07.04.2023 Views

Büyük Çatişma

Dinsel özgürlük öğretisi sapkınlık olarak değerlendirildi ve bunu destekleyen kişilerin hakları ellerinden alındı. Uzun bir çatışmadan sonra sadık olanlar, kiliseden ayrılmalarının mutlak bir gereksinim olduğunu görüyorlardı. Kendi canları için ölümcül olacak, çocuklarının ve torunlarının imanlarını da tehlikeye atacak hatalara katlanmaya cesaret edemediler. Ülkeleri kurban ederek yapılacak barışın çok pahalıya mal olacağını anladılar. Eğer gerçekten ödün verilerek bir birlik oluşturulacaksa, varsın farklılık olsun ve hatta savaş çıksın diye düşündüler. ANAHTAR KELİMELER: drama, aksiyon, gerilim, tarih, önyargı, isyan, tarih, siyaset, devrim, reform.

Dinsel özgürlük öğretisi sapkınlık olarak değerlendirildi ve bunu destekleyen kişilerin hakları ellerinden alındı. Uzun bir çatışmadan sonra sadık olanlar, kiliseden ayrılmalarının mutlak bir gereksinim olduğunu görüyorlardı. Kendi canları için ölümcül olacak, çocuklarının ve torunlarının imanlarını da tehlikeye atacak hatalara katlanmaya cesaret edemediler. Ülkeleri kurban ederek yapılacak barışın çok pahalıya mal olacağını anladılar. Eğer gerçekten ödün verilerek bir birlik oluşturulacaksa, varsın farklılık olsun ve hatta savaş çıksın diye düşündüler.

ANAHTAR KELİMELER: drama, aksiyon, gerilim, tarih, önyargı, isyan, tarih, siyaset, devrim, reform.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>Büyük</strong> Çatışma<br />

mutlaka öleceksin, deyince, sen kötü adama, yolundan sakınsın diye söylemezsen, o kötü<br />

adam suçu yüzünden ölür, fakat kanını senin elinden ararım. Ama yolundan dönsün diye<br />

kötü adamı ondan sakındırırsan, ve yolundan dönmezse, o adam kendi suçundan ölür. Ama<br />

sen kendi canını özgür kılmış olursun.’”5 Miller dokuz yıl boyunca bekledi, yüreğinde hala<br />

yük vardı. 1831 yılında inancını halka ilk kez açıklamaya karar verdi.<br />

O zaman elli yaşındaydı ve insanların içinde konuşmaya alışık değildi. Ne var ki<br />

emekleri karşılık buldu. İlk konuşmasının ardından dinsel bir uyanış geldi. İki kişi dışında<br />

on üç aile iman etti. Başka yerlerde konuşması istendi ve konuştuğu her yerde günahkarlar<br />

Rab’be döndüler. İmanlılar Rab’be daha da sıkı adandılar. Deistler ve tanrıtanımazlar,<br />

Kutsal Kitap’ın gerçeklerine bağlan-dılar. Miller’ın vaazları, halkın düşüncelerini uyandırdı;<br />

gelişen dünyasallığa ve çağın cinsel düşkünlüğüne engel oldu.<br />

Birçok yerde hemen hemen tüm mezheplerden gelen Protestan kiliseleri Miller’a<br />

kapılarını açtılar; kilise görevlilerinden davet aldı. Davet edilmediği yerde çalışmamak gibi<br />

bir kuralı vardı, ama sonunda gelen ricaların yarısını bile değerlendiremeyecek hale geldi.<br />

Birçokları Mesih’in gelişinin ne denli kesin ve yakın, kendilerinin ise buna ne denli<br />

hazırlıksız olduğuna ikna oldular. Bazı büyük kentlerde likör satıcıları dükkanlarını toplantı<br />

salonu haline getirdiler, kumarhaneler dağıtıldı, tanrıtanımazlar ve hatta en katı imansızlar<br />

değişti. Çeşitli mezhepler günün hemen her saati dua toplantıları düzenlemeye başladı. İş<br />

adamları öğle saatlerinde bir araya gelerek kendilerini duaya ve övgüye verdiler. Bununla<br />

birlikte çok büyük bir heyecan olmadı. Tıpkı ilk reformcular gibi Miller da salt duyguları<br />

körüklemek yerine anlayışı ikna etme ve vicdanı uyandırma amacını güdüyordu.<br />

Miller 1833 yılında Baptist Kilisesinden vaaz etme izni aldı. Miller’ın mezhebine bağlı<br />

olan çok sayıda hizmetli oııuıı işini onaylıyordu; Miller bu kişilerin önceki desteğiyle emek<br />

vermeyi sürdürdü. Hiç durmadan yolculuk yaparak vaaz etti. Ne var ki davet edildiği yerlere<br />

giderken yolculuk ücretini kendisi ödüyordu. Bu da oııuıı için büyük bir külfet oluyordu.<br />

“Yıldızlar düşecek”<br />

1833 yılında Kurtarıcı’nın ikinci gelişinin belirtilerinden sonuncusu da göründü;<br />

“Yıldızlar gökten düşecek.” Yuhanna Esinleme kitapçığında şöyle ilan etmişti: “İncir ağacı,<br />

güçlü bir yel tarafından sarsıldığında nasıl ham incirlerini yere dökerse, gökteki yıldızlar da<br />

öylece yeryüzüne düştü” (Matta 24:29; Esinleme 6:13). Bu peygamberlik, 1833 yılının 13<br />

Kasım günü çarpıcı bir meteor yağmuruyla gerçekleşti. Tarih boyunca kaydedilen en büyük<br />

ve en harika yıldız kayması olayı buydu. “Meteorlar eşsiz bir yoğunlukla yeryüzüne düştü.<br />

Doğuya, batıya, kuzeye ve güneye sanki sağanak yağmur yağıyordu. Bütün gökyüzü hareket<br />

halinde görünüyordu. Saat ikiden sabaha kadar gökyüzü sakin ve bulutsuzdu. Çarpıcı<br />

parlaklığa sahip ışıklar oynayıp durdular.”<br />

“Yıldızlı gökyüzünün ışıkları sanki tek bir bölgede toplan-mışlardı, oradan ufkun her<br />

yanına dağılıyorlardı. Ama sayıları hiç tükenmek bilmiyordu. Binlercesi hızla akıp<br />

129

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!