Kurban Bayramı’ndaki büyük âyinlerin icrâ yeri olarak Seyyid Gazi Zaviyesi’nin seçilişi,türbesinin burada bulunduğuna inanılan Emevî devrinin ünlü mücâhidi Seyyid Battal Gazi’ninAnadolu’nun fatihi olarak daha XIII. yüzyılda Anadolu Kalenderîlerinin pîri sayılmasındanileri gelmektedir. Bu zâviyenen şeyhi bu niteliğinden dolayı, Osmanlı İmparatorluğundamevcut bütün Kalenderî şeyhlerinin üstünde bulunuyordu. Bu sebeple kendisine büyük hürmetgösterilen bu şeyhe Azam Baba (A’zam Baba) denmektedir 279 . İşte söz konusu âyinler AzamBaba tarafından yönetilmektedir. Birkaç gün süren âyinlere yaklaşık 8000 kişi katılmaktaolup, bunlar imparatorluğun her yanından kendi şeyhlerinin başkanlığında gruplar halindegeliyorlardı. Üstlerine bayaz elbiseler giyerek âyine katılan şeyhlerin her biri, toplantınınsonuncu günü olan Cuma gününe kadar oradaki dervişlere bir yıl boyunca seyahatleri sırasındagördükleri memleketleri, adetleri, olayları sohbetleri esnasında naklediyorlardı 280 . Sonuncugün zâviyenin yanındaki yeşillik sahada sofralar kuruluyor, kesilen kurbanların etleri çeşitliyiyeceklerle dervişlere sunuluyordu. Azam Baba’nın duasıyla sona eren ziyafetin arkasından,Köçek denilen iki genç derviş, dervişlere Maslak tâbir olunan afyondan yapılmış afyonsunuyordu. O günün akşamı orta yere çok büyük bir ateş yakılıyordu 281 ; İşte esas büyük âyin ozaman başlıyordu.İçtikleri afyon etkisiyle kendilerinden geçerek tam bir <strong>ve</strong>cd içine giren dervişler,yavaş yavaş coşarak, defler, kudümler eşliğinde ilahiler söyleyerek ateşin etrafında dönmeyekoyuluyorlardı. Buna Samah (semâ’) denmektedir. Hızla dönerek, iyice coşan dervişler, aradasırada “........ aşkına! ........ aşkına” diyerek bıçaklarıyla vücutlarının muhtelif yerlerine yaralaraçıyorlardı. Tek tek yapılan bu dönüşlerden sonra, bu defa da ateşin etrafında daire yaparaktopluca dönmeye geçiliyordu 282 . Ayin, dervişler tamamıyla kendilerini kaybedip yorgunluktanotların üstüne serilinceye kadar sürüp gidiyordu. Ertesi sabah bütün devrişler Azam Baba’danizin alarak yine gruplar halinde, geldikleri gibi memleketlerine dönerlerdi. 283XX. yüzyılın başlarında Menzel, diğer tekkelerdeki hac faaliyetlerinin Seyyid Gazi’deolduğu kadar ön planda olmadığını, özellikle Şucâ’eddîn 284 ‘de modern zamanın etkisiylemeydana gelen değişiklikleri gördüğünü, Şeyh Nuri, Şucâ’eddîn <strong>ve</strong> Mürüv<strong>ve</strong>d Baba’nıntabutlarının bulunduğu, baştan sona restore edilmiş iki türbe haricinde bütün tekkeyi tüm kültodalarıyla birlikte çiftlik tesislerine çevirdiklerini anlatmaktadır 285 .279. A.Menavino, I Costumi et la Vita Turchi, Fiorenza, 1551, s.57. ; Michel Baudier, Histoire Generale de la Religion des Turcs,Paris 1625, s.186 ; Ocak, “Battal……………., s.175,176.280. A.Menavino, a.g.e., s.57.281. A.Menavino, a.g.e., s.58 ; Baudier,Histoire..................., s.187 ; Ocak, a.g.e., Aynı Sayfalar282. Mahya adı altında yapılan bu âyinden (Velâyetâme-i Otman Baba, Nr.8341/Y, V, s. 116b; BOAMM, Safer 980; 27 Haziran1572) tarihli kayıtlardan <strong>ve</strong> A.Refik (“Osmanlı Devrinde Rafızilik <strong>ve</strong> Bektaşilik”, DEFM, C. IX-2, İstanbul, 1932, s.50)’ de sözedilmektedir.283. Ocak, a.g.e., Aynı Sayfalar284. Eskiden Şucâ’eddîn’e bağlı 36 tekke vardı. Şimdi ise sadece Üryan Baba kaldı. Melekgazi <strong>ve</strong> Arslan Sakal’ın tekkeleribağımsızlar. Üryan Baba içinde sadece Üryan Baba’nın türbesinin bulunduğu basit bir tekkedir. Buraya gittiğimde oradaki ikidervişe içeri girip fotoğraf çekip çekemeyeceğimi sorduğumda bana; içeride korkmayacaksan gir dediler. Hala bir takım batılinançlar mevcut. Eğer onun ruhunu rahatsız eden olursa onun cezalandırılacağına inanıyorlar.(Thedor Menzel, “Das Bektasi-Kloster Sejjid-i Ghâzi”, MSOS, 28/2 1925, s.208).285. Thedor Menzel, “Das Bektasi-Kloster Sejjid-i Ghâzi”, MSOS, 28/2 1925, s.206.81
Dervişler, XIV. yüzyılda Seyitgaziye yerleşmişlerdir. Buraya ne tür dervişlerinyerleştiğini tam olarak bilmememize karşın F. Köprülü’nün işaret ettiği gibi bunlar “Abdalan-ıRum” olabilirler. Abdallar 286 , Bektaşi sınıfı içinde yer almamakla beraber, bu ikisi arasında yakınilişki herzaman bulunmuştur. Bunlar kendilerine “Seyyid Gazi Yetimleri” adını <strong>ve</strong>rmişlerdir <strong>ve</strong>Köprülüye göre merkez tekkeleri Seyyid Gazi Tekkesidir 287 . Bu Abdallar, giyinişleri, tef, kudüm<strong>ve</strong> boynuz ile yaptıkları müzik ile tanınırlar. Bunlar XVI. yüzyılda da Seyyid Gazi Tekkesin<strong>ve</strong> Şucâ’eddîn Velî Zaviyesi’nde birarada bulunuyorlardı <strong>ve</strong> o dönemde medrese ulemasınınmemnuniyetsizliğini uyandırmakta idiler 288 .Hasluck <strong>ve</strong> Menavino, “Abdal” isimlendirmesi yerine “Bektaşi” terimini kullanmakta <strong>ve</strong>Şucâ’eddîn Velî ile Seyyid Battal Gazi Külliyesinin, Bektaşilerin eline XVI. yüzyılda geçtiğinikaydetmektedirler 289 ;Rum Abdalları adlı Kalenderî zümresi, Vahidî tarafından Kalenderîler <strong>ve</strong> Haydarîlerdenayrı bir zümre olarak anlatılıyor. Ona göre Rum Abdalları, “Yalın ayak, başı kabak <strong>ve</strong> tenleriçıplak”. Yalnız birer Tennûre giymiş oldukları halde dolaşmaktadırlar. Zaman zamanellerindeki Dâyire <strong>ve</strong> Kudüm’leri çalıp Boynuzlar öttürerek gruplar halinde dolaşmaktadırlar.Bir omuzlarında Ebûmüslîmî Nacak tabir edilen bir balta, ayrıca Şucâî Çomak dedikleri uzun<strong>ve</strong> bir ucu kıvrık âsâ taşımaktadırlar. Birer yanlarında, birinin içinde afyon, diğerinin içinde ateşyakmak üzere kav <strong>ve</strong> çakmak koydukları iki Cür’a’dan; diğer yanlarında, kuşaklarına asılı birerkeşkül bulundurmaktadırlar. 290Saç, sakal, bıyık <strong>ve</strong> kaşları tamamiyle kazınmıştır. Vücutlarında yer yer âyinlerindeaçtıkları yanık <strong>ve</strong> yara izleri bulunmaktadır. Bedenlerinde ise kiminin zülfikar, kiminin Hz.Ali’nin adı, kiminin ise yılan resmi bulunmaktadır. 291A.Y. Ocak, Vahîdî’nin Rum Abdallarının Otman Baba’yı takdis ettiklerini, SeyyidBattal Gazi’yi pîr 292 tanıdıklarını belirtikten sonra, Hz. Ali <strong>ve</strong> Oniki İmam’ıda benimsediklerinikaydediyor. Ona göre bunlar namaz <strong>ve</strong> oruç gibi ibadetlere hiç yanaşmadıkları gibi, şehir şehir,kasaba kasaba, köy köy dolaşıp cahil insanları kandırarak para karşılığında onlara kehanetler286. Dervişler, XIV. yüzyılda Seyitgaziye yerleşmişlerdir. Buraya ne tür dervişlerin yerleştiğini tam olarak bilmememize karşınM.F.Köprülü’nün işaret ettiği gibi bunlar “Abdalan-ı Rum” olabilirler.287. M. Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Ankara 1976,s.23-32288. M. Aslanbay, Seyyid Battal Gazi Hayatı <strong>ve</strong> Bazı Menkıbeleri, Eskişehir, 1953, s.26.; A.Refik, “Osmanlı Devrinde RafızilikBektaşilik”, DEFM, C.IX-2, İstanbul, 1932, s.13,32,33.289. F. W. Hasluck, Bektaşilik Tedkikleri, Anadolu’nun Dînî Tarih <strong>ve</strong> Etnografyasına Dair, Tetkikat Merkezi Neşriyatı I Çev.:Ragıp Hulüsi, İstanbul, 1928, s.13. A.Menavino, I Costumi et la Vita Turchi, Fiorenza, 1551,s.60290. Ocak, “Battal………….., s.112-115291. Ocak,a.g.e.,Aynı Sayfalar292. A.Y.Ocak, Vahidi’nin bir kaydını zikrederek; “Rum Abdallarının: “Ey hâce, biz Diyâr-ı Rûm’dan gelirüz. Seyyid Gazi Hakkatında geçer nâzı ânın ocağındanuz. Şüdde <strong>ve</strong> seccâde <strong>ve</strong> kudûm <strong>ve</strong> çerâğ ile Rum Abdallarıyuz. Cism-i pür-dağile Otman Babaköçekleriyüz. Bir Şucaî Çomağ ile Seydî Gazi Yetimleriyüz” dediklerini kaydetmektedir (A.Y.Ocak, Osmanlı İmparatorluğundaMarjinal Sufilik: Kalenderîler, Ankara, 1992, s.112-115).82
- Page 3 and 4:
YAĞMUR SAYKalenderî, Alevi ve Bek
- Page 8 and 9:
GİRİŞŞUCÂ’EDDÎN VELÎDÜŞ
- Page 10 and 11:
sık sık zorluklar da çıkarırla
- Page 12:
etkisi, Kayı Beyi Ertuğrul Gazi
- Page 16 and 17:
ı. BÖLÜMİNSÂNÎ TEMEL15
- Page 18 and 19:
olup, 619 yılında Amasya valisi o
- Page 20 and 21:
Sultan Şücâ’ sadece Şeyh ya d
- Page 22 and 23:
Mehmet Demirtaş Dede’nin görü
- Page 24 and 25:
için birlikte çalışma yapmışl
- Page 26 and 27:
Velâyet kavramı, birçok İslam d
- Page 28 and 29:
Velî, olağanüstü ruhani güçle
- Page 30 and 31:
Bu üstün ve mistik güçlerle don
- Page 32 and 33: eddeden gündelik yaşamdaki insan,
- Page 34 and 35: Velâyetnâme ise Hacı Bektaş’
- Page 36 and 37: Baba İlyas ile ilişkileri ve Sulu
- Page 38 and 39: Velâyetnâme’de Sultan Şucâ’
- Page 40 and 41: Üryan Şücâ’iler olarak tanın
- Page 42 and 43: Velâyetnâme’deki bazı kelime v
- Page 44 and 45: olunan bütün büyük velilerin be
- Page 46 and 47: arış zamanlarında ise barış ve
- Page 48 and 49: geleneği ise Hacı Bektaş’a ba
- Page 50: elirtmektedir 150 . Tabii ki bütü
- Page 53 and 54: A- Sultan Şucâ’eddîn külliye
- Page 55 and 56: aşka Şücâ’a ait bir türbe Ko
- Page 58 and 59: ııı. BÖLÜMKÜLTE KONU OLAN Dİ
- Page 60 and 61: Gerçekten de kabine içindeki çı
- Page 62 and 63: Henüz kaynağı üzerinde kesin bi
- Page 64 and 65: Abbasi İmparatorluğu’ndaki Meva
- Page 66 and 67: Melameti şeyhleri arasında aramak
- Page 68 and 69: Celladın kılıcını bütün güc
- Page 70 and 71: etti. Babâî isyanından sonra da
- Page 72 and 73: Elvan Çelebi eserinde; Baba İlyas
- Page 75 and 76: Otman Baba ve abdallarının Balkan
- Page 78 and 79: gelmesine sebep olmuşlardı 263 .
- Page 80 and 81: Hindistan, Irak, Suriye, Orta-Asya
- Page 84 and 85: savurmaktadır. Bu sebeple hiç bir
- Page 86 and 87: Bektaşi hareketi Osmanlı İmparat
- Page 88: I. Murad devrinin (1421-1451) ünl
- Page 91 and 92: A- İnsânî Öge ve HiyerarşiTekk
- Page 93 and 94: Fatih devrine ait vakıf defterinde
- Page 95 and 96: Bununla beraber, İran savaşların
- Page 97 and 98: Pazar ödentileri kurumun asıl gel
- Page 100 and 101: V. BÖLÜMŞUCÂ’EDDÎN VELÎVEL
- Page 102 and 103: -“Şol derviş senin evine varub
- Page 104 and 105: -“Yedirsin”, didi.Çam ağacın
- Page 107 and 108: Ol aradan çekilüb asılmaya mağa
- Page 109: Ol yer bir virâne susuz kır idi.
- Page 114 and 115: Pes Sultan geçtikden sonra ol pın
- Page 116 and 117: Pes Sultan sağ yanına nazar itdi.
- Page 118 and 119: Eyitdiler:-“Kırkkavak’da ardı
- Page 120 and 121: Abdal Mehmed dahi Bursa şehrine gi
- Page 122 and 123: Böyle diyicek Laçinoğlu’nun g
- Page 124 and 125: Sayfa 22ve Seyyid Nesimi Baba, Kayg
- Page 126 and 127: Sayfa 24Odun katı tutdı. Döküld
- Page 128 and 129: Sayfa 26vezirleri hükm verdiler ki
- Page 130 and 131: -“Alın köçegüm, ol kardaşın
- Page 132 and 133:
didiler.-“Bize gelmez oldun, kull
- Page 134 and 135:
Dinleyenler evliyâ sırrın duyaG
- Page 136 and 137:
Olaki hükmin yüride gir vâr iseE
- Page 138 and 139:
Evliyânın hükmine kimler ereOl s
- Page 140 and 141:
Sayfa 36Didi Yâ Sultan Şüca’ s
- Page 142 and 143:
Ânâ istikbâl idevüz o yavuzOl d
- Page 144 and 145:
Yakun iş bu ni’meti birkaç yere
- Page 146 and 147:
Her ne yük girse eline samutununÇ
- Page 148 and 149:
Didi varın digün imdi köçegümT
- Page 150 and 151:
Yine gördiler kim bir kişi gelür
- Page 152 and 153:
Merd-i bîrân-ı tarikat Şâh-ı
- Page 154 and 155:
Vı. BÖLÜMŞUCÂ’EDDÎN VELÎVE
- Page 156 and 157:
155
- Page 158 and 159:
157
- Page 160 and 161:
159
- Page 162 and 163:
161
- Page 164 and 165:
163
- Page 166 and 167:
165
- Page 168 and 169:
167
- Page 170 and 171:
169
- Page 172 and 173:
171
- Page 174 and 175:
173
- Page 176 and 177:
175
- Page 178 and 179:
SONUÇKaynaklarda Şucâ’eddîn h
- Page 180 and 181:
iri olarak medresesinde ders okuttu
- Page 182 and 183:
kapışur iken pirlerün şunda bir
- Page 184 and 185:
KAYNAKÇA1. Ahmed Eflaki, Menâkıb
- Page 186 and 187:
59. Gökbilgin M.T., Edirne ve Paş
- Page 188 and 189:
122. Ocak A. Y., “Zaviyeler”, V
- Page 190 and 191:
BELGELER, DEFTERLER ve TASNİFLER1.
- Page 192 and 193:
Ek 1 : FOTOĞRAFLAR191
- Page 194 and 195:
Şucâ’eddîn Velî külliyesi (G
- Page 196 and 197:
Cemevi (Semâhane) GirişFırınAş
- Page 198 and 199:
Çerağkülliye İçi Tavan Süslem
- Page 200 and 201:
Tavan SüslemeleriDuvar Süslemeler
- Page 202 and 203:
Tavan SüslemeleriCemevi (Semâhane
- Page 204 and 205:
Ek 2 : HARİTALAR203
- Page 206 and 207:
205
- Page 208 and 209:
207
- Page 210 and 211:
209
- Page 212 and 213:
211
- Page 214 and 215:
Ek 3 : MİNYATÜRLER213
- Page 216 and 217:
Eskişehir ( Matrakçı Nasuh )215
- Page 218 and 219:
kalenderi Dervişler217