Hindistan, Irak, Suriye, Orta-Asya gibi geniş bir alana yayılan Kalenderîliğin gelişmesindeHamdun-i Kassar, Ebu Said Ebu Hayr, Ebu Hafs El-Haddas gibi Melamilikle yakınlığı olantasavvuf erleridir 268 .Kalenderîliğin ilk ortaya çıktığı zaman <strong>ve</strong> mekan meselesi, ilk Kalenderîlerin kimlerolduğu konusuyla sıkı sıkıya bağlıdır. Çünkü, ilk Kalenderîlerin kimler olduğunu tesbit edebilmek,aynı zamanda onların yaşadıkları zamanı <strong>ve</strong> bölgeleri tesbit etmek demektir. Menakıbî eserlerdeilk Kalenderî şeyhinin Mısır’da Endülüs asıllı Yusuf El-Kalenderî adında bir Arap olduğu <strong>ve</strong>tarikatın onun adını taşıdığı zikredilmekte ise de bunun tarihsel dayanağı bulunmamaktadır.Bu isimlendirme; Cemalü’d-Dîn-i Sâvî’nin de Yusuf adını taşımasından <strong>ve</strong> ömrünün önemli birkısmının Mısır’da geçmesinden kaynaklanmakta olsa gerek. Üstelik bizzat Kalenderîliğin kendigeleneği de Cemalü’d-Dîn-i Yusuf es-Sâvî’yi kurucu olarak kabul etmektedir 269 .Kalenderîliği; kaba <strong>ve</strong> kalın hatlarıyla yaşadığı toplumun kurallarına karşı çıkarak dünyayıkaale almaya değer görmeyen <strong>ve</strong> bu düşünce tarzını günlük hayat <strong>ve</strong> davranışlarıyla da açığa vurantasavvuf akımı olarak görmek mümkündür. Ancak bu kısa <strong>ve</strong> çok genel tarif, İslam dünyasınınmuhtelif zaman mekanlarında yaşamış olup kendilerine değişik isimler <strong>ve</strong>rilen, ancak geneldeKalender <strong>ve</strong>ya Kalenderî olarak anılan bu akım mensuplarını tam anlamıyla nitelemeye yeterlideğildir. Çünkü Kalenderîlik tek parça halinde bir yapı sergileyen, hatta tek bir tarikat şeklindeteşkilatlanmış bir tasavvufi akım olmayıp, düşünce <strong>ve</strong> uygulamadaki uzantıları yüzyıllar sonra bilediğer birçok tarikat <strong>ve</strong> düşünce yapılarının içinde kendini hissettirecektir. Kaynakların tasvirinegöre Kalenderîler, mahrem yerleri hariç hemen tamamıyle çıplak gezmekte olup, sırtlarındagüneşte kurutulmuş bir koyun <strong>ve</strong>ya keçi postu taşırlar. Bu onların yaz-kış kıyafetleridir 270 .Ellerinde ucu topuzlu bir âsâ, bellerinde, çeşitli işlerde kullanmak üzere bir nacak taşırlar, kibu çeşitli işler arasında fırsat buldukça yolcuları soymak da vardır. Yiyeceklerini genellikle“Şah-ı Merdan Aşkına” diyerek dilenirler. Hemen her tarafta tekkeleri olmasına rağmen, pîrleriolduğuna inandıkları Battal Gazi’nin Türbesi’nin bulunduğu Seyyid Gazi Zaviyesi’ni çok üstüntutarlar <strong>ve</strong> her Cuma günü burada toplanarak âyin yaparlar 271 . XV. yüzyıldan sonra bu önemlikurumun yanına Şucâ’eddîn Velî Külliyesi’de eklenecektir. Ocak <strong>ve</strong> Menavino, Kalenderîlerinâyin sırasında afyon içerek kendilerini yaraladıklarını da yazmaktadırlar 272 .P. Ricaut, Kalenderîlerin zaviyeleri hakında da ilgiye değer bilgiler <strong>ve</strong>rmektedir. Onagöre bu zaviyeler imparatorluğun en seçkin yerlerinde bulunmakta, çok uzak yerlerden gelenKalenderî dervişlerinin buluşma mekânları hizmetini görmektedir. Bu dervişler, İslamiyetiyayma bahanesiyle İran’dan Moğolistan’a, hatta Çin’e kadar seyahat ederek aslında casusluk268. İ.Z.Eyüboğlu, Tasavvuf-Tarikatlar-Mezhepler Tarihi, Der Yay., İstanbul, 1993.3,50.269. Ocak, “Battal ……………, s.17270. Ocak, a.g.e., s.112-115271. Ocak, a.g.e., Aynı Sayfalar272. Ocak, a.g.e., Aynı Sayfalar, A.Menavino, I Costumi et la Vita Turchi, Fiorenza, 1551, s.57-58.79
yapmaktadırlar. Onlar Doğu dünyasının en mükemmel casuslarıdır 273 Bu hizmetlerine rağmendevletin onlara pek de iyi gözle bakmadığını, bazı zaviyelerin gayri ahlakî olaylara sahneolmaları sebebiyle Köprülü Mehmed Paşa tarafından yıktırıldığını da görmekteyiz 274 .Bununla birlikte, diğer tasavvufi zümreden ayrı düşünülmesi gereken bir grup olan,Kalenderîler maddi zevk <strong>ve</strong> sefahate çok düşkün olup günlerini gün etmeye bakmaktadırlar.Bunun için yapmayacakları şey yoktur. Zenginlerin sofralarına da<strong>ve</strong>t edilebilmek için onlaradalkavukluk yaparlar. Nazarlarında cami ile meyhanenin hiçbir farkı yoktur. İnançlarınagöre, başkaları nasıl ibadet ederek Allah’a yaklaştıklarına inanıyorlarsa, kendileri de sefahatalemleriyle ona yaklaşmakta olduklarına inanmaktadırlar. Tarihte yaşamış Kalenderî şeyhleri<strong>ve</strong> bunların etrafında toplanmış Kalenderî zümreleri arasında farklı eğilimler sergileyenlerhep olagelmişlerdir. Hepsi de Kalenderî olarak adlandırılmakla beraber; Baba Tahir-i Uryanile Fahru’d-Din-i Irak-i, Şems-i Tebrizi ile Otman Baba, birbirlerinden oldukça değişikşahsiyetlere <strong>ve</strong> değerlendirmelere sahiptirler. Ama hepsinde görülen ortak zihniyet, dünyeviolan her şeyi arka plana itmek, yalnız ilâhî aşkı önemseyerek İslamî emir <strong>ve</strong> kaideleri bu açıdandeğerlendirmekti. Onlar bu ortak zihniyeti kendi karakterleri, yetiştikleri kültür ortamlarıçerçe<strong>ve</strong>sinde ortaya çıkarıyorlardı. Bunun içindir ki Şems-i Tebrîzî’de çok ince <strong>ve</strong> estetik birgörünüm alan Kalenderî felsefesi, Otman Baba’da bize oldukça kaba <strong>ve</strong> tuhaf gelen bir biçimebürünebilmektedir. Her şeye rağmen temelde aynı zihniyete dayanan Kalenderîliğin bu dünyayıumursamayan, ona ihtiyaç duymaktan olabildiğince kaçan, toplum kurallarını protesto edenbir tavrı mevcuttur. 275 Seyyid Gazi Zaviyesinde, Hacılar Bayramı da denilen Kurban Bayramısırasında yapılan yıllık büyük âyinler hakkında bugün için ilk kayıtlara, Hacı Bektaş <strong>Veli</strong>, HacımSultan <strong>ve</strong> Otman Baba Velâyetnâmelerinde rastlanmaktadır. Buradaki bilgilerden ilkinde, sözkonusu zaviyede yapılan ilk âyinlerin Hacı Bektaş tarafından tesis olunduğunu haber <strong>ve</strong>rdiğigibi, Muharrem Mâtemi âyininin de Hacı Bektaş Zâviyesinde icrâ edildiğini belirtir. 276 İkincibilgi; Hacım Sultan’ın her yıl Kurban Bayramında Susuz’daki zâviyesinden kalkarak ötekiKalenderî zümreleriyle beraber büyük âyine katılmak üzere Seyyid Gazi Zâviyesine gittiğidir 277 .Üçüncü bilgi ise; o da tıpkı ikincisi gibi Otmam Baba’nın her yıl Kurban Bayramında “Hacc-ıEkber” denilen büyük âyine katılmak için müridleriyle aynı zaviyeye geldiğini <strong>ve</strong> bu ayininçok önemli olduğunu kaydetmektedir 278 . Her üç kaynağın <strong>ve</strong>rdiği bu bilgiler, Seyyid GaziZaviyesi’ndeki büyük âyinin en azından Hacı Bektaş zamanından beri birkaç yüzyıldır devametmekte olduğunu göstermektedir.273. Paul Ricaut, Etat Present de Empire Otoman, Paris 1960, s.450,451.Ocak, a.g.e., Aynı Sayfalar274. Ricaut, a.g.e., s.451, 465,468 ; Ocak, a.g.e., Aynı Sayfalar .275. Ocak, “Battal.................., s.5276. Uzun Firdevsi, Menakıb-ı Hünkar Hacı Bektaş <strong>Veli</strong> (Velâyetnâme), Nşr. Abdulbaki Gölpınarlı, İstanbul 1958, s.84; Ocak,a.g.e., s.175-176277. Tschudi, “Das Velâyetnâme....................., s.78,82 ; Ocak, a.g.e.,Aynı Sayfalar278. Küçük Abdal, Velayetnâme-i Otman Baba, Ankara Milli Kütüphane, Nr. 8341/Y, V. II 6b; Ocak, a.g.e.,Aynı Sayfalar .80
- Page 3 and 4:
YAĞMUR SAYKalenderî, Alevi ve Bek
- Page 8 and 9:
GİRİŞŞUCÂ’EDDÎN VELÎDÜŞ
- Page 10 and 11:
sık sık zorluklar da çıkarırla
- Page 12:
etkisi, Kayı Beyi Ertuğrul Gazi
- Page 16 and 17:
ı. BÖLÜMİNSÂNÎ TEMEL15
- Page 18 and 19:
olup, 619 yılında Amasya valisi o
- Page 20 and 21:
Sultan Şücâ’ sadece Şeyh ya d
- Page 22 and 23:
Mehmet Demirtaş Dede’nin görü
- Page 24 and 25:
için birlikte çalışma yapmışl
- Page 26 and 27:
Velâyet kavramı, birçok İslam d
- Page 28 and 29:
Velî, olağanüstü ruhani güçle
- Page 30 and 31: Bu üstün ve mistik güçlerle don
- Page 32 and 33: eddeden gündelik yaşamdaki insan,
- Page 34 and 35: Velâyetnâme ise Hacı Bektaş’
- Page 36 and 37: Baba İlyas ile ilişkileri ve Sulu
- Page 38 and 39: Velâyetnâme’de Sultan Şucâ’
- Page 40 and 41: Üryan Şücâ’iler olarak tanın
- Page 42 and 43: Velâyetnâme’deki bazı kelime v
- Page 44 and 45: olunan bütün büyük velilerin be
- Page 46 and 47: arış zamanlarında ise barış ve
- Page 48 and 49: geleneği ise Hacı Bektaş’a ba
- Page 50: elirtmektedir 150 . Tabii ki bütü
- Page 53 and 54: A- Sultan Şucâ’eddîn külliye
- Page 55 and 56: aşka Şücâ’a ait bir türbe Ko
- Page 58 and 59: ııı. BÖLÜMKÜLTE KONU OLAN Dİ
- Page 60 and 61: Gerçekten de kabine içindeki çı
- Page 62 and 63: Henüz kaynağı üzerinde kesin bi
- Page 64 and 65: Abbasi İmparatorluğu’ndaki Meva
- Page 66 and 67: Melameti şeyhleri arasında aramak
- Page 68 and 69: Celladın kılıcını bütün güc
- Page 70 and 71: etti. Babâî isyanından sonra da
- Page 72 and 73: Elvan Çelebi eserinde; Baba İlyas
- Page 75 and 76: Otman Baba ve abdallarının Balkan
- Page 78 and 79: gelmesine sebep olmuşlardı 263 .
- Page 82 and 83: Kurban Bayramı’ndaki büyük ây
- Page 84 and 85: savurmaktadır. Bu sebeple hiç bir
- Page 86 and 87: Bektaşi hareketi Osmanlı İmparat
- Page 88: I. Murad devrinin (1421-1451) ünl
- Page 91 and 92: A- İnsânî Öge ve HiyerarşiTekk
- Page 93 and 94: Fatih devrine ait vakıf defterinde
- Page 95 and 96: Bununla beraber, İran savaşların
- Page 97 and 98: Pazar ödentileri kurumun asıl gel
- Page 100 and 101: V. BÖLÜMŞUCÂ’EDDÎN VELÎVEL
- Page 102 and 103: -“Şol derviş senin evine varub
- Page 104 and 105: -“Yedirsin”, didi.Çam ağacın
- Page 107 and 108: Ol aradan çekilüb asılmaya mağa
- Page 109: Ol yer bir virâne susuz kır idi.
- Page 114 and 115: Pes Sultan geçtikden sonra ol pın
- Page 116 and 117: Pes Sultan sağ yanına nazar itdi.
- Page 118 and 119: Eyitdiler:-“Kırkkavak’da ardı
- Page 120 and 121: Abdal Mehmed dahi Bursa şehrine gi
- Page 122 and 123: Böyle diyicek Laçinoğlu’nun g
- Page 124 and 125: Sayfa 22ve Seyyid Nesimi Baba, Kayg
- Page 126 and 127: Sayfa 24Odun katı tutdı. Döküld
- Page 128 and 129: Sayfa 26vezirleri hükm verdiler ki
- Page 130 and 131:
-“Alın köçegüm, ol kardaşın
- Page 132 and 133:
didiler.-“Bize gelmez oldun, kull
- Page 134 and 135:
Dinleyenler evliyâ sırrın duyaG
- Page 136 and 137:
Olaki hükmin yüride gir vâr iseE
- Page 138 and 139:
Evliyânın hükmine kimler ereOl s
- Page 140 and 141:
Sayfa 36Didi Yâ Sultan Şüca’ s
- Page 142 and 143:
Ânâ istikbâl idevüz o yavuzOl d
- Page 144 and 145:
Yakun iş bu ni’meti birkaç yere
- Page 146 and 147:
Her ne yük girse eline samutununÇ
- Page 148 and 149:
Didi varın digün imdi köçegümT
- Page 150 and 151:
Yine gördiler kim bir kişi gelür
- Page 152 and 153:
Merd-i bîrân-ı tarikat Şâh-ı
- Page 154 and 155:
Vı. BÖLÜMŞUCÂ’EDDÎN VELÎVE
- Page 156 and 157:
155
- Page 158 and 159:
157
- Page 160 and 161:
159
- Page 162 and 163:
161
- Page 164 and 165:
163
- Page 166 and 167:
165
- Page 168 and 169:
167
- Page 170 and 171:
169
- Page 172 and 173:
171
- Page 174 and 175:
173
- Page 176 and 177:
175
- Page 178 and 179:
SONUÇKaynaklarda Şucâ’eddîn h
- Page 180 and 181:
iri olarak medresesinde ders okuttu
- Page 182 and 183:
kapışur iken pirlerün şunda bir
- Page 184 and 185:
KAYNAKÇA1. Ahmed Eflaki, Menâkıb
- Page 186 and 187:
59. Gökbilgin M.T., Edirne ve Paş
- Page 188 and 189:
122. Ocak A. Y., “Zaviyeler”, V
- Page 190 and 191:
BELGELER, DEFTERLER ve TASNİFLER1.
- Page 192 and 193:
Ek 1 : FOTOĞRAFLAR191
- Page 194 and 195:
Şucâ’eddîn Velî külliyesi (G
- Page 196 and 197:
Cemevi (Semâhane) GirişFırınAş
- Page 198 and 199:
Çerağkülliye İçi Tavan Süslem
- Page 200 and 201:
Tavan SüslemeleriDuvar Süslemeler
- Page 202 and 203:
Tavan SüslemeleriCemevi (Semâhane
- Page 204 and 205:
Ek 2 : HARİTALAR203
- Page 206 and 207:
205
- Page 208 and 209:
207
- Page 210 and 211:
209
- Page 212 and 213:
211
- Page 214 and 215:
Ek 3 : MİNYATÜRLER213
- Page 216 and 217:
Eskişehir ( Matrakçı Nasuh )215
- Page 218 and 219:
kalenderi Dervişler217