Melameti şeyhleri arasında aramak daha doğru olacaktır. IX. yüzyıldan itibaren Horasan <strong>ve</strong>Ma<strong>ve</strong>raünnehr’in Nişapur, Herat, Belh, Kabil, Buhara <strong>ve</strong> Semerkand gibi merkezlerinde <strong>ve</strong>buraların çevrelerinde yaşamış Melameti şeyhlerinin müridleri arasından isimleri o zamanKalenderî olmasa da ilk Kalenderî sufilerin ortaya çıkmaya başladıklarını düşünmek gerekiyor.Bunun yanında sufi kaynakların Melameti olarak tanıttığı IX., X., XI. yüzyıllarda yaşamış bazısufilerin Kalenderî olmaları da kuv<strong>ve</strong>tle muhtemeldir. IX. <strong>ve</strong> X. yüzyıllarda İslam dünyasınınhiçbir yerinde teşkilatlanmış bir tarikat niteliğinde bir sufi oluşumun da bulunmaması buKalenderî sufilerin kendi inananlarıyla bağımsız bir yaşantı sürdüklerini de göstermektedir.Kalenderîliğin muhtemelen X. yüzyıldan itibaren henüz teşkilatlanmamış bir halde Horasan’danMa<strong>ve</strong>raünnehir’e uzanan geniş bir alan içinde tek tek birtakım sufiler <strong>ve</strong> onların çevreleriylesınırlı bir tasavvuf akımı, fakat aynı zamanda sosyal bir muhalefet <strong>ve</strong> başkaldırı unsuru olarakbelirdiğini ileri sürmek doğru olacaktır 201 .İran <strong>ve</strong> özellikle Horasan bölgesinde yaşamış ilk Kalenderîlerden başka tasavvufunana merkezlerinden Ma<strong>ve</strong>raünnehr’de, çoğunluğu Türklerle meskun yerlerde de önemlimiktarda Kalenderî bulunmaktadır. IX. yüzyıldaki siyasi <strong>ve</strong> sosyal değişimlerle ilişki içindeolan Malematilik akımının değişik eğilimleri Ma<strong>ve</strong>raünnehr bölgesine nüfuz edememiştir 202 .İslamiyet Türkler arasına Melamet cereyanı ile girmeye <strong>ve</strong> X. yüzyılda da Ma<strong>ve</strong>raünnehr’deBuhara, Semerkand <strong>ve</strong> Fergana gibi şehir <strong>ve</strong> bölgeler Türk şeyhleri ile tanışmaya başlar. Onlarçoğunluğu göçebe olan Türk toplulukları tarafından Bab, Baba, <strong>ve</strong>ya Ata ünvanları ile anılırlar.Bunlar tıpkı eski Şamanlar gibi manzum ilahiler okuyan, Budist rahipler gibi menkıbeler anlatankişilerdir 203 . VII. <strong>ve</strong> VIII. yüzyıllardan beri Şamanist, Budist <strong>ve</strong> Maniheist mistik çevre ile içiçe yaşayan Ma<strong>ve</strong>raünnehr havalisinde, temel felsefe itibariyle bunlardan köklü izler taşıyanMelametiliğin yayılması fazla zor olmamıştır 204 . Vaktiyle Şamanist, Budist <strong>ve</strong> Maniheist mistikçevrelerde X. <strong>ve</strong> XI. yüzyıllardan itibaren zaten yabancı kavramlar olmayan “Fakr <strong>ve</strong> Tecerrüd”übu kez de İslami bir yorum ile aynen sürdüren Kalenderî şeyhleri görülmeye başlayacaktır.XIII. yüzyıla kadar uzanan <strong>ve</strong> eski Uygur başkenti Koço’da yaşamış olan Kalenderîlerolduğunu da biliyoruz. Buradaki Kalenderîlerin tam anlamıyla eski Budist kültürünün varisleriolduğunu söylemek mümkündür. Aynı zamanda eski Budist mabedlerini zaviye olarak kullananbu Kalenderîler XIII. yüzyılda bütün Budist efsane <strong>ve</strong> mistik sembollerini İslamileştirerekkendilerine maletmişlerdir 205 .Daha XIII. yüzyılın ilk senelerinden itibaren yani Moğol İstilasının hemen arifesindeMa<strong>ve</strong>raünnehir’den Almalık <strong>ve</strong> Beşbalık’a <strong>ve</strong> Doğu Türkistan-Çin sınırlarına kadar Kalenderîler201. A.Y.Ocak, a.g.e.,s 18.202. M.F.Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Ankara, 1966, s.13203. M.F.Köprülü, a.g.e., s. 13, 14204. A.Y.Ocak, Osmanlı İmparatorluğunda Marjinal................, s.24205. Emel Esin, “Les Dervis Heterodoxes Tures d’ Asie Centrale,” Turcica, C.XVII, 1985, s. 18-24.65
görülmektedir. Ancak bunlar XI-XII. yüzyıllarda Horasanda rastladığımız Baba Tahir-iÜryan <strong>ve</strong> Ebu Said-i Ebu’l-Hayr benzeri yüksek seviyede tasavvufi fikirler taşıyan kişilerdeğil, boyunlarında kollarında ziller <strong>ve</strong> bileziklerle dolaşıp davullar eşliğinde dans eden halktabakasına ait kişilerdir 206 .XIV. <strong>ve</strong> XV. yüzyıllar Orta Asya’da Kalenderîliğin daha fazla yayıldığı, hatta siyasiotoritelerce desteklendiği dönemler olmuştur. Uygur memleketlerinde Budizm henüz sonaermemiştir. Öyle görünüyor ki bu devirde İslamiyeti kabul eden yüksek zümre mensuplarıeski yaşantılarını İslami bir cila altında sürdürmek için en uygun yolun Kalenderî olmaktangeçtiğini görmüşlerdir. Örneğin, Cengiz Han soyundan gelen <strong>ve</strong> Müslüman olmakla beraberşer’i kurallara uymayan Dost Muhammed, Şems Abdal lakabıyla Kalenderî olmuştur 207 .Kaynaklar Orta Asya’daki bir Türk Kalenderîlerin hiç şüphesiz Moğol İstalısyal birliktebir yandan Çin sınırlarına kadar bütün Doğu Türkistan’a diğer yandan da Hindistan içlerineyayıldıklarını gösteriyor.S. Digby’nin önemli bir tespiti; XV.-XVII. yüzyıllarda Osmanlı topraklarında olduğuşekilde Hindistan’da da Kalender, Haydari, Cavlaki gibi terimlerin daima birbiri yerinekullanılmış olmasıdır 208 . Bu durum çeşitli Kalenderî toplulukların kendilerini farklı isimlerleadlandırmalarına rağmen halkın onları bir gözle gördüğünü göstermesi bakımından önemlidir.Örneğin özellikle Tarih-i Firuzşahi’de <strong>ve</strong>rilen bilgiler Delhi Sultanlığı topraklarındaki Kalenderîtopluluklarının çoğunun Haydari olduklarını anlamamıza yardım etmektedir 209 .XIV. yüzyıla geldiğimiz zaman Tibet <strong>ve</strong> Hindistan’daki Kalenderîlerin daha çokHaydariliğe mensup bulunduklarını İbn Batuta’dan öğreniyoruz. İbn Batuta, eserinin biryerinde Tibetteki Haydarilerin çok büyük olarak yaktıkları ateş etrafındaki danslı ayinlerindenhayretle bahsediyor. Verdiği bilgilere göre, Haydariler ateşin etrafında sema ederken zamanzaman <strong>ve</strong>cde geliş ateşin içine girmelerine rağmen ateşten kesinlikle etkilenmiyorlardı 210 . İbniBatuta benzer ateş ayinlerine Hindistan’da da rastladığını belirtiyor. Delhi’de bulunduğu sıradakendisini ziyarete gelen Haydarileri tasvir ederken onların sembolü olup boyun <strong>ve</strong> bileklerinetaktıkları demir halkalardan bahsetmekte <strong>ve</strong> yine ayinleri hakkında bilgi <strong>ve</strong>rmektedir. Bubilgilere göre Haydariler yatsı namazından sonra zaviyenin avlusunda büyük bir ateş yakmışlar<strong>ve</strong> başlarında bizzat şeyhleri olduğu halde sema etmeğe başlamışlardır. Şeyh ateşe girer birmüddet sonra dışarı çıktığında üzerindeki gömleğe hiçbir şey olmadığını İbn Batuta hayretleanlatmaktadır. Okyanus sahilindeki Kenbaze şehrinde de Haydarilere rastlayan İbn-i Batutaburada sultanın kadısıyla anlaşmazlığa düşen Şeyh Ali El-Haydari’nin idamına şahit olmuştur.206. Emel Esin, a.g.m., s. 25-28.207. Emel Esin, “Les Dervis Heterodoxes Tures d’ Asie Centrale,” Turcica, C.XVII, 1985, s.28208. Simon Digby, “Qalandars and Related Groups”, Islam in Asia, Nşr.: Yohanan Friedmann, Boulder-Colorado 1984, s. 63209. Ocak, Osmanlı İmparatorluğunda Marjinal ......................, s.54.210. Fernand Grenard, Le Turkestan et le Tibet: La Haute Asie, Paris, 1898, s. 237.66
- Page 3 and 4:
YAĞMUR SAYKalenderî, Alevi ve Bek
- Page 8 and 9:
GİRİŞŞUCÂ’EDDÎN VELÎDÜŞ
- Page 10 and 11:
sık sık zorluklar da çıkarırla
- Page 12:
etkisi, Kayı Beyi Ertuğrul Gazi
- Page 16 and 17: ı. BÖLÜMİNSÂNÎ TEMEL15
- Page 18 and 19: olup, 619 yılında Amasya valisi o
- Page 20 and 21: Sultan Şücâ’ sadece Şeyh ya d
- Page 22 and 23: Mehmet Demirtaş Dede’nin görü
- Page 24 and 25: için birlikte çalışma yapmışl
- Page 26 and 27: Velâyet kavramı, birçok İslam d
- Page 28 and 29: Velî, olağanüstü ruhani güçle
- Page 30 and 31: Bu üstün ve mistik güçlerle don
- Page 32 and 33: eddeden gündelik yaşamdaki insan,
- Page 34 and 35: Velâyetnâme ise Hacı Bektaş’
- Page 36 and 37: Baba İlyas ile ilişkileri ve Sulu
- Page 38 and 39: Velâyetnâme’de Sultan Şucâ’
- Page 40 and 41: Üryan Şücâ’iler olarak tanın
- Page 42 and 43: Velâyetnâme’deki bazı kelime v
- Page 44 and 45: olunan bütün büyük velilerin be
- Page 46 and 47: arış zamanlarında ise barış ve
- Page 48 and 49: geleneği ise Hacı Bektaş’a ba
- Page 50: elirtmektedir 150 . Tabii ki bütü
- Page 53 and 54: A- Sultan Şucâ’eddîn külliye
- Page 55 and 56: aşka Şücâ’a ait bir türbe Ko
- Page 58 and 59: ııı. BÖLÜMKÜLTE KONU OLAN Dİ
- Page 60 and 61: Gerçekten de kabine içindeki çı
- Page 62 and 63: Henüz kaynağı üzerinde kesin bi
- Page 64 and 65: Abbasi İmparatorluğu’ndaki Meva
- Page 68 and 69: Celladın kılıcını bütün güc
- Page 70 and 71: etti. Babâî isyanından sonra da
- Page 72 and 73: Elvan Çelebi eserinde; Baba İlyas
- Page 75 and 76: Otman Baba ve abdallarının Balkan
- Page 78 and 79: gelmesine sebep olmuşlardı 263 .
- Page 80 and 81: Hindistan, Irak, Suriye, Orta-Asya
- Page 82 and 83: Kurban Bayramı’ndaki büyük ây
- Page 84 and 85: savurmaktadır. Bu sebeple hiç bir
- Page 86 and 87: Bektaşi hareketi Osmanlı İmparat
- Page 88: I. Murad devrinin (1421-1451) ünl
- Page 91 and 92: A- İnsânî Öge ve HiyerarşiTekk
- Page 93 and 94: Fatih devrine ait vakıf defterinde
- Page 95 and 96: Bununla beraber, İran savaşların
- Page 97 and 98: Pazar ödentileri kurumun asıl gel
- Page 100 and 101: V. BÖLÜMŞUCÂ’EDDÎN VELÎVEL
- Page 102 and 103: -“Şol derviş senin evine varub
- Page 104 and 105: -“Yedirsin”, didi.Çam ağacın
- Page 107 and 108: Ol aradan çekilüb asılmaya mağa
- Page 109: Ol yer bir virâne susuz kır idi.
- Page 114 and 115: Pes Sultan geçtikden sonra ol pın
- Page 116 and 117:
Pes Sultan sağ yanına nazar itdi.
- Page 118 and 119:
Eyitdiler:-“Kırkkavak’da ardı
- Page 120 and 121:
Abdal Mehmed dahi Bursa şehrine gi
- Page 122 and 123:
Böyle diyicek Laçinoğlu’nun g
- Page 124 and 125:
Sayfa 22ve Seyyid Nesimi Baba, Kayg
- Page 126 and 127:
Sayfa 24Odun katı tutdı. Döküld
- Page 128 and 129:
Sayfa 26vezirleri hükm verdiler ki
- Page 130 and 131:
-“Alın köçegüm, ol kardaşın
- Page 132 and 133:
didiler.-“Bize gelmez oldun, kull
- Page 134 and 135:
Dinleyenler evliyâ sırrın duyaG
- Page 136 and 137:
Olaki hükmin yüride gir vâr iseE
- Page 138 and 139:
Evliyânın hükmine kimler ereOl s
- Page 140 and 141:
Sayfa 36Didi Yâ Sultan Şüca’ s
- Page 142 and 143:
Ânâ istikbâl idevüz o yavuzOl d
- Page 144 and 145:
Yakun iş bu ni’meti birkaç yere
- Page 146 and 147:
Her ne yük girse eline samutununÇ
- Page 148 and 149:
Didi varın digün imdi köçegümT
- Page 150 and 151:
Yine gördiler kim bir kişi gelür
- Page 152 and 153:
Merd-i bîrân-ı tarikat Şâh-ı
- Page 154 and 155:
Vı. BÖLÜMŞUCÂ’EDDÎN VELÎVE
- Page 156 and 157:
155
- Page 158 and 159:
157
- Page 160 and 161:
159
- Page 162 and 163:
161
- Page 164 and 165:
163
- Page 166 and 167:
165
- Page 168 and 169:
167
- Page 170 and 171:
169
- Page 172 and 173:
171
- Page 174 and 175:
173
- Page 176 and 177:
175
- Page 178 and 179:
SONUÇKaynaklarda Şucâ’eddîn h
- Page 180 and 181:
iri olarak medresesinde ders okuttu
- Page 182 and 183:
kapışur iken pirlerün şunda bir
- Page 184 and 185:
KAYNAKÇA1. Ahmed Eflaki, Menâkıb
- Page 186 and 187:
59. Gökbilgin M.T., Edirne ve Paş
- Page 188 and 189:
122. Ocak A. Y., “Zaviyeler”, V
- Page 190 and 191:
BELGELER, DEFTERLER ve TASNİFLER1.
- Page 192 and 193:
Ek 1 : FOTOĞRAFLAR191
- Page 194 and 195:
Şucâ’eddîn Velî külliyesi (G
- Page 196 and 197:
Cemevi (Semâhane) GirişFırınAş
- Page 198 and 199:
Çerağkülliye İçi Tavan Süslem
- Page 200 and 201:
Tavan SüslemeleriDuvar Süslemeler
- Page 202 and 203:
Tavan SüslemeleriCemevi (Semâhane
- Page 204 and 205:
Ek 2 : HARİTALAR203
- Page 206 and 207:
205
- Page 208 and 209:
207
- Page 210 and 211:
209
- Page 212 and 213:
211
- Page 214 and 215:
Ek 3 : MİNYATÜRLER213
- Page 216 and 217:
Eskişehir ( Matrakçı Nasuh )215
- Page 218 and 219:
kalenderi Dervişler217