Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Türkiye’de Maarif Müfettişlerinin Uygulamada<br />
Karşılaştıkları Sorunlar<br />
Mehmet ÖZTÜRK<br />
Ankara Maarif Müfettişleri Başkanı<br />
Bu makalede; alanda yaşadıklarımı dile getirmek,<br />
eğitim camiamıza ve yönetim erkine gözlemlerimi,<br />
yaşadıklarımı arz ederek alandaki eksileri<br />
yani sorunları ve artıları iletmek istiyorum. Aynı<br />
zamanda son yıllardaki gelişmeler bizleri nasıl etkiledi/etkiliyor,<br />
bu hususlar üzerinde duracağım.<br />
41 yıllık meslek hayatımda; 4 ayrı ilde 20 yıl öğretmenlik<br />
ve okul müdürlüğü, 4 ayrı ilde 21 yıl müfettişlik,<br />
ek olarak da iki yıldır Ankara Maarif Müfettişleri<br />
Başkanlığı görevini yürüten birisi olarak işin<br />
mutfağındayım.<br />
Son yıllarda her alanda olduğu gibi Milli Eğitim<br />
Bakanlığımız bünyesinde de çok sayıda yapısal<br />
değişimler oldu ve bu değişim süreci devam ediyor.<br />
Değişimin, halkın oyunu alarak iktidara gelmiş<br />
olan hükümet politikaları doğrultusunda olması<br />
yadırganamaz. Çünkü her hükümet, seçim meydanlarında<br />
politikalarını halka açıklayarak oy ister.<br />
İş başına gelince de bu vaatlerini yerine getirmesi<br />
beklenir. Bu, halkın egemenliğinin ve demokrasinin<br />
gereğidir.<br />
Seçimle işbaşına gelen hükümetlerin vaatlerini<br />
yerine getirmek için birtakım yasal düzenlemeler<br />
yapması hem hakkı hem de görevidir. Aksi takdirde<br />
hükümet olmanın, halktan oy almanın hiçbir<br />
anlamı olmayacak; muktedir olamayan/olmayan<br />
hükümet konumuna düşecektir.<br />
Ancak, millet iradesinin gerçekleşmesi işini üstlenen,<br />
halkın yetki verdiği iktidarların, yapacakları<br />
yasal düzenlemelerde ilgili paydaşların görüşlerini<br />
alarak ortak aklın ortaya çıkmasını sağlaması<br />
gerekir. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip<br />
Erdoğan’ın ısrarla tekrarladığı “ortak akıl” sözünün<br />
ne kadar anlamlı bir söz olduğu burada karşımıza<br />
çıkmaktadır.<br />
Örneğin; yapılması planlanan herhangi bir düzenleme<br />
için diğer ülkelerdeki aynı kurum ve birimlerdeki<br />
yapı ve uygulamaları inceletip buradan<br />
ülkemiz için nasıl bir değişim ve gelişime çıkarabiliriz<br />
diyerek çok sayıda akademisyene ait görüş<br />
ve önerileri sorulmalıdır. Değişiklikten doğrudan<br />
etkilenecek uygulayıcıların tecrübelerinden, yaşantılarından<br />
yararlanılmalıdır. Alanda işin yükünü<br />
çeken en alt kademedeki personelin dahi beklentileri,<br />
görüşleri dikkate alınmalıdır.<br />
Bunlardan sonra planlanan değişiklik projeleri<br />
ortak akılın ürünü olarak yasal zeminlere, oradan<br />
da uygulama alanlarına taşınmalıdır. Ortak akıl<br />
oluşturulmadan yapılan yasal düzenlemeler; “Ben<br />
böyle istiyorum” şeklinde bir emri vaki olur ki, o<br />
zaman da ek düzenlemelerin, değişikliklerin sonu<br />
gelmez.<br />
Gelişmiş ülkelerle aramızdaki farkın bu olduğu<br />
kanaatindeyim. Yapılan değişiklerden sonra asgari<br />
düzeyde bir istikrar sağlayamamamızın nedeninin<br />
de bu olduğunu düşünüyorum. Daha doğrusu eksiğimizin<br />
bu olduğu söylemek daha uygun olacaktır.<br />
Gelişmiş bir ülke ile ilgili çıkarım yapmış olan<br />
bir akademisyenimizin şu bilgisini burada ülke<br />
adını vermeden zikretmek istiyorum. “… Onlarda<br />
kurum içinde bir değişim düşünülüyorsa, astlarla<br />
üst yöneticilerin arasında görüş ayrılığı olmuşsa üst<br />
yönetici; astını ikna etmek için yoğun çaba harcar.<br />
Bizde ise; ‘burayı sen mi yönetiyorsun ben mi? Ben<br />
böyle istiyorum, böyle olacak… Sen kimsin, haddini<br />
bil…’ şeklinde tepki gösterilir.” işte gelişmiş ülkedeki<br />
yönetim ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki<br />
anlayış farkı budur. Ortak aklın olmadığı yerde<br />
doğruyu ve istikrarı bulmak zordur.<br />
Bu makale ile eğitim sistemimizdeki yapılanma<br />
sürecine, eğitim denetimi açısından katkı sunmak,<br />
Yıl: 11 / Sayı: 33<br />
Nisan / Mayıs / Haziran 2015<br />
EĞİTİM-ÖĞRETİM VE BİLİM ARAŞTIRMA DERGİSİ<br />
73