You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Tanımlanamayan, Çıktısı Ölçülemeyen Eğitimin İlkel<br />
Bir Denetim Yöntemi; “İnsanı İnsanla Kontrol” Çabası<br />
Nihat BÜYÜKBAŞ<br />
AYK Atatürk Araştırma Merkezi Başkan Yardımcısı<br />
Giriş<br />
Kuruluş amaçları ne olursa olsun, hangi çıktıyı<br />
elde etmeye yönelik bir girişim olursa olsun,<br />
sonuçları kestirilemeyen, ölçme araçları belirsiz,<br />
sonuç ve değerlendirme süreçleri olmayan sistemler<br />
hangi hedefe yöneldiklerini bilemezler.<br />
Dolayısıyla günümüz çağdaş yönetim süreçlerinin<br />
ürünün kalite belirleyicisi, çıktının üretim aşamasına<br />
gelmeden önceki görünürlüğüdür. Öte yandan<br />
eğitim, bütün aşamaları ile konusu insan olan sektörlerden<br />
biridir. Okul öncesinden üniversiteye,<br />
örgün eğitimden yetişkin eğitimine, çıktısı başlangıçta<br />
çok net tanımlanabilecek türden olmaması<br />
bu sektörün sonuçlarını ve çıktısını belirsiz hale<br />
getiriyor.<br />
Türklerin Tanzimat ile birlikte batıdan devşirdikleri<br />
insan yetiştirme düzenleri, dönemin erklerinin<br />
kıblelerine göre tutum belirledikleri, dönemin<br />
aktörlerinin ülke yönetimi üzerindeki etkileri<br />
oranında hedef belirledikleri görülmektedir. Yani<br />
Türkler tarihlerinde önemli bir deneyim olan ve İslam<br />
ile birlikte geliştirdikleri medreseleri çağa uygun<br />
öğrenme stratejileri ile geliştirip, çağın okulu<br />
haline getiremediler. Buna karşılık Tanzimat’tan<br />
sonra dönemin gücüne ve etkisine göre Fransa,<br />
Almanya, İngiltere ve ABD merkezli geliştirilen<br />
eğitim uygulamalarının sınama yanılma merkezi<br />
durumuna düştüler.<br />
Türklerin dışa bağımlı bilimsel bilgi transfer<br />
alışkanlığı, kendi toprakları üzerinde kendi değerleri<br />
ile yoğrulmuş, iyi uygulamaları gelenekselleştirme<br />
kültürünü oluşturmadı. Bilgi üretme, bilgiyi<br />
gerçek hayatta kullanma, üretilmiş bilginin insan<br />
hayatını kolaylaştırma aracı olarak kullanma alışkanlığımız<br />
hiçbir zaman gelişmedi. Bu topraklar<br />
üzerinde, uzun yıllar egemenlik kuran Müslüman<br />
Türk Milleti, geleneklerini geliştirerek nesilden nesile<br />
aktarma, yeniden üretme ve sistemli bir eğitim<br />
uygulamasına dönüştüremedi. Eğitim olarak algıladığı,<br />
gelişmiş ülke uygulamalarının taklidinden<br />
öteye geçemedi. Bu gün dahi “en iyi okul” “en iyi<br />
yabancı dil öğreten okuldur” imajı eğitim sistemimizin<br />
dışa bağımlı bir düşünce sisteminin kıskacı<br />
altında olduğunu göstermektedir.<br />
Dışarıdan hazır bilgi transferi alışkanlığı öğrenme<br />
tembelliği oluşturmuş, ezber ve sloganik<br />
bilgi kolaycılığı, geçişler için uygulanan test tipi<br />
sınavlar, sistemi “ezberle, testlerde doğru cevabı<br />
bul, bulamıyorsan bu yöntemi öğrenmek için paralı<br />
okul dışı kurumlara git” gibi bir kısır döngünün<br />
içinde sürüp gitmektedir. Bu kısır döngü, öğrenci<br />
yeteneklerini, okul başarısını, öğrencinin okul yoluyla<br />
edinebileceği tutum, davranış, alışkanlık, öğrenme,<br />
merak etme, bilimsel tutum geliştirme gibi<br />
becerilerini ölçecek çağa uygun ölçme araçları geliştirmemize<br />
de engel oldu. Bir yandan sistemin<br />
kısırlaştırdığı insan kaynaklarımızın yeni bir ölçme<br />
değerlendirme sistemi geliştirememe zorluğu,<br />
öte yandan ezber bilgi, test, tek tip sınav rantının<br />
oluşturduğu mekanizmanın eğitim sistemimizi<br />
gelişmeye, değişmeye ve dönüşmeye kapalı hale<br />
getirmesi sonucunu doğurmuştur.<br />
Okul, öğrenci ve sistem değerlendirmesini çok<br />
daha nesnel, öğretici, sistemi de çağa uygun dönüştürme<br />
gibi imkânları varken, öğretmeni, okulu<br />
ve öğrenciyi kontrol edici, takip, sınırlayıcı, insanı<br />
insanla kontrol gibi ilkel yöntemlerle eğitimi denetleme<br />
anlayışı da artık sürdürülebilir değildir.<br />
Yıl: 11 / Sayı: 33<br />
Nisan / Mayıs / Haziran 2015<br />
EĞİTİM-ÖĞRETİM VE BİLİM ARAŞTIRMA DERGİSİ<br />
111