Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
“Denetimin Öze İlişkin Hali, Özdenetim. Eğitim Çalışanları Neden Özdenetimli Olmalı”<br />
kendisini arıtmadıkça başkasını arıtamaz (Cüceloğlu,<br />
Erdoğan, 2013) diyerek, insanın kendisinin<br />
kendisine müdahale etmesi, kendisini denetlemesi<br />
gerektiğini vurgulamaktadır. Çünkü kendini<br />
kontrol edemeyene dışarıdan fayda yoktur (Kapışmak,<br />
2013). Ancak bu, pratikte nasıl olacaktır?<br />
Bu temel bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />
Çünkü herkes dünyayı değiştirmek ister kimse<br />
kendisini değiştirmek istemez (Kızıldağ, 2014).<br />
Burada vicdani zekânın devreye girmesi beklenir.<br />
Vicdani zekâ kişinin iç sesini dinleyebilmesi, iç ve<br />
dış sorumluluklarının farkına varabilmesidir (Tarhan,<br />
2012).<br />
Özgürlük kavramını eğitimde özün gürleşmesi<br />
(Soykan, 2009) olarak ele alırsak özü harekete geçirmek<br />
gerekmektedir. Öz harekete geçerse yine<br />
Soykan’ın (2009) ifade ettiği gibi insan kendi eğitiminde<br />
de söz sahibi olabilir. Böylece eksik olan<br />
yanlarını, güçlü yanlarını, fırsatlarını, kendisine<br />
yönelik tehditleri (Kapusuzoğlu, 2004) bilir. Kısaca<br />
kendisini, özünü tanır ve kendi gelişimi için harekete<br />
geçer. Kendini tanıma yolculuğu bu coğrafyada<br />
yaklaşık sekiz yüzyıl önce dillendirildi, değer<br />
olarak üretildi. Mevlana’nın eserlerinde kendini tanıma<br />
ön plandadır. Özdenetim duygusal zekâ ile<br />
Mevlana arasındaki bağlantılardan birisi özbilinç<br />
dediğimiz kendini tanımadır. Sonrası özyönetim<br />
gelir (Tarhan, 2012). İnsan kendini yeterince tanımazsa<br />
yapacakları sınırlı kalır (Gardner, 2009).<br />
Öğretmenlik mesleği insan odaklı ve insana<br />
hizmet vermesi bakımından ayrıca önem kazanmaktadır.<br />
Tarihe mal olmuş bir çok insanın (Sokrates,<br />
Platon, Büyük İskender, De Gaulle Aristoteles<br />
Lenin, Atatürk….) öğretmenlik mesleğinin önemine<br />
ilişkin oldukça çarpıcı görüşleri bulunmaktadır<br />
(Adams, 1969, akt. Sönmez, 2007). Görüşler<br />
incelendiğinde ortak vurgu; öğretmenlik mesleğinin<br />
insanlığa hizmet, değerinin ölçülemez, kritik<br />
öneme sahip olduğudur. Çünkü öğretmen iyi<br />
davranış avcısıdır (Cüceloğlu, Erdoğan, 2013). Kritik<br />
öneme sahip mesleğin icra edenler tarafından<br />
önemsenmesi gerekmektedir. Ancak burada da<br />
farklı bir sorun ortaya çıkmaktadır: TÜSİAD (1991)<br />
araştırmasında Türkiye’de çalışan insanların % 9,8<br />
i hayatındaki en önemli şeyin işi olduğu gerçeğini<br />
ortaya koyuyor (Baltaş, 2013). Bu gerçek tersten<br />
şöyle okunabilir; Çalışan insanların % 90,2’si yaptıkları<br />
işi öncelemiyor. Umarım eğitim çalışanları<br />
bu araştırma kapsamında değildir. Aksi takdir-<br />
de çaba, gelişme eksik kalacaktır. İnsanlar önem<br />
verdikleri için enerjilerini vermektedirler. Eğitim<br />
çalışanlarının işi insan odaklı, hatayı kaldırmayan,<br />
şimdiyi ve geleceği, insanı, toplumu, insanlığı ilgilendirdiğine<br />
göre ne yapıyoruz? Nasıl yapıyoruz?<br />
Sorularını sormak ve harekete geçmek işidir özdenetim.<br />
Teknik bilginin her iki yılda bir ikiye katlanması<br />
(Baltaş, 2013) her alanda sürekli gelişmeyi gerekli<br />
kılmaktadır. Bu yüzden de öğretmenin kendi yeterliliğini<br />
sürekli denetlemesi gerekmektedir. Özdenetimin<br />
alt boyutları dikkate alındığında bunların;<br />
Otokontrol, vicdan, özgüven, yenilikçi olmak,<br />
güvenilirlik (Yaylacı, 2006) olduğu görülmektedir.<br />
Bunlar aynı zamanda bir eğitimcinin olması<br />
gereken özellikleri arasında kabul edilebilir. Her<br />
eğitimci ağzından çıkanı kulağının duyması gerektiğini<br />
bilecek kontrollü bir yaşam içerisinde olmak<br />
durumundadır. Yine öğretmen; vicdan sahibi,<br />
alan, meslek, genel kültür bilgisiyle donanımlı bir<br />
özgüven içerisinde, ilkeli, tutarlı duruşuyla güvenilir<br />
ve planlı değişimi gerçekleştirecek yenilikçi<br />
olmak durumundadır.<br />
Eğitim çalışanları zihinlerindeki eğitim paradigmasını<br />
içinde bulunulan çağ içerisinde tekrar<br />
gözden geçirebilirler. Artık eğitimin tanımı yeniden<br />
yapılmak zorundadır. Eğitimin tanımı; “insanı<br />
merkeze alarak özünü harekete geçirme<br />
(özgür=özün gürleşmesi); doğuştan getirdiği<br />
gizi güçleri, potansiyeli ortaya çıkarma ve işleme;<br />
alanındaki bilgiyi okur-yazar; kendi yaşamının<br />
öznesi, iyi insan yetiştirme süreci” olarak<br />
kabul edildiğinde, eğitim çalışanlarının mesleki<br />
rollerini yeniden gözden geçirmeleri ve kendilerini<br />
özdenetime tabi tutmaları gerekmektedir. Her<br />
eğitim çalışanı bu tanıma uygun mesleki rollerini<br />
gerçekleştirip gerçekleştirmedikleri konusunda<br />
kendilerini özdenetime tabi tutabilirler. Yukarıdaki<br />
eğitim tanımının şiirsel ifadesi aşağıda verilmiştir:<br />
Hey dünya<br />
Hey ülkem<br />
Ben insanım, özgürüm, tekim, özneyim, özde<br />
birim.<br />
Beni bana bırakın,<br />
Ben olmama yardım edin,<br />
Sizden birisi olacaksam tekliğimin anlamı yok<br />
36 Nisan / Mayıs / Haziran 2015 Yıl: 11 / Sayı: 33<br />
EĞİTİM-ÖĞRETİM VE BİLİM ARAŞTIRMA DERGİSİ