12.07.2015 Views

Şucaeddin Veli ve Velayetnamesi T.C. Eskişehir Valiliği

Şucaeddin Veli ve Velayetnamesi T.C. Eskişehir Valiliği

Şucaeddin Veli ve Velayetnamesi T.C. Eskişehir Valiliği

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

urada Hacı Bektaş’ın dinsel <strong>ve</strong> toplumsal kimliğinin kökleri, etkileri bir kez daha ortayaçıkar. Bu bilgiler Hacı Bektaş’ın Yesevî geleneği ile bir ilgisinin olduğunu göstermeye yaradığıgibi Ahmed-i Yesevî’nin Türkmenler arasında bir hayli önemli bir kişilik olduğu sonucunu dadoğurmaktadır. Bu göstergeler ışığında birçok araştırmacı; Hacı Bektaş’ın Baba İlyas’a intisabetmeden önce, bir Yesevî dervişi olmamakla birlikte Yesevî geleneğini koruyan bir tarikata(Haydarilik) mensup olduğunu, Baba İlyas’ın çevresine katıldıktan sonra aynı zamanda Vefailikiçinde de olduğunu <strong>ve</strong>ya kendi mensubiyetini koruduğunu da söylemektedir.Hacı Bektaş olgusunda diğer bir sorun da Hacı Bektaş’ın Haydârî geleneklerinede bağlanmış olmasıdır. Velâyetnâme’ de bir de Kutbeddîn Haydar’dan bahsedilmekte <strong>ve</strong>bu kişi Ahmed-i Yesevî’nin nefes evladı yapılmaktadır. Haydariliğin Yesevilik ile Kalenderîgeleneklerinin birleştirilmesi ile Kutbeddin Haydar tarafından XII. yüzyıl sonlarında İran’dakurulmuş heterodoks bir Türk inancı olması, ayrıca Velâyetnâme’de Hacı Bektaş’ı bir Haydaridervişi şeklinde tasvir eden bölümler Hacı Bektaş’ın bir Haydari kimlik olduğu izlenimini de<strong>ve</strong>rmektedir.Bütün bu bilgilerin ışığında Hacı Bektaş Anadolu’ya bir Haydari dervişi olarak gelipbir Vefai şeyhi olan Baba İlyas’a intisab etmiş, onun halifeliği mevkiine yükselerek bu kimliğiyleSulucakaraöyük’e yerleşmiştir. Baba İlyas’a intisabı O’nu aynı zamanda bir Babai şeyhi olarakda adlandırmayı gerektirmektedir.Hacı Bektaş-ı Velî 669 (1270-71) yılında ölünceye kadar Sulucakaraöyük’de yaşamıştır.Bu yaşam süreci içinde özellikle Mevlana <strong>ve</strong> onun çevresindekilerle, ayrıca Ahi Evran ile bazıilişkiler içinde olduğunu kaynaklar göstermektedir.3. Mistik kimlikBaşta Aşıkpaşazade olmak üzere kaynaklar kendisini “Meczup” bir derviş şeklindeadlandırmaktadırlar. Aşıkpaşa-zade Hacı Bektaş’ın ne bir Şeyh olacak, ne de bir tarikat kuracakdurumda olduğunu, kendini bilemeyecek kadar cezbe sahibi bulunduğunu yazmaktadır.F.Köprülü, XV. yüzyılda Risale-i Kudsiyye adlı bir eser <strong>ve</strong>ren Eminüddin b. Davud Fakihadındaki müellifin eserinde Hacı Bektaş’ı “Meczub-ı Mutlak” diye nitelediğini belirtmektedir.Bütün bu bilgilerin ortak yanı tasavvuf terminolojisindeki tam kimliğiyle Hacı Bektaş’ın bir“Meczub-ı Hakîkî” yani kendini bütün varlığıyla ilahi cezbeye adamış, sürekli bu durumdayaşayan biri olduğudur.Bu bilgileri doğru olarak kabul etmek son derece güçtür. Çünkü Hacı Bektaş’ınyaşadığı dönemi, gelişen toplumsal, siyasal <strong>ve</strong> dini oluşumları gözönüne aldığımızda, ayrıcaHacı Bektaş’ın da bu toplumsal olaylar içindeki rolü bilindiğinden bu bilgilerin gerçek olarakalgılanması olanaksız gibi görünmektedir. A. Y. Ocak’ın da belirttiği gibi Hacı Bektaş’ın34

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!