- Page 200 and 201:
Tavan SüslemeleriDuvar Süslemeler
- Page 202 and 203:
Tavan SüslemeleriCemevi (Semâhane
- Page 204 and 205:
Ek 2 : HARİTALAR203
- Page 206 and 207:
205
- Page 208 and 209:
207
- Page 210 and 211:
209
- Page 212 and 213:
211
- Page 214 and 215:
Ek 3 : MİNYATÜRLER213
- Page 216 and 217:
Eskişehir ( Matrakçı Nasuh )215
- Page 218 and 219:
kalenderi Dervişler217