12.07.2015 Views

9. Sayı; TURAN-SAM KIŞ Sayısı, 2011

9. Sayı; TURAN-SAM KIŞ Sayısı, 2011

9. Sayı; TURAN-SAM KIŞ Sayısı, 2011

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kimliğinin onun Eski Türkçeyi çok iyi bilmesini sağladığı ciddi bir gerçektir. Yıllarını eskiTürk yazıtlarını okumakla, yorumlamakla geçirmiş bu tarihçi, doğal olarak eski Türk dilini deçok iyi bilmektedir. “Göktürkçenin Hususiyetleri”(Atsız, 1997) başlıklı çalışmasında da okuraEski Türkçe hakkında bilgi verme amacı gütmektedir. Yazarın bu alanlardaki akademikdüzeydeki çalışmaları da ilgililerin malumudur.Yine Atsız’ın bu konulardaki geniş bilgi birikimini görebilmek için Edirne mebusuŞerif Bey’e verdiği yanıtlara bakmak gerekir.(Atsız, 1997) “H.Ali beyin kitabı da birçok adyanlışlıklarıyla doludur.”(Atsız, 1997 d) diye başladığı Alaylı Âlimler (Atsız, 1997) başlıklımakalesinde de tüm bu konulardaki geniş bilgisi gözler önüne serilir. Görülen o ki, dil anlayışıele alınan yazar dil bilgisi alanında oldukça donanımlıdır. Kendi uğraş alanları ona bu avantajısağlamıştır. Her ne kadar bir dil bilimci düzeyinde olmasa da, kendi dil bilgisi birikimi, tarihve edebiyat bilgisi birikimi yanında sönük kalsa da, görüşleri çözümlenen yazarın ciddi bir dilbilgisi olduğu gerçeği değişmez. Asıl alanı tarih olan kimseden de daha fazlasını beklemekgerçekçi olmaz. Şunu söylemek yerinde olur ki, Atsız bir tarihçinin sahip olması gerektiği enyüksek düzeyde dil bilgisi olan yazarlardan biridir. Bilindiği üzere, dil alanında kalemoynatmak, büyük bir birikim gerektirir. Bu alanda yazanlara bakıldığında, yazarların dilbilimine hâkim olduğu ölçüde tutarlı oldukları, benimsendikleri anlaşılır.Atsız’ın dile verdiği önem incelenmeye değerdir. Dilin, toplum için önemi konusundanice düşünürler sayısız görüş belirtmiş, nice akademisyenler sayısız makale kaleme almıştır.Yorumlar ne kadar farklı dillendirilmiş olsalar da büyük Türk yazarların dilin önemikonusundaki görüşleri için bir genelleme yapmak mümkün olabilir.ATSIZ diğer dilcilerle karşılaştırıldığında, dile verdiği önem bakımından pek biraykırılık görülmez. Dile verdiği önemi çeşitli yazılarında belli etmiştir. Onun, dil meselesineyaklaşımını özetlemek için şu sözüne bakmak gerekir: “ Mesele basit birkaç imla meselesideğildir. Mesele bir milletin kendine olan inancı veya başkalarının kendinden üstünlüğünükabul meselesidir.”(Atsız, 1997) Dili, toplum yaratır, toplum yaşatır; öyleyse toplum dile neşekil verirse dil o hali alır. Bu yüzden Türkçenin durumu Türk milletine bağlıdır. Yine Atsız,dilin disiplinli bir seyrinin olmasını da toplumun disiplinine, istikrarına; dilin öz olmasını datoplumun öz olmasına bağlamaktadır. “Dili geri olan bir millet başka sahalarda ileriolamaz.”(Atsız, 1997) Toplumun kültür ve medeniyet seviyesinden kesinlikle ayrıdüşünülemeyecek başlıca husus o toplumun dilidir.Dilin önemi konusunda Peyami SAFA’nın “En büyük hatalarımızdan biri dil davasınıdüşünce davasından ayrı ele almakolmuştur.”(http://turkoloji.cu.edu.tr/YENI%20TURK%20DIIJ/akcay safa.pdf ) Görüşü deAtsız'ın görüşü ile paralellik oluşturmaktadır. Bir yanda dilin durumunu aydınların durumunabağlayan Atsız, diğer yanda dil davasının düşünce davası ile birlikte ele alınması gerektiğiniöne süren Safa, aynı noktaya değinmektedirler. Yine, Namık Kemal'in “Lisan, öyle taşkovuğundan yetişen ağaçlar gibi kendi kendine kemal bulmaz.”(http://turkoloji.cu.edu.tr/YENI%20TURK%20DIIJ/akcay safa.pdf ) görüşü, onun da dilitoplumla, düşünceyle bağdaştırdığını gösterir. Namık Kemal dilin oluşumunu, yaşayışını,başından geçenleri, toplumun oluşumuna, yaşayışına, başından geçenlere bağlamaktadır.Banarlı Bir Dil Nasıl Güzelleşir? Başlıklı makalesine şu satırlarla başlar: “Dilleri dil yapanlarbirtakım alaylı hatta âlim dilciler değil milletlerdir; milletlerin dile bir güzellik ve bir güzel sesvermek için yaratılmış kadın erkek ve adsız evlâtlarıdır.”(2009) Bu görüş de yineyukarıdakilerle aynı doğrultuda görünmektedir. Görüldüğü gibi Türk aydınları dile verdikleriönemi oldukça çeşitli şekillerde dile getirmişler, dilin önemini çok sayıda ve oldukça etkiliörneklerle topluma anlatmışlardır.Atsız, dili milletle bağdaştırmakla beraber, dilin millet olmak için tek koşul olmadığıgörüşündedir. Ona göre bir Türk toplumu dilini kaybetse bile, ırk bakımından Türklüğünükaybetmediği sürece Türklükten çıkarılamaz. “Türk oldukları halde anadillerini kaybetmişolan Polonya-Litvanya Türklerini, Türkçe bilmiyorlar diye Türklük kadrosundan çıkaramayız.Bunlar soy bakımından da, duygu bakımından da Türk oldukları için, günün birinde kendiistekleriyle Türk dili kadrosuna gireceklerdir.”(Atsız, 1997) Burada Atsız’ın bir millet için dil19

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!