07.04.2023 Views

Büyük Çatişma

Dinsel özgürlük öğretisi sapkınlık olarak değerlendirildi ve bunu destekleyen kişilerin hakları ellerinden alındı. Uzun bir çatışmadan sonra sadık olanlar, kiliseden ayrılmalarının mutlak bir gereksinim olduğunu görüyorlardı. Kendi canları için ölümcül olacak, çocuklarının ve torunlarının imanlarını da tehlikeye atacak hatalara katlanmaya cesaret edemediler. Ülkeleri kurban ederek yapılacak barışın çok pahalıya mal olacağını anladılar. Eğer gerçekten ödün verilerek bir birlik oluşturulacaksa, varsın farklılık olsun ve hatta savaş çıksın diye düşündüler. ANAHTAR KELİMELER: drama, aksiyon, gerilim, tarih, önyargı, isyan, tarih, siyaset, devrim, reform.

Dinsel özgürlük öğretisi sapkınlık olarak değerlendirildi ve bunu destekleyen kişilerin hakları ellerinden alındı. Uzun bir çatışmadan sonra sadık olanlar, kiliseden ayrılmalarının mutlak bir gereksinim olduğunu görüyorlardı. Kendi canları için ölümcül olacak, çocuklarının ve torunlarının imanlarını da tehlikeye atacak hatalara katlanmaya cesaret edemediler. Ülkeleri kurban ederek yapılacak barışın çok pahalıya mal olacağını anladılar. Eğer gerçekten ödün verilerek bir birlik oluşturulacaksa, varsın farklılık olsun ve hatta savaş çıksın diye düşündüler.

ANAHTAR KELİMELER: drama, aksiyon, gerilim, tarih, önyargı, isyan, tarih, siyaset, devrim, reform.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>Büyük</strong> Çatışma<br />

değillerdi. Yalnızca Kutsal Kitap’ın açık iddialarını reddetmekle kalmadılar, Rab’be<br />

yönelenlerle de alay ettiler. Şeytan Mesih’in yüzüne, halkının O’nu pek az sevdiğini ve<br />

dönmesini istemediğini vurdu.<br />

Advent inancını reddeden birçok kişi, Mesih’in şu sözlerini dayanak olarak gösteriyordu:<br />

“O günü ve saati, ne gökteki melekler, ne de Oğul bilir; Baba’dan başka kimse bilemez”<br />

(Matta 24:36). Rab’bi bekleyenler tarafından bu metnin net bir açıklaması yapıldı ve karşı<br />

tarafın metni nasıl yanlış kullandığı da açıkça gösterildi.<br />

Rab’bin bir sözünün başka bir sözüyle çelişmemesi gereklidir. Kimse O’nun geleceği<br />

günü ve saati bilmese de, bunun yakın olduğunu bilmekle yükümlüdür. Rab’bin gelişinin ne<br />

zaman yaklaştığını bilmemek, Nuh’un zamanında tufanın gelişinin yaklaştığını bilmemek<br />

kadar ciddi sonuçlar doğuracaktır. Mesih şöyle diyor: “Bu nedenle neler aldığını, neler<br />

işittiğini hatırla. Bunları yerine getir, tövbe et! Eğer uyanmazsan, ben hırsız gibi geleceğim.<br />

Sana hangi saatte geleceğimi hiç bilmeyeceksin” (Esinleme 3:3).<br />

Pavlus Kurtarıcı’nın uyarısına kulak verenlere sesleniyor: “Çünkü siz de çok iyi bilirsiniz<br />

ki, Rab’bin günü, gece hırsız nasıl gelirse öyle gelecektir. Siz hepiniz ışığın oğulları,<br />

gündüzün oğullarısınız. Geceye ya da karanlığa ait değiliz” (1.Selanikliler 5:2-5).<br />

Ne var ki gerçeği reddetmek için mazeret arayanlar, kulaklarını bu açıklamaya tıkadılar.<br />

Alaycılar ve hatta Mesih’in hizmetkarı olduğunu söyleyenler, “Kimse o günü ya da saati<br />

bilemez” deyip durdular. İnsanlar kurtuluş yolunu ararken, din adamları onlarla gerçeğin<br />

arasına Tanrı Sözünün yanlış yorumlarıyla girdiler.<br />

Kiliselerdeki en adanmış insanlar genellikle bildiriyi ilk kabullenenlerdi. İnsanların din<br />

adamlarınca kontrol edilmediği, kendi kendilerine Tanrı’nın Sözünü inceleyebildiği yerlerde<br />

advent öğretisi Kutsal Yazıyla sınanarak kabul gördü.<br />

Birçok kişi kocaları, karıları, ana babaları ya da çocukları tarafından yanlış<br />

yönlendirilerek, Adventist’lerin ‘sapkın’ öğretilerini dinlemenin günah olduğuna ikna<br />

edildiler. Melekler bu kişileri sadık bir şekilde gözetmeye devam ettiler, çünkü üzerlerine<br />

Tanrı’nın tahtından başka bir ışık daha yansıyacaktı.<br />

Bildiriyi kabul etmiş olanlar Kurtarıcılarının gelişini beklediler. Kurtarıcının ortaya<br />

çıkacağı zaman yakındı. O saati sakin bir ciddiyetle beklemeye başladılar. Bunu yaşayanlar<br />

değerli bekleme saatlerini unutamazlar. O zaman gelmeden birkaç hafta önce dünyasal işler<br />

bir kenara bırakılmaya başladı. İçten imanlılar, gözlerini dünyasal sahnelere kapatarak<br />

yüreklerini dikkatlice araştırdı. ‘Göğe alınma kaftanları’ yapılmadı (Ek’e bkz.), ama herkes<br />

Kurtarıcıyla karşılaşmak için içsel bir hazırlık olması gerektiğini biliyordu. Beyaz kaftanlar<br />

içsel paklığı, Mesih’in kanıyla yıkanmış karakterleri simgeliyordu. Keşke Tanrı halkı hala<br />

aynı şekilde yüreklerini araştırsa ve hala aynı içten imana sahip olsa!<br />

143

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!