olunan bütün büyük <strong>ve</strong>lilerin bedeninde zuhur etmiştir ki bunların başında menkıbede degörüldüğü üzere Hacı Bektaş’ın bizzat kendisi gelmektedir. Bu inanca göre Hz. Ali, HacıBektaş’tan sonra da başka büyük evliyanın bedeninde yaşamaya devam etmiş olup bu kıyametekadar sürüp gidecektir. Nitekim Alevi-Bektaşiler, Hz.Ali’nin birçok kalıplarda her devir <strong>ve</strong>zamanda yeryüzünde mutlaka mevcut olduğuna inanmaktadırlar. Hatta Otman Baba’nın birmenkıbesinde de görüldüğü üzere Hz. Ali bu kişinin vücudunda yaşamıştır.Bu iki tip tenâsüh inancında aslında gizli bir hulûl inancı da mevcuttur. Yani Allah’ıninsan vücuduna girmesi inancı (düşüncesi) bu perspektifin içindedir. Allah’ın Hz. Adem’in<strong>ve</strong>ya Hz. Ali’nin bedenine hulûl ettiği düşüncesinden hareketle Hz. Ali’nin zuhur ettiği herkalıpta gerçekte Allah’ın bulunduğu inancı da anlatılmak istenmektedir.c- Üçüncü grubu oluşturan Aşık Paşa, Abdal Musa, Sultan Şucâ’eddîn <strong>ve</strong> OtmanBaba’ya ait menkıbelerde ise büyük bir <strong>ve</strong>linin ruhunun başka büyük bir <strong>ve</strong>li olarak yeni birbeden içinde yaşamaya devam etmesi şeklinde bir tenâsüh anlayışı ortaya konulmaktadır.Örneğin, Muhlis Paşa, Aşık Paşa olarak, Hacı Bektaş, Abdal Musa olarak, Seyyid Battal GaziSultan Şucâ’eddîn olarak <strong>ve</strong> Sarı Saltuk Otman Baba olarak yeniden dünyaya gelmişlerdir.Velâyetnâme-i Sultan Şucâ’eddîn’de tenâsüh inancını yansıtan iki tipik menkıbebulunmaktadır. İlkinde ; Sultan bir gün abdallarıyla birlikte otururken onlara şöyle der : “PirlerSeyyid Gazi donunda iken burada peltek dillü kardaşlar ile kapışur iken pirlerün şunda biraltun sikke künk gibi geçüb dururdu. Hem bir altun maşraba <strong>ve</strong> bir altun üzengimiz kalubdururdu. Gelün, varalum, açalum.” Bu söz üzerine dervişler söylenen yeri açıp Sultan’ınbahsettiği eşyayı bulurlar. Böylece şeyhlerinin çok zaman önce aynı yerlerde, yani Eskişehirçevresinde Seyyid Battal Gazi olarak yaşadığını, şimdi de Sultan Şucâ’eddîn’in bedenindezuhur ettiğini anlamış olurlar 127 .İkinci menkıbede anlatıldığına göre ; birgün birisi Sultan’a hiç kullanmadığı haldeniçin elinde bir âsâ, başında bir frenk şapkası taşıdığını sorar. Sultan’ın âsâ için <strong>ve</strong>rdiği cevapşudur : “köçegüm, pirler Âdem donuyla cennetden çıktığımızda Havva bizden nice gün ayrıdüşdü. Havvayile girü buluşıcak bize vâhişlik eyledi. Hakk’un izniyile Cebrâil cennetdengetürdü, virdi, Havva’yı terbiyet eylemek içün...” Şapka hakkında ise şunları söyler : “PirlerAli donuyla gelüb şehid olduğumuzda de<strong>ve</strong>yi yedüb cismimizi götürmeğe geldik... Ol vaktyüzümüzde urduğumuz nikabdan didi.” 128Velâyetnâmelerde anlatılan menkıbelerde sıkça rastlanılan diğer bir olgu da don (şekil)değiştirme ile ilgili motiflerdir. Eskiçağ insanlarının düşüncesinde yeryüzünde mevcut hercisim, her madde, bir kuv<strong>ve</strong>tin taşıyıcısıdır. Ayrı (farklı) görünseler de türler arasında temeldeyine de birtakım benzerlikler vardır. Bu benzerlikler, aralarında bazı şekil değişikliklerine yolaçarlar. O halde bir cisim birden fazla görünüşler altında ortaya çıkabilir. Bir insan, hayvan <strong>ve</strong>yabitki, <strong>ve</strong>ya bir eşya biçimine girebilir. Ancak bu görünüşte değişik şekiller geçici olup o cisminasıl özünü değiştirmezler. Şekil değiştirme genellikle üstün bir güç (Allah, cadı, sihirbaz, evliya127. Ocak, Alevi <strong>ve</strong> Bektaşi......s.186128. Ocak, Alevi <strong>ve</strong> Bektaşi......s.186.43
vb.) tarafından, yapılan bir iyiliğe karşılık ödül <strong>ve</strong>ya kötülüğe ceza olarak gerçekleştirilmektedir.Çoğu defa bu motifle bir ağacın 129 , hayvanın <strong>ve</strong>ya cansız bir nesnenin şimdiki haline nasılgeldiği açıklanmaya çalışılmaktadır. Şekil değiştirmeyi anlatmak için Türk menkıbe, masal <strong>ve</strong>efsanelerinde “donuna girmek” deyiminin kullanıldığı görülür. Geyik donuna girmek; geyikolmak, gü<strong>ve</strong>rcin donuna girmek; gü<strong>ve</strong>rcin olmak anlamına gelir. Eldeki Menâkıbnâmelerdede don değiştirmenin pek çok örneği bulunmaktadır. Bunların hemen hemen tamamı hayvanşekline girme biçimini yansıtır 130 .Vilayetnâmede işlenen menkıbeye göre; bir gün Acem erenlerinden Baba Hâkî adıylameşhur biri abdallarıyla Sultan Şucâ’eddîn’e mürid olmak üzere Rum’a doğru yola koyulur.Yolları bir çöle düşer. Tam çölün ortasında ilerlerken ani bir fırtına çıkar, yönlerini şaşırırlar.Yorgunluktan <strong>ve</strong> ümitsizlikten tükenmiş bir haldeyken, birden yanlarında yorgun tavırlı birgeyik belirir. Dervişler onu yakalayıp yemek amacıyla boğazına bir kuşak bağlarlar. Ama geyiksilkinip az öteye kaçar. Tekrar yakalarlar. Geyik yine kurtulur. Bu şekilde onunla uğraşırken birköyün yanına kadar geldiklerinin farkına varırlar. O sırada kovaladıkları geyik kaybolu<strong>ve</strong>rir.Bunu gören müridler <strong>ve</strong> Baba Hâkî, erenlerden birinin kendilerini kurtarmak için geyik donunagirerek böyle yaptığını anlarlar. Nice zaman sonra Rum’a gelip Sultan Şucâ’eddîn’e misafirolurlar. Yemekten sonra Sultan, Baba’ya başlarına geleni o söylemeden bir bir anlatır <strong>ve</strong> geyiğiyakalamak için kullandıkları kuşağı çıkarıp önlerine atar. O zaman Baba Hâkî <strong>ve</strong> abdallarıkendilerini çölde fırtınadan kurtaran <strong>ve</strong> köyün yolunu gösteren geyiğin Sultan Şucâ’eddînolduğunu anlarlar <strong>ve</strong> topluca müridi olurlar. Bu menkıbede işlenen çok önemli bir olgu vardırki o da, geyik şekline girmiş <strong>ve</strong>lilerin yol göstericilikleridir. Geyikler, kendilerini avlamak, zarar<strong>ve</strong>rmek isteyenleri bile mistik yola götüren bir kılavuz rolündedirler 131 .Bunların yanında kuş şekline girme motifi de sıkça işlenen bir diğer olgudur. Bu motifen çok Menâkıb-ı Hacı Bektaş <strong>Veli</strong>’de göze çarpmaktadır.Hacı Bektaş, Horasan’a hücum edipMüslümanların mallarını yağmalayan <strong>ve</strong> Ahmed-i Yesevî’nin nefes oğlu Katbuddîn Haydar’ıesir alan kafir Bedahşan halkıyla savaşmaya şahin donunda gitmiştir. Bedahşan ülkesinizapdedip kafir halkı imana getirmiş <strong>ve</strong> onlara Kur’an okuyup namaz kılmasını öğretmiştir.İşinin sona erdiğine kanaat getirdikten sonra silkinip bir gü<strong>ve</strong>rcin olmuş <strong>ve</strong> halkın gözüönünde Horasan’a uçup gitmiştir 132 . Hacı Bektaş, Ahmed-i Yesevî tarafından icazetle Rum’ahalife gönderildiğinde iseyine bir gü<strong>ve</strong>rcin şeklinde Sulucakaraöyük’e inmiş <strong>ve</strong> bir taşın üstünekonmuştur 133 . Burada önemli bir nokta şudur ki; Hacı Bektaş’ın savaşa giderken bir şahin,129. Kalenderî, Alevi-Bektaşi menkıbelerinde ağaç (kutsal ağaç) motifi sıkça işlenir. Örneğin Hacı Bektaş Velâyetnâmesinde;“Hacı Bektaş Sulucakarahöyük’e gelir.Kendisine inanmadıkları için yüz çevirdiği kişilerden kurtulmak ister. Hırka Dağı’ndakiardıç ağacına sığınıp kendisini kurtarmasını ister. Ağaç dal <strong>ve</strong> yapraklarıyla Hacı Bektaş’ı saklar. Gelenler O’nu bulamazlar. HacıBektaş burada 40 gün çile çıkarır”. Bu ağaç o günden beri kutsanmaktadır. Şucâ’eddîn VelîVelâyetnâmesinde ise ; “Sultan Şücâ’,sık sık Kırklar Çamı <strong>ve</strong> Bölük Çam adlı iki çamın dibinde tapınmaktadır” (Nejat Birdoğan, Anadolu’nun Gizli Kültürü Alevilik,İst.1994, s.480).130. Ocak, Alevi <strong>ve</strong> Bektaşi......s.206, 207 ; P.N.Boratav, 100 Soruda Türk Halk Edebiyatı, İst.1978, s.109 ; Sakaoğlu, s.31.131. Ocak, Alevi <strong>ve</strong> Bektaşi......s.208,209.132. Menâkıb-ı Hacı Bektaş <strong>Veli</strong>, s.10,13 ; A.Y. Ocak, Alevi <strong>ve</strong> Bektaşi......s.219.133. Menâkıb-ı Hacı Bektaş <strong>Veli</strong>, s.18,19 ; A.Y. Ocak, Alevi <strong>ve</strong> Bektaşi......s.220.44
- Page 3 and 4: YAĞMUR SAYKalenderî, Alevi ve Bek
- Page 8 and 9: GİRİŞŞUCÂ’EDDÎN VELÎDÜŞ
- Page 10 and 11: sık sık zorluklar da çıkarırla
- Page 12: etkisi, Kayı Beyi Ertuğrul Gazi
- Page 16 and 17: ı. BÖLÜMİNSÂNÎ TEMEL15
- Page 18 and 19: olup, 619 yılında Amasya valisi o
- Page 20 and 21: Sultan Şücâ’ sadece Şeyh ya d
- Page 22 and 23: Mehmet Demirtaş Dede’nin görü
- Page 24 and 25: için birlikte çalışma yapmışl
- Page 26 and 27: Velâyet kavramı, birçok İslam d
- Page 28 and 29: Velî, olağanüstü ruhani güçle
- Page 30 and 31: Bu üstün ve mistik güçlerle don
- Page 32 and 33: eddeden gündelik yaşamdaki insan,
- Page 34 and 35: Velâyetnâme ise Hacı Bektaş’
- Page 36 and 37: Baba İlyas ile ilişkileri ve Sulu
- Page 38 and 39: Velâyetnâme’de Sultan Şucâ’
- Page 40 and 41: Üryan Şücâ’iler olarak tanın
- Page 42 and 43: Velâyetnâme’deki bazı kelime v
- Page 46 and 47: arış zamanlarında ise barış ve
- Page 48 and 49: geleneği ise Hacı Bektaş’a ba
- Page 50: elirtmektedir 150 . Tabii ki bütü
- Page 53 and 54: A- Sultan Şucâ’eddîn külliye
- Page 55 and 56: aşka Şücâ’a ait bir türbe Ko
- Page 58 and 59: ııı. BÖLÜMKÜLTE KONU OLAN Dİ
- Page 60 and 61: Gerçekten de kabine içindeki çı
- Page 62 and 63: Henüz kaynağı üzerinde kesin bi
- Page 64 and 65: Abbasi İmparatorluğu’ndaki Meva
- Page 66 and 67: Melameti şeyhleri arasında aramak
- Page 68 and 69: Celladın kılıcını bütün güc
- Page 70 and 71: etti. Babâî isyanından sonra da
- Page 72 and 73: Elvan Çelebi eserinde; Baba İlyas
- Page 75 and 76: Otman Baba ve abdallarının Balkan
- Page 78 and 79: gelmesine sebep olmuşlardı 263 .
- Page 80 and 81: Hindistan, Irak, Suriye, Orta-Asya
- Page 82 and 83: Kurban Bayramı’ndaki büyük ây
- Page 84 and 85: savurmaktadır. Bu sebeple hiç bir
- Page 86 and 87: Bektaşi hareketi Osmanlı İmparat
- Page 88: I. Murad devrinin (1421-1451) ünl
- Page 91 and 92: A- İnsânî Öge ve HiyerarşiTekk
- Page 93 and 94: Fatih devrine ait vakıf defterinde
- Page 95 and 96:
Bununla beraber, İran savaşların
- Page 97 and 98:
Pazar ödentileri kurumun asıl gel
- Page 100 and 101:
V. BÖLÜMŞUCÂ’EDDÎN VELÎVEL
- Page 102 and 103:
-“Şol derviş senin evine varub
- Page 104 and 105:
-“Yedirsin”, didi.Çam ağacın
- Page 107 and 108:
Ol aradan çekilüb asılmaya mağa
- Page 109:
Ol yer bir virâne susuz kır idi.
- Page 114 and 115:
Pes Sultan geçtikden sonra ol pın
- Page 116 and 117:
Pes Sultan sağ yanına nazar itdi.
- Page 118 and 119:
Eyitdiler:-“Kırkkavak’da ardı
- Page 120 and 121:
Abdal Mehmed dahi Bursa şehrine gi
- Page 122 and 123:
Böyle diyicek Laçinoğlu’nun g
- Page 124 and 125:
Sayfa 22ve Seyyid Nesimi Baba, Kayg
- Page 126 and 127:
Sayfa 24Odun katı tutdı. Döküld
- Page 128 and 129:
Sayfa 26vezirleri hükm verdiler ki
- Page 130 and 131:
-“Alın köçegüm, ol kardaşın
- Page 132 and 133:
didiler.-“Bize gelmez oldun, kull
- Page 134 and 135:
Dinleyenler evliyâ sırrın duyaG
- Page 136 and 137:
Olaki hükmin yüride gir vâr iseE
- Page 138 and 139:
Evliyânın hükmine kimler ereOl s
- Page 140 and 141:
Sayfa 36Didi Yâ Sultan Şüca’ s
- Page 142 and 143:
Ânâ istikbâl idevüz o yavuzOl d
- Page 144 and 145:
Yakun iş bu ni’meti birkaç yere
- Page 146 and 147:
Her ne yük girse eline samutununÇ
- Page 148 and 149:
Didi varın digün imdi köçegümT
- Page 150 and 151:
Yine gördiler kim bir kişi gelür
- Page 152 and 153:
Merd-i bîrân-ı tarikat Şâh-ı
- Page 154 and 155:
Vı. BÖLÜMŞUCÂ’EDDÎN VELÎVE
- Page 156 and 157:
155
- Page 158 and 159:
157
- Page 160 and 161:
159
- Page 162 and 163:
161
- Page 164 and 165:
163
- Page 166 and 167:
165
- Page 168 and 169:
167
- Page 170 and 171:
169
- Page 172 and 173:
171
- Page 174 and 175:
173
- Page 176 and 177:
175
- Page 178 and 179:
SONUÇKaynaklarda Şucâ’eddîn h
- Page 180 and 181:
iri olarak medresesinde ders okuttu
- Page 182 and 183:
kapışur iken pirlerün şunda bir
- Page 184 and 185:
KAYNAKÇA1. Ahmed Eflaki, Menâkıb
- Page 186 and 187:
59. Gökbilgin M.T., Edirne ve Paş
- Page 188 and 189:
122. Ocak A. Y., “Zaviyeler”, V
- Page 190 and 191:
BELGELER, DEFTERLER ve TASNİFLER1.
- Page 192 and 193:
Ek 1 : FOTOĞRAFLAR191
- Page 194 and 195:
Şucâ’eddîn Velî külliyesi (G
- Page 196 and 197:
Cemevi (Semâhane) GirişFırınAş
- Page 198 and 199:
Çerağkülliye İçi Tavan Süslem
- Page 200 and 201:
Tavan SüslemeleriDuvar Süslemeler
- Page 202 and 203:
Tavan SüslemeleriCemevi (Semâhane
- Page 204 and 205:
Ek 2 : HARİTALAR203
- Page 206 and 207:
205
- Page 208 and 209:
207
- Page 210 and 211:
209
- Page 212 and 213:
211
- Page 214 and 215:
Ek 3 : MİNYATÜRLER213
- Page 216 and 217:
Eskişehir ( Matrakçı Nasuh )215
- Page 218 and 219:
kalenderi Dervişler217