07.04.2023 Views

Büyük Çatişma

Dinsel özgürlük öğretisi sapkınlık olarak değerlendirildi ve bunu destekleyen kişilerin hakları ellerinden alındı. Uzun bir çatışmadan sonra sadık olanlar, kiliseden ayrılmalarının mutlak bir gereksinim olduğunu görüyorlardı. Kendi canları için ölümcül olacak, çocuklarının ve torunlarının imanlarını da tehlikeye atacak hatalara katlanmaya cesaret edemediler. Ülkeleri kurban ederek yapılacak barışın çok pahalıya mal olacağını anladılar. Eğer gerçekten ödün verilerek bir birlik oluşturulacaksa, varsın farklılık olsun ve hatta savaş çıksın diye düşündüler. ANAHTAR KELİMELER: drama, aksiyon, gerilim, tarih, önyargı, isyan, tarih, siyaset, devrim, reform.

Dinsel özgürlük öğretisi sapkınlık olarak değerlendirildi ve bunu destekleyen kişilerin hakları ellerinden alındı. Uzun bir çatışmadan sonra sadık olanlar, kiliseden ayrılmalarının mutlak bir gereksinim olduğunu görüyorlardı. Kendi canları için ölümcül olacak, çocuklarının ve torunlarının imanlarını da tehlikeye atacak hatalara katlanmaya cesaret edemediler. Ülkeleri kurban ederek yapılacak barışın çok pahalıya mal olacağını anladılar. Eğer gerçekten ödün verilerek bir birlik oluşturulacaksa, varsın farklılık olsun ve hatta savaş çıksın diye düşündüler.

ANAHTAR KELİMELER: drama, aksiyon, gerilim, tarih, önyargı, isyan, tarih, siyaset, devrim, reform.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>Büyük</strong> Çatışma<br />

“Dünyanın sonu geldi!” diye bağırıyorlardı. Analar çocuklarını unutarak çevrelerindeki<br />

haçlı heykellere koştular. Birçoğu korunmak için kilise binalarına girdi. Ama ne yazık ki<br />

sunaklara, heykellere ve rahiplere sarılanlar, onlarla birlikte yıkıma uğradı.<br />

Güneşin ve ayın kararması<br />

Yirmi beş yıl sonra peygamberlikte sözü geçen başka bir belirti - güneşin ve ayın<br />

kararması - daha gerçekleşti. Kurtarıcı Zeytin dağında öğrencileriyle konuşurken, “O<br />

günlerde, o sıkıntıdan sonra, güneş kararacak, ay ışığını vermez olacak” demişti (Markos<br />

13:24). 1260 günlük - ya da yıllık - süre 1798’de son buluyordu. 25 yıl kadar önce, zulüm<br />

hemen hemen tümüyle son bulmuştu. Bu zulmün sonucunda güneşin kararması gerekiyordu.<br />

19 Mayıs 1780 yılında bu peygamberlik yerine geldi.<br />

Massachusetts’deki bir tanık olayı şöyle tanımlıyor: “Gökyüzünü kapkara bir bulut<br />

kapladı. Ufukta küçük bir ışık dışında ortalık tümüyle kararıverdi. Sanki bir yaz gecesi saat<br />

dokuzun karanlığı yaşanıyordu.<br />

İnsanların zihinleri yavaş yavaş korku ve kaygıyla dolmaya başladı. Kadınlar kapılarda<br />

durup dışarıdaki koyu karanlığa baktılar, erkekler iş yerlerinden ayrıldılar. Marangoz<br />

gereçlerini, demirci çekicini, tüccar da kasasını bıraktı. Okullar boşaltıldı, korkan çocuklar<br />

evlerine koştular. Yolcular en yakındaki çiftliklere sığındılar. Her dudaktan ve yürekten “Ne<br />

geliyor?” sorusu yükseliyordu. Sanki ülkede bir kasırga esiyordu. Herkes bir şeylerin<br />

sonunun gelmekte olduğunu hissediyordu.<br />

O karanlık sonbahar günü mumlar ve şömineler yakıldı. Tavuklar kümeslerine girdiler ve<br />

uyudular. <strong>Büyük</strong> baş hayvanlar birbirlerine sokularak uykuya daldılar. Kuşlar akşam<br />

ezgilerini söylüyordu. Yarasalar bile ortaya çıkmıştı. Ama insanlar akşamın gelip<br />

gelmediğini ayırt edemediler...<br />

Birçok yerde kilise toplulukları bir araya geldi. Vaazların konusu Kutsal Yazıların<br />

peygamberlik bölümlerinde söz edilen karanlıkla bağlantılıydı. Saat on birden sonra<br />

karanlık daha da koyulaştı.4<br />

Ülkenin bazı yerlerindeki karanlık o kadar büyüktü ki, insanlar mum yakmadan adım<br />

atamaz hale gelmişlerdi. Karanlıkta yemek yiyemiyor ya da günlük sıradan işlerini<br />

yapamıyorlardı.5<br />

Kana bürünen ay<br />

Gecenin karanlığı da en az gündüzün karanlığı kadar olağandışı ve dehşet vericiydi.<br />

Dolunay olmasına rağmen yapay ışık olmadan hiçbir şey seçilemiyordu. Karanlık o kadar<br />

yoğundu ki, neredeyse ışınların güçlükle geçtiğini görebiliyordunuz. Mısır’daki karanlığa<br />

benziyordu.6 Evrendeki her şeyi siyah örtülerle ört- seydiniz ya da her şeyin varlığına son<br />

verseydiniz, belki ancak bu kadar karanlık olurdu.7 Gece yarısından sonra karanlık ortadan<br />

kalktı. Ay ilk görülebildiği zaman kana bürünmüş gibiydi.<br />

117

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!