07.04.2023 Views

Büyük Çatişma

Dinsel özgürlük öğretisi sapkınlık olarak değerlendirildi ve bunu destekleyen kişilerin hakları ellerinden alındı. Uzun bir çatışmadan sonra sadık olanlar, kiliseden ayrılmalarının mutlak bir gereksinim olduğunu görüyorlardı. Kendi canları için ölümcül olacak, çocuklarının ve torunlarının imanlarını da tehlikeye atacak hatalara katlanmaya cesaret edemediler. Ülkeleri kurban ederek yapılacak barışın çok pahalıya mal olacağını anladılar. Eğer gerçekten ödün verilerek bir birlik oluşturulacaksa, varsın farklılık olsun ve hatta savaş çıksın diye düşündüler. ANAHTAR KELİMELER: drama, aksiyon, gerilim, tarih, önyargı, isyan, tarih, siyaset, devrim, reform.

Dinsel özgürlük öğretisi sapkınlık olarak değerlendirildi ve bunu destekleyen kişilerin hakları ellerinden alındı. Uzun bir çatışmadan sonra sadık olanlar, kiliseden ayrılmalarının mutlak bir gereksinim olduğunu görüyorlardı. Kendi canları için ölümcül olacak, çocuklarının ve torunlarının imanlarını da tehlikeye atacak hatalara katlanmaya cesaret edemediler. Ülkeleri kurban ederek yapılacak barışın çok pahalıya mal olacağını anladılar. Eğer gerçekten ödün verilerek bir birlik oluşturulacaksa, varsın farklılık olsun ve hatta savaş çıksın diye düşündüler.

ANAHTAR KELİMELER: drama, aksiyon, gerilim, tarih, önyargı, isyan, tarih, siyaset, devrim, reform.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>Büyük</strong> Çatışma<br />

gerilmiş ve ölümden dirilmiş olan Kurtarıcıya bağlıydı. Kişinin tıpkı bedene bağlı üye ya da<br />

gövdeye bağlı çubuk gibi Mesih’e sımsıkı bağlı olması gerekiyordu.<br />

Oysa papaların ve rahiplerin öğretişleri sonucunda insanlar, Tanrı’ya ve Mesih’e<br />

korkuyla bakar olmuşlar, papazların ve azizlerin aracılığına muhtaç hale gelmişlerdi.<br />

Zihinleri aydınlanmış olanlar, Şeytan’m tepeleme yığdığı engelleri ortadan kaldırmaya can<br />

atıyorlar, insanların böylece doğrudan doğruya Tanrı’ya yaklaşması, günahlarını itiraf<br />

ederek bağışlanması ve esenliğe kavuşması için çaba gösteriyorlardı.<br />

Şeytan’ın egemenliğini işgal etmek<br />

Bu hizmetkarların bir kısmı, Kutsal Yazıları titizlikle kopyalamaya devam ettiler.<br />

Gerçeğin ışığı karanlığın hüküm sürdüğü birçok zihni aydınlattı. Doğruluğun güneşi,<br />

iyileştiren ışınlarla yüreklere dokunuyordu. Dinleyen kişiler bazı ayetlerin tekrar tekrar<br />

okunmasını istiyor, doğru işittiklerinden emin olmayı arzuluyordu.<br />

Birçokları günahkarlar uğruna insanların aracılık etmesinin ne denli boş olduğunu<br />

gördüler. Sevinçle haykırmaya başladılar; “Benim kahinim Mesih’tir; O’nun kanı<br />

kurbanımdır; O’nun sunağı günahlarımın itirafıdır.” Üzerlerine yansıyan ışık o kadar<br />

yoğundu ki sanki gökyüzüne taşındıklarını hissettiler. Her türlü ölüm korkusu yenik düştü.<br />

Kurtarıcılarını onurlandırmak için hapse atılmaya bile razıydılar.<br />

Tanrı’nın Sözü gizli yerlerde açıldı ve bazen ışığa ihtiyacı olan tek bir kişiye, bazen de<br />

bir topluluğun tümüne okundu. Bazen bütün bir gecenin bu şekilde geçirildiği oluyordu. Sık<br />

sık şu sözler işitilirdi: “Tanrı benim sunumu kabul eder mi? Bana gülecek mi? Beni<br />

bağışlayacak mı?” Cevap okunurdu: “Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin,<br />

ben size huzur veririm.” (Matta 11:28).<br />

Bu mutlu insanlar evlerine ışık saçtılar ve kendi deneyimlerini başkalarıyla paylaştılar.<br />

Gerçek ve diri yolu bulmuşlardı! Kutsal Yazı, gerçeği özleyenlerin yüreklerine<br />

konuşmuştu.<br />

Gerçeğin habercisi kendi yoluna devam edip gitti. Onu dinleyenler birçok kez nereden<br />

gelip nereye gittiğini bilemediler. Öylesine mutlulukla dolmuşlardı ki onu sorgulamayı<br />

düşünmediler. Gökten gelen bir melek olabilir mi diye düşündüler.<br />

Gerçeğin habercisi artık ya uzak diyarlarda geziyor, ya da hapiste ömür tüketiyordu.<br />

Belki de gerçeğin uğruna tanıklık ettiği yerde kemikleri beyazlıyordu. Ama geride bıraktığı<br />

sözler işlemeye devam ediyordu.<br />

Papalık önderleri bu alçakgönüllü öncülerin getirdiği tehlikeyi gördüler. Gerçeğin ışığı,<br />

insanları bastıran kara yanılgı bulutlarını delip geçmeye başlamıştı. Bu gidişle zihinler<br />

yalnızca Tanrı’ya yönelecek, Roma’nın üstünlüğü diye bir şey kalmayacaktı. İlk kilisenin<br />

imanına bağlı olan bu insanlar Roma’nın yanılgısına, nefrete ve zulme karşı sürekli bir<br />

tanıklıktı. Kutsal Yazılara bağlılıkları Roma’nın hoş göremeyeceği bir şeydi.<br />

27

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!