Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
3) DDT’nin Yarattığı Ekolojik Dengesizlik<br />
“Malezya’da yapılan çalışmada; sıtmayı yok etmek için böcek öldürücü DDT ilacı<br />
sıtma görülen köylerde bazı kulübelere sıkılmış ve hastalık bir yıl süreyle etkisiz hale<br />
getirilmiştir. Ancak bir yıl sonrasında ilaç kullanılan kulübelerin sazdan yapılmış çatıları<br />
çürümeye ve çökmeye başlamıştır. Gözlemler sadece DDT ile ilaçlanmış kulübelerde<br />
çökmelerin olduğunu gösterince incelemeler başlatılmış ve çürümeye ilaca dirençli<br />
güvelerin neden olduğu tespit edilmiştir. Sazları yiyen güveler ilaca karşı korunurken<br />
güvelerin doğal düşmanı olan arılar DDT’ye aşırı duyarlıdır. Sonuçta sazları yiyen güve<br />
popülasyonu, avcılarının ortadan kalkması ile büyük bir hızla artmıştır. Binlerce çatının<br />
yıkılması yeterince trajik olmasına rağmen ilacın yan etkileri bununla sınırlı kalmamıştır.<br />
Hamam böcekleri ve kertenkeleler köylerdeki kulübelerin normal sakinleridir. DDT bulaşmış<br />
hamamböcekleri kertenkeleler, kertenkeleler ise ev kedileri tarafından avlanıyordu.<br />
Kedilerde DDT birikimi aşırı miktarlarda oldu ve bütün kediler öldü. Ardından bölgede tifo ve<br />
veba gibi hastalık taşıyan sıçan popülasyonunda artışlar oldu.”<br />
Bu problemin nedeni nedir ve önerileriniz nelerdir?<br />
4) Aral Gölü’nün Dramatik Öyküsü<br />
Aral Gölü, Amuderya ve Siriderya Nehirlerinin bol ve temiz sularıyla bundan 10 bin<br />
yıl önce hayat bulmuştu. Kısa bir zaman öncesine kadar, yılda 40–50 bin ton balık tutan, 60<br />
bin kişi için bu göl önemli bir geçim kaynağıydı. Sovyetler Birliği son 30–40 yıl içinde, dev<br />
sulama projeleriyle, pamuk sulamak için, hem bu gölün can damarlarından hem de gölden,<br />
kapasitesinin üzerinde sulama suyu çektiler. Aynı zamanda pamuk zararlılarıyla mücadele<br />
için zehirli ilaçlar kullandılar. Başlangıçta dekara 5 kg düşen, bu mücadele ilaçlarının miktarı,<br />
gittikçe artırılarak 50 kg’a kadar yükseltildi. Bu olaylar sonucu bir yandan gölün suyu<br />
azalırken, bir yandan da zehirlendi. Son 30 yıl içinde göl yüzey alanının %40’ını, hacminin ise<br />
%75’ini kaybetti. Rüzgar erozyonunun da etkisiyle, göl etrafında binlerce kilometrekare<br />
genişliğinde, zehirli bir çöl meydana geldi. Rüzgar, bu kirlenmiş toprakları hızla çevreye<br />
yaydı, bunun sonucunda çölleşme ve çoraklaşma, aklın alamayacağı kadar genişledi. Uluslar<br />
arası kuruluşlar, uydu fotoğraflarıyla bu dramatik gelişimi belgelediler. Islah için uluslar arası<br />
dev projeler yapıldı. Bu göl ile çevresini kurtarma çabaları hala devam etmektedir. Ancak<br />
bozulan doğal dengenin yeniden kurulması çok zor olduğundan, çalışmalar sınırlı başarı<br />
sonuçları vermekten öteye gidememiştir. Ekolojik dengenin bozulmasından önce, 60 bin<br />
kişinin geçim kaynağı olan ve bugün çöl haline gelen eski Aral Gölü’nün büyük bir kısmı,<br />
kıyısındaki balıkçı tekneleri ile hayali bir tablo gibi durmaktadır.<br />
Ülkemizdeki birçok sulak alan için de aynı hata işlenerek, yani mevcut sular tarımda sulama<br />
amacıyla kullanılarak, çevreleri çöle çevrilmektedir. Bunun en tipik örnekleri Konya Akgöl,<br />
Suğla Gölü, Kayseri Sultan Sazlığı, Bandırma Kuş Gölü’dür.<br />
108