XV. yüzyıl sonu ile XVI. yüzyıl başlarında, Seyyid Battal Gazi Küliyesinin hizmetlikadrosuna bakarak Şucâ’eddîn Velî Külliyesi’nde ki hizmet dağılımı hakkında da fikir sahibiolmak mümkündür. Cemaat-i Hüddam-ı Zaviye ya da zaviyenin hizmetli topluluğunuoluşturuyordu. Bunların arasında ilki; meslektaşı olan Mehmed Dede gibi “İhtiyar” ünvanınıtaşıyan Hacı Dede’dir. Faaliyetleri hakkında hiçbir şey bilinmemekle birlikte, Bayram Dedekethüda ünvanını taşırken, Safi Dede “nazır” olarak kurumun bu bölümünü yönetiyordu. BirKethüday-ı Derûn adında yardımcıları bulunduğu için bu adamların oldukça önemli olduklarısöylenebilir. Hasan Dede, öyle görünüyor ki evliyanın mezarından sorumluydu <strong>ve</strong> MustafaDede kurbanlık koyunlarla ilgileniyordu (kurbânî). Derviş Ali’nin görevi zahire <strong>ve</strong> anbarlarabakmak iken (Anbârî), Reva Dede <strong>ve</strong> hacı, böylesine büyük bir kurumun gerektirdiği şekildeyiyecek <strong>ve</strong> diğer gereksinim depolarını yönetmekteydiler. 336Su stokları muhtemelen Pervane-i Saka’nın nezareti altındaydı. Mutfakta baş aşçı <strong>ve</strong>ekmekçi, hizmetçi <strong>ve</strong> aşçı yamaklarına hakimdi; vadesi gelmiş ödentilerin toplayıcısı (cabi) <strong>ve</strong>bir yazıcı hesaplarla uğraşırken, bir bahçeci (bahçeî), değirmenlerden sorumlu iki adam <strong>ve</strong> birkasap vardı. Daha çok dünyevi olan bu görevlerden başka ulemanın kulağı için çok tiksindirici <strong>ve</strong>rahatsız edici gelen melodilerden sorumlu müzik üstadı (Ser-Mehteran) vardı. Defterde kayıtlıdiğerlerinin büyük bir çoğunluğu; Dede, Derviş ya da Abdal ünvanlarını taşımaktadır 337 .Jacob 338 da Evliya Çelebi’yi mehaz alarak buradaki dervişlerin süslü kaşıklar, değnekler,palahengler (boyuna takılıp, elde de taşınan ağaçtan müzik aleti) yaptıklarını belirtmektedir.Ayrıca dervişlerin herbiri mabedden tamamıyle bir işle vazifelendirilmiştir. Meydan görevindenyola çıkarak derece derece türbedarlığa kadar yükselebiliyorlar. Türbedar hizmetinden dahasonra ululanmış mabedin şeyhinin makamına doğru yükselmektedir demektedir.B- Ekonomik YapılanmaŞucâ’eddîn Velî Zaviyesi <strong>ve</strong> dervişlerin ekonomik fonksiyonlarını anlayabilmek sonderece zordur. Bunun en önemli nedeni belge yokluğu <strong>ve</strong> tutulan belgelerdeki tutarsızlıklar<strong>ve</strong> yanlışlıklardır. Belge bilgisindeki bu yokluk nedeniyle örneklem olarak seçtiğimiz XVI.yüzyıldaki gelişmelere bakmak yararlı olacaktır kanısındayız. Bunu yaparken de önce budönemdeki <strong>ve</strong> daha sonra gelişen, değişen Osmanlı toplumunu incelemek gerekmektedir.XVI. yüzyılda köylüler <strong>ve</strong>rgilerini nakit para <strong>ve</strong> ürün olarak ödüyordu. Şehirlere deXVI. yüzyılda göç vardı <strong>ve</strong> şehirlerin nüfusu iki katına ulaşmıştı. Düşünülebilir ki <strong>ve</strong>rgilerinalınmasından sonra köylülerin geçim için ellerinde çok az bir para kalıyordu. Çeşitli yerlerdekazanç da değişikti. Bu arada iç ticaretin de önemini unutmamak lazım. Başka türlü köylüler<strong>ve</strong>rgilerini ödeyemezlerdi 339 .336. Faroqhi,”Vakıf Administration............, s.94337. Faroqhi,a.g.e., s.95338.G. Jacob, “Sejjid Gazi” ZAVG, Strassburg, 1912, s.245,246.339. S. Faroqhi, Der Bektaschi Orden in Anatolien, Vien, 1981, s.90,91.91
Fatih devrine ait vakıf defterinde sadece Karkın <strong>ve</strong> Virancık köylerinde 87 Hane Seyidgazivakfına bağlı olduğu belirtilmiştir 340 . Bu ayrıcalıktan Şucâ’eddîn Velî Külliyesi’nin ne dereceyararlandığını tam olarak bilemiyoruz. XVII. yüzyılda şehirdeki esnaflar, esnaf loncalarındaorganize olmuşlardır. Bu esnaf loncalarının kuruluşu henüz tamamıyla bilinmemektedir.Loncalar başkanlarını genellikle kendileri seçiyorlardı. Loncalar Osmanlı yönetiminin birkontrol organı olarak çalışmışlardır. Pazar kontrolu genellikle kadı <strong>ve</strong> muhtesibin <strong>ve</strong>ya ihtisabağasının elinde idi. Bu göstergeler ışığında resmi olarak belirlenen kazanç düşüktür 341 .Tüccarların kontrolu hiçbir zaman aynı şekilde olmamıştır. Özellikle XVI. yüzyıldaBursa’da çok zengin tüccarlar bulunmaktadır. Bunlar genellikle İran ipeği <strong>ve</strong> iplikçilikyapıyorlardı. Bu tüccarların durumu çok iyi olmasına rağmen, varlıkları hiçbir zaman bir Osmanlıyöneticisinin varlığını geçmemiştir. Sultan <strong>ve</strong> yönetici kadro genelde ticareti desteklemişler<strong>ve</strong> teşvik etmişlerdir. Fakat XVI. yüzyıl sonuna doğru meydana gelen krizden sonra tüccarlarbaşıboş hareket etmeye başlamışlardır 342 . XVII. <strong>ve</strong> XVIII. yüzyılda Avrupalıların hammadeihtiyacının artması Balkanlardaki ticareti geliştirmiştir. Bu dönemde ithalat <strong>ve</strong> ihracat işleri deyabancıların elindedir.XVII. yüzyıl sonlarında görülen nüfus azalması birçok problemleri de beraberindegetirmiştir. Osmanlı yönetimi göçebeleri köylere yerleştirmeye başladı. XVIII. <strong>ve</strong> XIX.yüzyıllarda kurulan çiftliklerde işçi gücü yeterli olmadığından nüfus azaldığı için dolayısı ileekilen alan da azalmış, böylece devletin <strong>ve</strong>rgileri de azalmıştır.Üretim aynı olmasına rağmen çoğu yerde ödenen <strong>ve</strong>rgiler azalmıştır 343 . Buna karşılıkdevlet giderleri çoğalmış, topların <strong>ve</strong> tüfeklerin gelişmesi sonucu tımar sisteminden vazgeçilmeyebaşlanmıştır.İşte tekke <strong>ve</strong> zaviyelerin rolü burada başlamakta idi; bu sistemde köydeki tekkelerdevlet yönetimi ile köylüler arasında bir aracı rolü oynuyorlardı. Tekke civarında oturan köylüleriçin tekke <strong>ve</strong>ya zaviye kutsal bir yurt sayılıyordu. Ayrıca tekkeye yakın oturan köylüler zorduruma düştüklerinde tekkeden yardım görebiliyorlardı.Eğer XVI. yüzyılın <strong>ve</strong>rgi çizelgeleri doğru düzenlenmişse, burada zaviyeler gelirleriniköylülerden sağlıyorlardı. Bunun yanında tekkeler kendileri de ziraat yapıyorlardı <strong>ve</strong> buralardadervişler çalışıyorlardı. Zaviyeler, Osmanlı yönetimi ile iyi geçinmek mecburiyetinde idi.Dervişler yaptıkları ziraattan kendilerine kalan pay ile biraz olsun bağımsız olabiliyorlardı. Çoğuşeyhler tenha bir yerde binalarını yapıyorlar <strong>ve</strong> buna resmi izin de çok sonradan geliyordu. Birşeyh bulunduğu yerde her şeyden daha çabuk haberdar oluyordu. Dervişler kendi inisiyatifleriile bir köy oluşturdukları zaman, yönetim buradaki ziraatten <strong>ve</strong>rgisini alıyordu.Şeyh <strong>ve</strong> dervişlerin aktiviteleri kaynaklarda yeterli belirtilmemiştir. AnadoluSelçuklularının <strong>ve</strong> Moğolların yıkılmasından sonra halk çeşitli organizasyonlarda organize340. BAKKT, Nr.:3358, s.12.341. S. Faroqhi,a.g.e.,Aynı Sayfalar342. S. Faroqhi,a.g.e.,Aynı Sayfalar343. S. Faroqhi,a.g.e.,Aynı Sayfalar92
- Page 3 and 4:
YAĞMUR SAYKalenderî, Alevi ve Bek
- Page 8 and 9:
GİRİŞŞUCÂ’EDDÎN VELÎDÜŞ
- Page 10 and 11:
sık sık zorluklar da çıkarırla
- Page 12:
etkisi, Kayı Beyi Ertuğrul Gazi
- Page 16 and 17:
ı. BÖLÜMİNSÂNÎ TEMEL15
- Page 18 and 19:
olup, 619 yılında Amasya valisi o
- Page 20 and 21:
Sultan Şücâ’ sadece Şeyh ya d
- Page 22 and 23:
Mehmet Demirtaş Dede’nin görü
- Page 24 and 25:
için birlikte çalışma yapmışl
- Page 26 and 27:
Velâyet kavramı, birçok İslam d
- Page 28 and 29:
Velî, olağanüstü ruhani güçle
- Page 30 and 31:
Bu üstün ve mistik güçlerle don
- Page 32 and 33:
eddeden gündelik yaşamdaki insan,
- Page 34 and 35:
Velâyetnâme ise Hacı Bektaş’
- Page 36 and 37:
Baba İlyas ile ilişkileri ve Sulu
- Page 38 and 39:
Velâyetnâme’de Sultan Şucâ’
- Page 40 and 41:
Üryan Şücâ’iler olarak tanın
- Page 42 and 43: Velâyetnâme’deki bazı kelime v
- Page 44 and 45: olunan bütün büyük velilerin be
- Page 46 and 47: arış zamanlarında ise barış ve
- Page 48 and 49: geleneği ise Hacı Bektaş’a ba
- Page 50: elirtmektedir 150 . Tabii ki bütü
- Page 53 and 54: A- Sultan Şucâ’eddîn külliye
- Page 55 and 56: aşka Şücâ’a ait bir türbe Ko
- Page 58 and 59: ııı. BÖLÜMKÜLTE KONU OLAN Dİ
- Page 60 and 61: Gerçekten de kabine içindeki çı
- Page 62 and 63: Henüz kaynağı üzerinde kesin bi
- Page 64 and 65: Abbasi İmparatorluğu’ndaki Meva
- Page 66 and 67: Melameti şeyhleri arasında aramak
- Page 68 and 69: Celladın kılıcını bütün güc
- Page 70 and 71: etti. Babâî isyanından sonra da
- Page 72 and 73: Elvan Çelebi eserinde; Baba İlyas
- Page 75 and 76: Otman Baba ve abdallarının Balkan
- Page 78 and 79: gelmesine sebep olmuşlardı 263 .
- Page 80 and 81: Hindistan, Irak, Suriye, Orta-Asya
- Page 82 and 83: Kurban Bayramı’ndaki büyük ây
- Page 84 and 85: savurmaktadır. Bu sebeple hiç bir
- Page 86 and 87: Bektaşi hareketi Osmanlı İmparat
- Page 88: I. Murad devrinin (1421-1451) ünl
- Page 91: A- İnsânî Öge ve HiyerarşiTekk
- Page 95 and 96: Bununla beraber, İran savaşların
- Page 97 and 98: Pazar ödentileri kurumun asıl gel
- Page 100 and 101: V. BÖLÜMŞUCÂ’EDDÎN VELÎVEL
- Page 102 and 103: -“Şol derviş senin evine varub
- Page 104 and 105: -“Yedirsin”, didi.Çam ağacın
- Page 107 and 108: Ol aradan çekilüb asılmaya mağa
- Page 109: Ol yer bir virâne susuz kır idi.
- Page 114 and 115: Pes Sultan geçtikden sonra ol pın
- Page 116 and 117: Pes Sultan sağ yanına nazar itdi.
- Page 118 and 119: Eyitdiler:-“Kırkkavak’da ardı
- Page 120 and 121: Abdal Mehmed dahi Bursa şehrine gi
- Page 122 and 123: Böyle diyicek Laçinoğlu’nun g
- Page 124 and 125: Sayfa 22ve Seyyid Nesimi Baba, Kayg
- Page 126 and 127: Sayfa 24Odun katı tutdı. Döküld
- Page 128 and 129: Sayfa 26vezirleri hükm verdiler ki
- Page 130 and 131: -“Alın köçegüm, ol kardaşın
- Page 132 and 133: didiler.-“Bize gelmez oldun, kull
- Page 134 and 135: Dinleyenler evliyâ sırrın duyaG
- Page 136 and 137: Olaki hükmin yüride gir vâr iseE
- Page 138 and 139: Evliyânın hükmine kimler ereOl s
- Page 140 and 141: Sayfa 36Didi Yâ Sultan Şüca’ s
- Page 142 and 143:
Ânâ istikbâl idevüz o yavuzOl d
- Page 144 and 145:
Yakun iş bu ni’meti birkaç yere
- Page 146 and 147:
Her ne yük girse eline samutununÇ
- Page 148 and 149:
Didi varın digün imdi köçegümT
- Page 150 and 151:
Yine gördiler kim bir kişi gelür
- Page 152 and 153:
Merd-i bîrân-ı tarikat Şâh-ı
- Page 154 and 155:
Vı. BÖLÜMŞUCÂ’EDDÎN VELÎVE
- Page 156 and 157:
155
- Page 158 and 159:
157
- Page 160 and 161:
159
- Page 162 and 163:
161
- Page 164 and 165:
163
- Page 166 and 167:
165
- Page 168 and 169:
167
- Page 170 and 171:
169
- Page 172 and 173:
171
- Page 174 and 175:
173
- Page 176 and 177:
175
- Page 178 and 179:
SONUÇKaynaklarda Şucâ’eddîn h
- Page 180 and 181:
iri olarak medresesinde ders okuttu
- Page 182 and 183:
kapışur iken pirlerün şunda bir
- Page 184 and 185:
KAYNAKÇA1. Ahmed Eflaki, Menâkıb
- Page 186 and 187:
59. Gökbilgin M.T., Edirne ve Paş
- Page 188 and 189:
122. Ocak A. Y., “Zaviyeler”, V
- Page 190 and 191:
BELGELER, DEFTERLER ve TASNİFLER1.
- Page 192 and 193:
Ek 1 : FOTOĞRAFLAR191
- Page 194 and 195:
Şucâ’eddîn Velî külliyesi (G
- Page 196 and 197:
Cemevi (Semâhane) GirişFırınAş
- Page 198 and 199:
Çerağkülliye İçi Tavan Süslem
- Page 200 and 201:
Tavan SüslemeleriDuvar Süslemeler
- Page 202 and 203:
Tavan SüslemeleriCemevi (Semâhane
- Page 204 and 205:
Ek 2 : HARİTALAR203
- Page 206 and 207:
205
- Page 208 and 209:
207
- Page 210 and 211:
209
- Page 212 and 213:
211
- Page 214 and 215:
Ek 3 : MİNYATÜRLER213
- Page 216 and 217:
Eskişehir ( Matrakçı Nasuh )215
- Page 218 and 219:
kalenderi Dervişler217