07.04.2023 Views

Büyük Çatişma

Dinsel özgürlük öğretisi sapkınlık olarak değerlendirildi ve bunu destekleyen kişilerin hakları ellerinden alındı. Uzun bir çatışmadan sonra sadık olanlar, kiliseden ayrılmalarının mutlak bir gereksinim olduğunu görüyorlardı. Kendi canları için ölümcül olacak, çocuklarının ve torunlarının imanlarını da tehlikeye atacak hatalara katlanmaya cesaret edemediler. Ülkeleri kurban ederek yapılacak barışın çok pahalıya mal olacağını anladılar. Eğer gerçekten ödün verilerek bir birlik oluşturulacaksa, varsın farklılık olsun ve hatta savaş çıksın diye düşündüler. ANAHTAR KELİMELER: drama, aksiyon, gerilim, tarih, önyargı, isyan, tarih, siyaset, devrim, reform.

Dinsel özgürlük öğretisi sapkınlık olarak değerlendirildi ve bunu destekleyen kişilerin hakları ellerinden alındı. Uzun bir çatışmadan sonra sadık olanlar, kiliseden ayrılmalarının mutlak bir gereksinim olduğunu görüyorlardı. Kendi canları için ölümcül olacak, çocuklarının ve torunlarının imanlarını da tehlikeye atacak hatalara katlanmaya cesaret edemediler. Ülkeleri kurban ederek yapılacak barışın çok pahalıya mal olacağını anladılar. Eğer gerçekten ödün verilerek bir birlik oluşturulacaksa, varsın farklılık olsun ve hatta savaş çıksın diye düşündüler.

ANAHTAR KELİMELER: drama, aksiyon, gerilim, tarih, önyargı, isyan, tarih, siyaset, devrim, reform.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>Büyük</strong> Çatışma<br />

“Ortaya çıkacak önder birçoklarıyla bir haftalık sağlam bir antlaşma yapacak” -<br />

Yahudilere tanınan son yedi yıllık süre. Bu süre boyunca, İ.S.27 yılından İ.S.34 yılına kadar,<br />

Mesih ve öğrencileri müjdeyi özellikle Yahudilere sundular. Kurtarıcı şöyle buyruk<br />

vermişti: “Diğer uluslara ait yerlere gitmeyin. Samiriyelilere ait kentlerin de hiçbirine<br />

uğramayın. Bunun yerine, İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına gidin” (Matta 10:5,6). “Bir<br />

haftalık zamanın yarısı geçince, kurbanla sunuyu kaldıracak.” İ.S. 31 yılında, vaftiz<br />

olduktan üç buçuk yıl sonra Rabbimiz çarmıha gerildi. Çarmıh üzerinde sunulan yüce<br />

kurban nedeniyle törensel sistemin tüm kurbanları ve sunuları son buldu.<br />

Yahudilere ayrılan 490 yıllık dönem, İ.S.34 yılında sona erdi. O zaman, Yahudilerin<br />

Yüksek Kurulunun eylemi ile ulus, İstefan’ı şehit ederek ve Mesih’in izleyicilerine<br />

zulmederek müjdeyi resmen reddetmiş oldu. Böylece kurtuluş bildirisi yeryüzüne<br />

duyuruldu. Zulümle karşılaşan öğrenciler Kudüs’ten kaçtılar ve ‘gittikleri her yerde<br />

Tanrı’nın sözünü müjdelediler’ (Elçilerin İşleri 8:4).<br />

O zamana kadar peygamberliklerin tüm ayrıntıları şaşırtıcı şekilde yerine gelmişti.<br />

Yetmiş haftanın başlangıcı İ.Ö. 457 yılına, sonu da İ.S. 34 yılına dayanıyordu. Yetmiş<br />

haftayı (490 gün) 2300 günden çıkartırsanız, geriye 1810 gün kalacaktır. 490 günden sonra<br />

1810 günün geçmesi gereklidir. Yani dönem, 1844 yılında son bulacaktır. Bu tarihte -<br />

hemen herkes tarafından Mesih’in ikinci gelişi olarak kabul edilen - tapınağın kutsanması<br />

olayı gerçekleşecektir. (Bkz. 192. sayfadaki çizelge).<br />

Şaşırtıcı sonuç<br />

Miller en başta böyle bir sonuca varacağını hiç ummuyordu. Araştırmasının sonuçlarına<br />

zorlukla güvenebiliyordu. Ama Kutsal Yazılardaki kanıtlar bir kenara konulamayacak kadar<br />

kesindi.<br />

1818 yılında, Mesih’in, halkını yirmi beş yıl içinde alacağı sonucuna vardı. Bunun<br />

üzerine şöyle dedi: “Bu beklentinin yüreğimi nasıl doldurduğunu anlatmaya olanak yok.<br />

Kurtulanların sevincine katılmak için o denli büyük bir özlem duyuyorum ki... Gerçek ne<br />

parlak ve görkemli bir şekilde göründü!...”<br />

“Yeryüzüne karşı görevimi düşünürken sorunun yanıtını bul-dum.” Miller tanrısızlardan<br />

baskı geleceğini biliyordu, ama tüm imanlıların, Kurtarıcının ümidiyle sevineceklerini<br />

sanmıştı. Görkemli kurtuluş gününün çok yakın olduğunu bildirmeye çekiniyordu, çünkü<br />

yanılıyor olabilir ve başkalarını yanlış yönlendirebilirdi. Bu yüzden zihnindeki tüm<br />

zorlukları gözden geçirip dikkatlice değerlendirdi. Bu şekilde beş yıl çalıştı; vardığı görüşün<br />

doğruluğuna artık ikna olmuştu.<br />

“Gidip dünyaya anlat”<br />

Miller şöyle diyor: “İşlerime bakarken, kulaklarımda sürekli ‘Gidip dünyaya anlat’ diye<br />

bir ses çınlıyordu. Aklıma sürekli şu ayetler geliyordu: ‘Kötü adama ben: Ey kötü adam,<br />

128

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!