• EKONOMİalınan vergiler oluşturmuştu. Gelir, kâr ve sermayeüzerinden kazanılan gelirden alınan vergiler ise, sadece51 milyar TL’de kalmıştı. Kaldı ki bu vergilerinönemli kısmı da, “bordro mahkûmu” diye anılan ücretliçalışanların cebinden çıkıyordu.Haliyle ekonomi hızlı büyüdüğü, iç talep canlılığınıkoruduğu sürece vergi gelirleri de artacak, yapılanharcamalardan kesilen vergiler maliyeyi ayaktatutacaktı. 2012’de daha önce irdelediğimiz gibiekonomi yavaşlayınca haliyle vergi gelirleri de düştü.Ekonomide büyüme oranı yavaşlayınca, bütçegelirleri de geriler, buna karşın işsizlik, yoksulluk,meslek edindirmeye ilişkin sosyal harcamalar artar.Özel kesimin harcama ve yatırımlarında durgunlukgözlenirken, kamunun bu durumda açık vermesine“kendiliğinden istikrar mekanizması” adı verilirve doğal karşılanır. Hatta bu yıl dünya ekonomisiyavaşlama eğilimine girip, dış talep yavaşlayıncaBrezilya gibi bazı ekonomiler dolaylı vergileri aşağıçekip ekonomiye hız verme çabasına girişti. Bunakarşın Türkiye ekonomisi cari açığı finanse edebilmekiçin tümüyle sıcak para akımlarına bağımlıolduğu için, uluslararası sermayeye güven vermektelaşıyla “mali disiplin” refleksi devreye girdi; hükümetzamlara sarıldı. Hükümet içinden EkonomiBakanı Zafer Çağlayan’ın itirazları da para etmedi,“fren, gaz, balata” nidaları arasında zamlar gündemeoturdu. Akaryakıt ürünlerine, tapu harçlarına,alkollü içkilere, sigara ve doğal gaza zam yapıldı.Motor silindir hacmi 1600 cc’yi geçmeyen araçlarınÖTV oranı da yüzde 37’den 40’a çıkarıldı. İletişimvergilerinin artırılmasının da gündemde bulunduğuifade ediliyor. Hükümet, servetten ve sermaye gelirlerindenvergi almaya niyeti bulunmadığı, eğerböyle bir hamle yapsa bile gelirlerin maliyenin kasasınagirmesi zaman alacağı için yine dar gelirli,sade yurttaşın cebine el attı.Bütçe konusu gündeme gelmişken bazı yapısalsorunların üzerinde durmakta da yarar var. Birincisi,Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bütçedenyapılan aktarımlar en önemli gider kalemi olmayısürdürüyor. SGK’ye bütçeden yapılan aktarımlardaha 2012’nin ilk yarısında 34 milyar liraya ulaştı.Sağlıkta Dönüşüm adı altında sağlığın, özellikleyandaş kesimlere rant aktarılan bir kâr kapısı halinegetirilmesinin yükünü ekonomi artık taşıyamıyor.İkincisi, personel ödemelerinde gözlenen 7.9 milyarlira artış kamu çalışanlarının ve emeklilerin maaşlarınıniyileştirilmesinden değil, memur sayısının 263bin artışından kaynaklanıyor. Bu memurların çoğugüvenlik kadrolarının şişirilmesi kapsamında işealınmış. Üçüncüsü, Çiğdem Toker’in Akşam gazetesindekiyazısında vurguladığı gibi, bütçeden silah,araç, gereç ve mühimmata yapılan harcamalardaoransal olarak korkunç bir artış var.Özetle, bu bozuk maliye rejimiyle, ekonomi yavaşladıkçabütçe hükümetin başını ağrıtmaya, ülkeninen önemli sorunlarından biri olmaya devamedecek.İşsizlik Verileri Gerçeği Yansıtıyor mu?TÜİK’in son verilerine göre Haziran 2012 itibariyleişsizlik yüzde 8.0’e, tarım dışı işsizlik ise yüzde10.2’ye gerilemiş durumda. Haziran 2011’de işsizlikrakamının yüzde 9.2 olduğu hatırlanırsa, işsizliktebir azalma söz konusu. Ne var ki bu rakamlara neölçüde bel bağlayabiliriz? Türkiye Devrimci İşçi SendikalarıKonfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DİSK-AR) tüm bu verileri sorgulayan bir değerlendirmeyayınladı. Araştırmada özetle şu noktalar vurgulanıyor:1) İşsiz sayılmayan umudu kesik işsizlerin sayısıve ev içi emeğin görünmez olması Türkiye’deişsizliği olduğundan düşük gösteriyor.2) AB ülkelerinin işgücüne katılım oranı yüzde68.7. Türkiye’ninki ise özellikle kadınların işgücüdışında kalması nedeniyle yüzde 50.8. Bu da işsizliğidüşük gösteriyor.3) Umudu olmadığı için son üç aydır iş aramakanallarını kullanmayanları dahil ettiğinizde işsizlikoranı yüzde 13.2’ye yükseliyor.4) Gençler arasında işsizlik daha yüksek. Resmiolarak yüzde 15.7 olan genç işsizlik oranı iş aramayanlareklenince yüzde 24.4’e ulaşıyor.5) Kadınların işgücüne katılım oranı yüzde30.6 düzeyinde. Lise ve üzeri eğitime sahip kadınlarerkeklere göre 2.3 kat daha fazla işsizlik gerçeğiyleyüzleşiyor.6) Kayıt dışı istihdam erkeklerde 275 bin azalırken,kadınlar için 676 bin artmış durumda.7) Tarım sektöründe üretim kayda değer birartış göstermezken, istihdam 1 milyon 7 bin kabarmışdurumda.8) Güvencesiz çalışma hızla yaygınlaşıyor.2009 Haziran’ıyla kıyaslanırsa geçici çalışanlarınsayısı yüzde 35 artarak, 2 milyon 162 bine yükseldi.Sonuç olarak, Türkiye’de işsizlik sorunu resmiistatistiklerin yansıttığından daha ağır, özellikle kadınlarve gençleri etkileyen bir biçimde yaşanmaktadır.22BÜLTEN • TEMMUZ-AĞUSTOS 2012
KitapKörleşmeAli İrfan YILMAZSMMMElias CANETTIRoman kahramanlarından hiç birisi birdiğerine şefkat ve yakınlık duymamaktadır.Diğerini tiksinti derecesinde küçümseme,çıkar beklentilerine göre tavır alma ve kendien aşağılık duygularına yer açma çabaları,ana temayı oluşturmaktadır. Yazar insanlığıişgal etmiş bu yönleri kurgulamasıyla,toplumsal gerçekliğin haşince sergilemesiniyapmaktadır. Her karakter diğerlerine körleşmiş,sayrı derecesinde kendi tutkularınınpeşindedir. Naif, romantik duygular, sevecenliklerhissedilmez derecede itelenip gözardı edilmiş; bunların yok olduğu sanısıylainsan derin bir ürperti içine düşüvermektedir.Profesör Kien için kitapların kitap olarakanlamı, horoz için inci misalindedir.Kien’in bütün servetini ve hayatını adadığıkitaplarına bir çocuğun oyuncaklarına baktığıanlamda bakmaktadır.“Düşmanları, savunmasız kitaplara saldırmak için buanı beklemekteler; dikkatli ol, aman dikkat! Başarıyor. Şansıyaver gitti. Şimdi ayakta duruyor. Bu yaratıklar da nerede?İyisi mi hiç sağa sola bakınmamalı; birinin dikkatiniçekebilir. Odanın ta öbür ucuna dönen ürkek ve ölçülü bakışları,bıçak ve yumurtalarla birbirlerine saldıran bir insanlaryığını üzerinde durdu şimdi. Şimdi onların yabanıl çığlıklarınıduyuyor. Kien onları anlayamaz. Anlasaydı, onlarda onuanlarlardı belki.”(s.229).Toplumdan süzüp aldığı en küçük empati duygusundan yoksun,katı kalıplar içindeki kendi gerçeklerinin dünyaya hakimolduğunu sanan kişileri özellikle seçip, bu yapılarının neden olduğuçapraşık yaşamlarını sergilemektedir. Profesör Kien tümkadınlardan nefret etmesine karşın, kitaplarının korumasını vetemizliğini yaptırdığı son derece sıradan, cahil, açgözlü ve bencilbiri olan hizmetçisi Therese ile evlenir. Kadın nesi var nesiyok her şeyini elinden almaya çalışır ve alır da...“O denli cahildi ki, Kien salt onun konuşmasını anımsadığında,içinden kusmak geliyordu. Therese’ye yardım edebilmesiolanaksızdı. İnsan dünyaya aşk için gelmez. Kien de biraşk evliliği yapmamıştı. Kitaplarına iyi bakılmasını istemiş,Therese’yi de bu iş için uygun bulmuştu. (…) Şimdi karısınıeskiden olduğundan daha iyi anlamaya başlamıştı. Ne yazıkki yaşlıydı ve bu kadından bir insan yaratmak için vakit artıkçok geçti.”(s.155, 175).“Kalan parasının ne kadar az olduğunu Therese’ye belgelerlekanıtlarken, Kien’in gösterdiği sevinç, Therese’ninbüyük bir bunalıma düşmesini önledi. (…) Kien, vaktiyle kendisinene kadar miras kalmış olduğunu karısına gösterdi.”(s.178),Para ve mala karşı duyulan tutkulu bir aşkla teslim alınmışötekine düşman bir insanlık üzerinde kurulmuş düzenin faşizmdenbaşka bir şey olmayan; küçük bir aile içinde “bu aşkın”neden olduğu çetrefilli haller, tüm bir dünyanın kopyası olarak,kasvetli bir yaşam sunmaktadır. Okuyucuyu farkında olmadanolayların içine çekip sergilediği olaylarda adeta bir ibret gösterisininiçine dahil etmektedir.İnsanların bu derece aşağılanmasıyla, uygarlığın yıkılışı içiçe olmaktadır. Nitekim yazarın kişileri Nazizme zemin olan birtoplum içindeki seçkilerinden ibarettir. Ahlaki değerlerden biriz bulunmayan sergilemeler, içinde Nazizmi besleyen toplumunen olgunlaşmış halinden alınmadır. Profesör Kien’in çevresindekiherkesi cahil görüp aşağılayan bakışlarına karşın, yazar tarafındankendisine ironik bir yaşam kurgulanarak adeta onun nezdinde,toplumun benzer karakterleri cezalandırılmıştır. NitekimNaziler de bunu görmüş; 1935’te yayımlanan kitap, kısa bir süresonra Nazi yönetimi tarafından yasaklanmıştır.“İçimizi kemiren yıkım, insanın iliğine işlemiş olan acımasızlıktır,tümümüz, bu zehirle can vereceğiz.Bizden sonra geleceklerin vay haline!Onların işi bitik; bizden bir milyon inançşehidi ile ikinci milyonu tamamlamaklakullanacakları işkence aletlerini devralacaklar.Hiçbir yönetim bu kadar azizedayanamaz. (…) Yakınacak yerde yardımetmek mi? Gözyaşları yerine eylem mi? Nasılvarılabilir o noktaya? Kimden sorulacakburaları? İnsan kör geçer yaşam yollarından.Çevremizde korkunç yoksulluğun nekadar azını görüyoruz aslında! Utancındankekeleyen, uyurgezer gibi konuşan, kendiürkünç sözcüklerinin yükü altında adeta yıkılan,bir rastlantı sonucu karşılaştığınız,yüreği yerli yerinde kalmış bir cüce, olanıbiteni anlatmasaydı, işlenen bu günahı, budönüşü olmayan, hayvansı ayıbı, bu yıkımve kokuşmuşluk örneği tiksinç olayı örtenperdeyi nasıl kaldırabilirdiniz?”(s. 254).Belki de tek umut, tüm çıkarcılıklar, zorbalıklar, aşağılıkların,insanlığın kabul edemeyeceği çirkinlikteki nefretle tepinerekçukurlaştırdığı yerde gömülüp gitmesi… Tüm ahlaki değerlerindenarındırıp sergilediği insanlık hallerinden sonra, kitletanımıyla ideal gerçeklik ortaya konulmaktadır.“Adına yaşama kavgası denen kavgayı, karnımızı doyurmakve sevebilmek uğruna olduğu kadar, içimizdeki kitleyiöldürmek uğruna da veririz. Kimi koşullar altında bu kitle,bireyi bencillikten tümüyle uzak, dahası kendi yararlarınaaykırı davranışlara götürebilir. “İnsanlık”, bir kavram olarakbulunmazdan ve sulandırılmazdan çok önce, kitle olarakvardı. Bu kitle vahşi, coşkun, kocaman ve sımsıcak bir hayvangibi hepimizin içinde, anasal etkilerin uzanabildiğindençok, çok daha derinlerde bir anafor gibi kaynar. Kitle yaşınakarşın, dünyanın en genç hayvanı en öz yaratığı, ereğive geleceğidir. Onun üzerine hiçbir bilgimiz yok; hala birerbirey olduğumuz varsayımıyla yaşamaktayız. Kimi zamankitle, gök gürültülerinden örülü bir fırtına, içinde her damlanınyaşadığı ve aynı şeyi istediği coşkun bir okyanus gibisaldırır üzerimize. Bu saldırının hemen ardından parçalanıpgitme alışkanlığını henüz koruduğu için, fırtına geçince yinebiz olarak, zavallı ve bırakılmış şeytancıklar olarak kalırız.(…) Bir gün gelecek, kitle artık parçalanmaz olacak; belkiönce bir ülkede başlayacak bu gelişme, sonra orayı çıkışnoktası yapıp çevresinde ne varsa yutarak ilerleyecek; ta kiartık Ben, Sen, O kavramları değil, ama yalnızca kitle varolacağından,kitlenin varlığına ilişkin tüm kuşkular ortadankalkana dek.”(s. 460-461).Körleşme: Yaşadığımız yüzyılın en önemli romanı sayılmaktadır.Ahmet Cemal tarafından dilimize çevrilmiş, Payel Yayınevitarafından basılmış 518 sayfadan ibarettir.Elias Canetti: 25 Temmuz 1905’de, Yahudi bir ailenin çocuğuolarak Rusçuk’ta doğan Elias Canetti, babasının 1912 yılındavefat etmesiyle ailesiyle Viyana’ya gitmiştir. 1924 yılında CanettiAlmanya’da liseden mezun olur ve kimya eğitimi görmekiçin Viyana’ya döner. Viyana’da geçirdiği yıllarda ise ömür boyuen büyük tutkusu olacak edebiyatla ilgilenmeye başlar. ViyanaÜniversitesinden 1929 yılında kimya lisansını tamamlayarakmezun olur. Daha öğrenciyken yazmaya başlamış ve Viyana’dakiedebiyat çevrelerine girmiştir. Nazilerin Avusturya’yı işgal etmesindenkısa bir süre önce Paris’e, Paris’ten Londra’ya geçti.1970’lere kadar İngiltere’de yaşadı. 1994 yılında hayatının son20 yılını geçirdiği Zürih’te öldü.Körleşme dışında yazarın dilimize çevrilmiş diğer kitapları:Kulaktaki Meşale, Kitle Ve İktidar, Marakeş’te Sesler, ÖbürDava-Kafka’nın Felice’ye Mektupları Üzerine, Gözlerin Oyunu,Sözcüklerin Bilinci, İnsanın Taşrası.• KİTAPBÜLTEN • TEMMUZ-AĞUSTOS 2012 23
- Page 3 and 4: 4Oniki yıldır titiz çalışmalar
- Page 5 and 6: BAŞLARKENDeğerli Meslektaşlarım
- Page 7 and 8: YENİ MESLEKTAŞLARIMIZBELGELERİN
- Page 9 and 10: laştırmaktı. Yani vergi kaygıs
- Page 11 and 12: yerde tehdit eder.” sözünü hat
- Page 13 and 14: İŞ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞ
- Page 15 and 16: İsrail, kuzey sahili açıklarınd
- Page 17 and 18: dışa bağımlılık gerektirmemel
- Page 19 and 20: Türkiye’nin Bono*’su dediler.
- Page 21 and 22: EKONOMİDE TATSIZ SONBAHARProf. Dr.
- Page 23: Peki bu durumda biraz nefes almak n
- Page 27 and 28: FİNANSMAN GİDER KISITLAMASISalim
- Page 33 and 34: devrinde tevkifat uygulaması için
- Page 35 and 36: YAPILAN SON DEĞİŞİKLİKLERÇER
- Page 37 and 38: gulanacak vergi indirimi oranı %90
- Page 39 and 40: tarihinden sonra ise kalan süre ka
- Page 41 and 42: envanter ile bilanço düzenler ve
- Page 43 and 44: fiilen ortada bulunmayanlar, yukar
- Page 45 and 46: veya kooperatifin ise iflas işleml
- Page 47 and 48: leri ve finansal durumu hakkında f
- Page 49 and 50: KISMİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİN
- Page 51 and 52: ÖRNEKLERLE SİGORTALININALACAĞI S
- Page 53 and 54: işçi 30.05.2010 tarihinde iş kaz
- Page 55 and 56: Ortalama günlük kazanç: 714,97/
- Page 57 and 58: yetlerinin sona erdiği tarihten it
- Page 59 and 60: SERBEST MUHASEBECİ 1 VE SERBEST MU
- Page 61 and 62: işletmecilik, muhasebe, finans, ma
- Page 63 and 64: Diğer taraftan aynı maddenin 3 ü
- Page 65 and 66: i bilmeden kullandığı belirlenen
- Page 67 and 68: meslek mensubunun ortalama 50 ila 2
- Page 69 and 70: YENİ TÜRK TİCARET KANUNU'NAGÖRE
- Page 71 and 72: zarar gören kişinin şikâyetine
- Page 73 and 74: ve yasal gündemin belirlenmesinden
- Page 75 and 76:
programlarının Tarım ve Köyişl
- Page 77 and 78:
-IV-6337 SAYILI TÜRK AKREDİTASYON
- Page 79 and 80:
Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumu Ba
- Page 81 and 82:
kümlü bulundukları kuralları, b
- Page 83 and 84:
-XIX-41 SERİ NO’LU MOTORLU TAŞI
- Page 85 and 86:
iradenin şirketin parasının kull
- Page 87 and 88:
YARGI KARARLARIT.C.DANIŞTAYDÖRDÜ
- Page 89 and 90:
adı geçen Şahıs ve müzakereler
- Page 91 and 92:
Diğer taraftan, İşletmenize kay
- Page 93 and 94:
olduğu,- 4/2 nci maddesinde, bir h
- Page 95 and 96:
olmayan gayrimenkullerin kiralanmas
- Page 97 and 98:
irinci fıkrasının (k) bendinde b
- Page 99 and 100:
sı zorunlu defterlerde;-Tasdik iş
- Page 101 and 102:
nizasyon hizmetleri, pazar araştı
- Page 103 and 104:
in, kiralamak veya çeşitli şekil
- Page 105 and 106:
GECİKME ZAMMI ORANLARIDönemi Ayl
- Page 107 and 108:
PERAKENDE SATIŞ FİŞİ, YAZAR KAS
- Page 109 and 110:
İŞSİZLİK ÖDENEĞİ VE SÜRESİ
- Page 111 and 112:
ÖZEL USULSÜZLÜK CEZALARI• Fatu
- Page 113 and 114:
57 103 Yıllık İzin Ücretini Yas
- Page 115 and 116:
5510 - Madde: 102İDARİ PARA CEZAL
- Page 117 and 118:
• Defter Kayıtlarının Geçersi
- Page 119 and 120:
• Ticaret Sicil Memurluklarınca
- Page 121 and 122:
DİĞERARAÇ MUAYENE ÜCRETLERİOto