Velâyet kavramı, birçok İslam düşünürlerinin <strong>ve</strong> müelliflerinin eserlerinde Sünni birtabana oturtulur. Buralarda çizilen perspektife göre Velî olabilmenin ilk <strong>ve</strong> temel şartı, tümayrıntı <strong>ve</strong> inceliklerine göre dinsel kurallara uymak <strong>ve</strong> ondan dışarı çıkmama konusunda enfazla titizliği göstermektir. Bundan sonra çok sıkı bir öz benlik savaşı (nefs mücadelesi) <strong>ve</strong>dünya nimetlerinden sakınma, perhizle (riyazat) öz benliği terbiye etmek <strong>ve</strong> çok ibadet yapmakgerekmektedir. 79Bu aşamadan sonra sorunun içine “Kerâmet” kavramı da girmektedir. Kerâmet;Velîlerin ortaya çıkaracakları birtakım doğaüstü olayları ifade eder. Bunun içindir ki sorununburasında Velîliğin peygamberliğe benzer bir statü kazandığı dikkat çeker. Bu nedenle sufiteorisyenler bu paralelliği açıklığa kavuşturmak istemişler, peygamberliğin Velîlik’ten ayrı <strong>ve</strong>onunla kıyas lanamayacak ölçüde üstün bir makam olduğunu ısrarla tekrarlamışlardır. Ancakher zaman mevcud olan bu paralellik IX. yüzyılda Hz. Muhammed için kullanılan Hatemü’l-Enbiya terimine benzer bir Hatemü’l- Evliya (Velîler’in Mührü) kavramının doğmasına nedenolacaktır. 80Velâyet kavramı IX. yüzyılda kendi içinde de bir sınıflamaya tabi tutulmuştur. Velîlerbir piramit şeklinde çeşitli derecelere ayrılırlar. Bunlar sırayla; Recebiyyun, Müfredun, Asaib,Nukaba, Nüceba, Abdal, Efrad, Evtad, İmaman’dır. En tepede ise, “Kutb” bulunur. Kutb,yeryüzünde bulunan bütün Velîler’in en büyüğü olup evren onun otoritesi altında zikredilentabakaları oluşturan Velîler tarafından yönetilir. 81Velî <strong>ve</strong> Velâyet kavramlarının XIII. yüzyıla kadar büyük bir gelişim yaşadığı <strong>ve</strong>Muhyiddin-i Arabi ile de en gelişmiş şeklini aldığını görüyoruz. 82 Buradan da anlaşılıyor ki; butasavvuf anlayışının sadece İslami temel kavram <strong>ve</strong> geleneklerden kaynaklanmadığı, bu anlayış <strong>ve</strong>düşünüş biçiminin içinde önceki <strong>ve</strong> sonraki mistik düşünceler, Eflatunculuk <strong>ve</strong> Gnostisizm gibimistik düşüncelerin de büyük payları olduğu görülmektedir. Örneğin, Hrıstiyan mistisizmindeki“Saint” (Aziz) anlayışıyla Alevilik ile Hrıstiyan <strong>ve</strong> İslam tasavvufundaki 83 “Velî” düşüncesiarasında benzer noktalar bulunmaktadır ; buradaki “Saint”, (Allah Adamı, Allah Dostu)’dur.Allah Dostu olan Saint yani bütün dünyevi zevk <strong>ve</strong> bağlardan kurtularak bir takım riyazet79. Ocak, Kültür Tarihi Kaynağı................., s:380. A.g.e., s.381. A.g.e., s.4 ; Kutb : Bir grubun , bir kavmin başı. Allah sevgililerinin başkanı. İsm-i İlahiyesi Abdullah’dır. Kutubları kutubeden, temel direklerin direk olmasına amil olan evliyayı da evliya kılan ancak sultan-ı enbiya Hz.Muhammed Mustafa’yata’zimleridir. Kutbun Alametleri : 1- Rahmet, ismet, hilafet <strong>ve</strong> niyabet babında yardım görmek <strong>ve</strong>ya yardım yetkisine sahip bulunmak2- Arşın hamillerine yardımcı olmak 3- Kendisine zat-ı ilahinin hakikati keşfolmak 4- İlahi sıfatları ihata kudretini kendindebulmak 5- Şahsen bir hüküm <strong>ve</strong>rebilme nimetine ermiş bulunmak 6- Madde <strong>ve</strong> mana varlığı arasında bir ayırım yapabilmekudretini kendinde bulmuş olmak 7- EvVelîyetten bir ev<strong>ve</strong>l ayırmak <strong>ve</strong> sonunda birleştirmek <strong>ve</strong> ondan sonsuzluğu ile birleşeneayırdetmek 8- Önün hakimi olmak 9- Sonun hakimi olmak 10- Keza evVelî <strong>ve</strong> ahiri olmayanın da hakimi olmak 11- İlmin ilkbaşlangıç noktasını bilebilmek ki, burası bütün ilimlerin beşiğidir. Hepsi orada toplanır. Bilinecek olan <strong>ve</strong> bilinmişin hepsi oradayatar. Orası aynı zamanda bir sır alemidir ki bütün bilinenler oradan zuhura gelir. İsmi, künyesi ne olursa olsun her asırda kutb-ıvücud vardır. Kutublar her asırda 124 bin <strong>ve</strong> daha ziyade olur <strong>ve</strong> bunlar enbiya makamına kaimlerdir. Kutb-ı vücud tecelli-i Hakkile vücud bulur (Safer Baba, Istılahat-ı Sofiyye fi Vatan-ı Asliyye-Tasavvuf Terimleri, İst.1998, s.167,168).82. Ocak, Kültür Tarihi Kaynağı................., s.4 ; Ebu’l-Ala Afifi, Muhyiddin İbnu’l-Arabi’nin Tasavvuf Felsefesi, Çev.: M.Dağ,Ank.1975.83. Buradaki “tasavvuf” terimi ile İslam tasavvufu <strong>ve</strong> felsefi tasavvuf anlayışı anlatılmak istenmektedir. Aleviliğin tasavvufanlayışı bu terimin dışında tutularak “Alevilik” isimlendirmesi ile <strong>ve</strong>rilmiştir.25
<strong>ve</strong> mücadele yöntemleriyle kendini Allah’a adayan Hrıstiyandır. Hrıstiyan mistisizmindeki buanlayış Alevilik <strong>ve</strong> tasavvuftaki Velâyet-i Amme (Bütün Müslümanların genel manada Velîolduğu) <strong>ve</strong> Velâyet-i Hassa (Özel anlamıyla Velî) anlayışına uymaktadır. Ayrıca Alevilik <strong>ve</strong>tasavvufta olduğu gibi Saint’in “Kerâmet” olgusuyla da sıkı ilişkisi bu benzerliğin diğer biraşamasını oluşturur.Velî anlayışı başlangıçta, Sünni ulema <strong>ve</strong> onlara bağlı halk tarafından tepki ile karşılanmış,özellikle peygamberlik ile Velîlik arasındaki benzer noktalar reddedilmiştir. Ancak zamanla butepkilerin mutasavvıfların önemli düşünsel <strong>ve</strong> tasavvufi girişimleri halk katmanında şiddetletaraftar bulmuş olan Velî inancına daha sıcak bakılmasına neden olacaktır. Üçüncü aşamada iseSünniliğin Velîlik anlayışını sadece benimsemekle kalmayıp bu düşünceyi Tanrı <strong>ve</strong> ona ulaşmaanlayışları arasında adeta vazgeçilmez bir konuma getirdiği görülecektir. Gelişen aşama öylebir boyut kazanır ki, artık Velîlik anlayışını reddetmek bir yana, bu anlayışı inancının içineyerleştirmeyenler eksik Müslümanlar olarak kabul edilecektir. 84Türklerin İslamlaşma sürecinde temel kavramatik olan felsefi tasavvuf anlayışı içindekiVelî kavramının, Türk mutasavvıfları tarafından, adeta peygambere <strong>ve</strong>ya Hz.Ali’ye denktutulması, özdeşleşmesi <strong>ve</strong> onların söylediği her sözün mutlak kabul görmesi gibi bazı temelkonularda farklılaşmalar olmasına rağmen benimsenmiştir.Burada bir önemli belirleyici de;Türk Velî tipinin daha askeri <strong>ve</strong> savaşçı bir kimlik olmasıdır.Türk tasavvufundaki Velî düşüncesi, halk için yazılmış tasavvuf eserlerinin popülerhale getirilmesi şekli <strong>ve</strong> yöntemiyle, daha geniş bir halk kitlesine ulaşmıştır.Külte konu olan kimliklerin (Velî), ait oldukları toplumun sosyal, dinsel <strong>ve</strong> ahlakideğerlerinin tamamının <strong>ve</strong>ya bir kısmının temsilcisi <strong>ve</strong> simgesi olduğuna inanılır.İkinciaşamada, söz konusu topluluk, ona yüklediği misyon ile temsil yetkisini <strong>ve</strong>rdiği bu simgeselvarlığı kendi topluluğu ile özdeşleştirir. Simgeleşen <strong>ve</strong> söz konusu toplum ile özdeşleşen kimlik,ancak Velî olacak <strong>ve</strong> bu süreç de aynı zamanda beraberinde yeni yeni ila<strong>ve</strong>lerle o topluluğunyaşam biçimini <strong>ve</strong> yaşamı anlamlı kılacak olan “Kült”ü oluşturacaktır. Üçüncü aşamada, o Velîo topluluk için artık bir insan değil, olağan <strong>ve</strong> olağanüstünün bir arada bulunduğu, inanılandeğerler bütününün toplamıdır. Bu kavramatiğe <strong>ve</strong> sürece en iyi örnek hiç kuşkusuz BattalGazi <strong>ve</strong> Sultan Şucâ’eddîn kültleridir.Velî kavramının bir diğer boyutunda “Kerâmet” olgusu bulunmaktadır. Yaşamaktaiken o Velî, bu dünyadakinden farklı, olağanüstü olaylarla süslü bir soyut dünya ile kuşatılır.Velî öldükten sonra, kendisi hayattayken sahip olduğuna inanılan insanüstü kimliğinin, güç <strong>ve</strong>kudretinin devam ettiğine inanılır. Hatta bu varsayılan güç, mistik bir gizemle süslenerek dahada artar. Artık o Velî etrafında Kerâmetlerden oluşan bir menkıbeler sistemi oluşur <strong>ve</strong> giderekbüyür.84. Ocak, Kültür Tarihi Kaynağı................., s.526
- Page 3 and 4: YAĞMUR SAYKalenderî, Alevi ve Bek
- Page 8 and 9: GİRİŞŞUCÂ’EDDÎN VELÎDÜŞ
- Page 10 and 11: sık sık zorluklar da çıkarırla
- Page 12: etkisi, Kayı Beyi Ertuğrul Gazi
- Page 16 and 17: ı. BÖLÜMİNSÂNÎ TEMEL15
- Page 18 and 19: olup, 619 yılında Amasya valisi o
- Page 20 and 21: Sultan Şücâ’ sadece Şeyh ya d
- Page 22 and 23: Mehmet Demirtaş Dede’nin görü
- Page 24 and 25: için birlikte çalışma yapmışl
- Page 28 and 29: Velî, olağanüstü ruhani güçle
- Page 30 and 31: Bu üstün ve mistik güçlerle don
- Page 32 and 33: eddeden gündelik yaşamdaki insan,
- Page 34 and 35: Velâyetnâme ise Hacı Bektaş’
- Page 36 and 37: Baba İlyas ile ilişkileri ve Sulu
- Page 38 and 39: Velâyetnâme’de Sultan Şucâ’
- Page 40 and 41: Üryan Şücâ’iler olarak tanın
- Page 42 and 43: Velâyetnâme’deki bazı kelime v
- Page 44 and 45: olunan bütün büyük velilerin be
- Page 46 and 47: arış zamanlarında ise barış ve
- Page 48 and 49: geleneği ise Hacı Bektaş’a ba
- Page 50: elirtmektedir 150 . Tabii ki bütü
- Page 53 and 54: A- Sultan Şucâ’eddîn külliye
- Page 55 and 56: aşka Şücâ’a ait bir türbe Ko
- Page 58 and 59: ııı. BÖLÜMKÜLTE KONU OLAN Dİ
- Page 60 and 61: Gerçekten de kabine içindeki çı
- Page 62 and 63: Henüz kaynağı üzerinde kesin bi
- Page 64 and 65: Abbasi İmparatorluğu’ndaki Meva
- Page 66 and 67: Melameti şeyhleri arasında aramak
- Page 68 and 69: Celladın kılıcını bütün güc
- Page 70 and 71: etti. Babâî isyanından sonra da
- Page 72 and 73: Elvan Çelebi eserinde; Baba İlyas
- Page 75 and 76: Otman Baba ve abdallarının Balkan
- Page 78 and 79:
gelmesine sebep olmuşlardı 263 .
- Page 80 and 81:
Hindistan, Irak, Suriye, Orta-Asya
- Page 82 and 83:
Kurban Bayramı’ndaki büyük ây
- Page 84 and 85:
savurmaktadır. Bu sebeple hiç bir
- Page 86 and 87:
Bektaşi hareketi Osmanlı İmparat
- Page 88:
I. Murad devrinin (1421-1451) ünl
- Page 91 and 92:
A- İnsânî Öge ve HiyerarşiTekk
- Page 93 and 94:
Fatih devrine ait vakıf defterinde
- Page 95 and 96:
Bununla beraber, İran savaşların
- Page 97 and 98:
Pazar ödentileri kurumun asıl gel
- Page 100 and 101:
V. BÖLÜMŞUCÂ’EDDÎN VELÎVEL
- Page 102 and 103:
-“Şol derviş senin evine varub
- Page 104 and 105:
-“Yedirsin”, didi.Çam ağacın
- Page 107 and 108:
Ol aradan çekilüb asılmaya mağa
- Page 109:
Ol yer bir virâne susuz kır idi.
- Page 114 and 115:
Pes Sultan geçtikden sonra ol pın
- Page 116 and 117:
Pes Sultan sağ yanına nazar itdi.
- Page 118 and 119:
Eyitdiler:-“Kırkkavak’da ardı
- Page 120 and 121:
Abdal Mehmed dahi Bursa şehrine gi
- Page 122 and 123:
Böyle diyicek Laçinoğlu’nun g
- Page 124 and 125:
Sayfa 22ve Seyyid Nesimi Baba, Kayg
- Page 126 and 127:
Sayfa 24Odun katı tutdı. Döküld
- Page 128 and 129:
Sayfa 26vezirleri hükm verdiler ki
- Page 130 and 131:
-“Alın köçegüm, ol kardaşın
- Page 132 and 133:
didiler.-“Bize gelmez oldun, kull
- Page 134 and 135:
Dinleyenler evliyâ sırrın duyaG
- Page 136 and 137:
Olaki hükmin yüride gir vâr iseE
- Page 138 and 139:
Evliyânın hükmine kimler ereOl s
- Page 140 and 141:
Sayfa 36Didi Yâ Sultan Şüca’ s
- Page 142 and 143:
Ânâ istikbâl idevüz o yavuzOl d
- Page 144 and 145:
Yakun iş bu ni’meti birkaç yere
- Page 146 and 147:
Her ne yük girse eline samutununÇ
- Page 148 and 149:
Didi varın digün imdi köçegümT
- Page 150 and 151:
Yine gördiler kim bir kişi gelür
- Page 152 and 153:
Merd-i bîrân-ı tarikat Şâh-ı
- Page 154 and 155:
Vı. BÖLÜMŞUCÂ’EDDÎN VELÎVE
- Page 156 and 157:
155
- Page 158 and 159:
157
- Page 160 and 161:
159
- Page 162 and 163:
161
- Page 164 and 165:
163
- Page 166 and 167:
165
- Page 168 and 169:
167
- Page 170 and 171:
169
- Page 172 and 173:
171
- Page 174 and 175:
173
- Page 176 and 177:
175
- Page 178 and 179:
SONUÇKaynaklarda Şucâ’eddîn h
- Page 180 and 181:
iri olarak medresesinde ders okuttu
- Page 182 and 183:
kapışur iken pirlerün şunda bir
- Page 184 and 185:
KAYNAKÇA1. Ahmed Eflaki, Menâkıb
- Page 186 and 187:
59. Gökbilgin M.T., Edirne ve Paş
- Page 188 and 189:
122. Ocak A. Y., “Zaviyeler”, V
- Page 190 and 191:
BELGELER, DEFTERLER ve TASNİFLER1.
- Page 192 and 193:
Ek 1 : FOTOĞRAFLAR191
- Page 194 and 195:
Şucâ’eddîn Velî külliyesi (G
- Page 196 and 197:
Cemevi (Semâhane) GirişFırınAş
- Page 198 and 199:
Çerağkülliye İçi Tavan Süslem
- Page 200 and 201:
Tavan SüslemeleriDuvar Süslemeler
- Page 202 and 203:
Tavan SüslemeleriCemevi (Semâhane
- Page 204 and 205:
Ek 2 : HARİTALAR203
- Page 206 and 207:
205
- Page 208 and 209:
207
- Page 210 and 211:
209
- Page 212 and 213:
211
- Page 214 and 215:
Ek 3 : MİNYATÜRLER213
- Page 216 and 217:
Eskişehir ( Matrakçı Nasuh )215
- Page 218 and 219:
kalenderi Dervişler217