07.04.2023 Views

Büyük Çatişma

Dinsel özgürlük öğretisi sapkınlık olarak değerlendirildi ve bunu destekleyen kişilerin hakları ellerinden alındı. Uzun bir çatışmadan sonra sadık olanlar, kiliseden ayrılmalarının mutlak bir gereksinim olduğunu görüyorlardı. Kendi canları için ölümcül olacak, çocuklarının ve torunlarının imanlarını da tehlikeye atacak hatalara katlanmaya cesaret edemediler. Ülkeleri kurban ederek yapılacak barışın çok pahalıya mal olacağını anladılar. Eğer gerçekten ödün verilerek bir birlik oluşturulacaksa, varsın farklılık olsun ve hatta savaş çıksın diye düşündüler. ANAHTAR KELİMELER: drama, aksiyon, gerilim, tarih, önyargı, isyan, tarih, siyaset, devrim, reform.

Dinsel özgürlük öğretisi sapkınlık olarak değerlendirildi ve bunu destekleyen kişilerin hakları ellerinden alındı. Uzun bir çatışmadan sonra sadık olanlar, kiliseden ayrılmalarının mutlak bir gereksinim olduğunu görüyorlardı. Kendi canları için ölümcül olacak, çocuklarının ve torunlarının imanlarını da tehlikeye atacak hatalara katlanmaya cesaret edemediler. Ülkeleri kurban ederek yapılacak barışın çok pahalıya mal olacağını anladılar. Eğer gerçekten ödün verilerek bir birlik oluşturulacaksa, varsın farklılık olsun ve hatta savaş çıksın diye düşündüler.

ANAHTAR KELİMELER: drama, aksiyon, gerilim, tarih, önyargı, isyan, tarih, siyaset, devrim, reform.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>Büyük</strong> Çatışma<br />

Pazar gününü tutmak için Kutsal Kitap’a ait bir yetkinin hala bulunamamış olması<br />

utandırıcıydı. İnsanlar, “Yedinci Gün Rab’be Kutsaldır” sözlerini bir kenara bırakmadan<br />

önce öğretmenlerinin doğru olup olmadığını sorguluyorlardı. Kutsal Kitap’ın bu konudaki<br />

tanıklığı belli olduğundan, farklı destek yollarına başvuruldu.<br />

Pazar gününün hararetli savunucularından biri, on ikinci yüzyılın sonunda İngiltere’deki<br />

kiliseleri ziyaret etti; ancak gerçeğin sadık tanıklarına karşı boşuna direndikten sonra bir<br />

süre için oradan ayrıldı. Geri döndüğü zaman, Tanrı’nın kendisinden geldiğini iddia ettiği<br />

bir ferman taşıyordu. Bu sözde ferman, Pazar’ın tutulmasını buyuruyor, söz dinlemeyenler<br />

için dehşetli tehditler savuruyordu. O belgenin gökten düştüğü, Kudüs’te, Golgota’daki Aziz<br />

Simeon sunağında bulunduğu açıklandı. Ama aslında kaynağı Roma’daki papalık sarayıydı.<br />

Papalık hiyerarşisi, her çağda sahte-karlığı ve düzenbazlığı yasal gördü (Ek’e bkz.).<br />

Ne var ki, Pazar’ın kutsallığını kabul ettirmeye yönelik tüm bu çabalara rağmen papalık<br />

yanlıları arasında bile Sept’in yetkisini kabul edenler vardı. On altıncı yüzyılda papalık<br />

meclisi şöyle duyurdu: “Tüm imanlılar yedinci günün Tanrı tarafından kutsandığını,<br />

insanlarca böylece kabul edildiğini ve gözetildiğini bilsinler. Bu yalnızca Yahudiler<br />

tarafından değil, Tanrı’ya tapınan herkes tarafından bilinsin. Ancak biz Hıristiyanlar, Sept’i<br />

Rab’bin gününe dönüştürdük”4 Tanrısal yasayla oynayanlar, yaptığı işlerin niteliğinin<br />

farkındaydılar.<br />

Sert cezalar<br />

Roma’nın bu konuda izlediği yol, Valdenslerin uzun ve kanlı zulümlerinde çarpıcı bir<br />

şekilde görülmektedir (Ek’e bkz.). Etiyopya kiliselerinin tarihi özellikle önemlidir. Karanlık<br />

Çağların kasveti içinde Batı Afrikalı Hıristiyanlar, dünya tarafından unutulmuş ve<br />

imanlarını yüzyıllar boyunca özgürce yaşamışlardır. Sonunda Roma onların varlığını<br />

öğrenmiş, Etiyopya imparatoru, papalığı Mesih’in temsilcisi olarak kabul etmeye<br />

zorlanmıştır. Sept’in tutulmasını ağır cezalarla yasaklayan bir hüküm çıkarılmıştır.5 Papalık<br />

baskısı kısa sürede o denli ağır bir yük haline gelmiştir ki, EtiyopyalIlar onu kırmaya karar<br />

vermiştir. Roma yanlılarını sınırlarından atmış, yeniden eski imanlarına kavuşmuşlardır.<br />

Afrika’nın kiliseleri, Tanrı’nın buyruğuna uyarak yedinci gü-nü tutarlarken, kilisenin<br />

geleneğine de uyarak Pazar günü çalışmıyorlardı. Roma, Tanrı’nın Septini çiğneyerek<br />

kendisininkini yüceltti. Ancak binlerce yıl boyunca gizli kalan Afrika kiliseleri, bu<br />

sapkınlığa katılmadılar. Roma’nın yetkisi altına getirildiklerinde, gerçeği bırakmaları ve<br />

sahte septi tutmaları istendi. Özgürlüklerine kavuşur kavuşmaz, dördüncü buyruğa uymaya<br />

başladılar (Ek’e bkz.).<br />

Bu kayıtlar, Roma’nın gerçek Septe ve onu tutanlara karşı düşmanlığını açıkça gözler<br />

önüne sermektedir. Tanrı’nın Sözü, bu sahnelerin, Pazarı yüceltmek için birleşen Katolikler<br />

ve Protestanlar tarafından tekrarlanacağını söylemektedir.<br />

Kuzu gibi boynuzları olan canavar<br />

223

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!