07.04.2023 Views

Büyük Çatişma

Dinsel özgürlük öğretisi sapkınlık olarak değerlendirildi ve bunu destekleyen kişilerin hakları ellerinden alındı. Uzun bir çatışmadan sonra sadık olanlar, kiliseden ayrılmalarının mutlak bir gereksinim olduğunu görüyorlardı. Kendi canları için ölümcül olacak, çocuklarının ve torunlarının imanlarını da tehlikeye atacak hatalara katlanmaya cesaret edemediler. Ülkeleri kurban ederek yapılacak barışın çok pahalıya mal olacağını anladılar. Eğer gerçekten ödün verilerek bir birlik oluşturulacaksa, varsın farklılık olsun ve hatta savaş çıksın diye düşündüler. ANAHTAR KELİMELER: drama, aksiyon, gerilim, tarih, önyargı, isyan, tarih, siyaset, devrim, reform.

Dinsel özgürlük öğretisi sapkınlık olarak değerlendirildi ve bunu destekleyen kişilerin hakları ellerinden alındı. Uzun bir çatışmadan sonra sadık olanlar, kiliseden ayrılmalarının mutlak bir gereksinim olduğunu görüyorlardı. Kendi canları için ölümcül olacak, çocuklarının ve torunlarının imanlarını da tehlikeye atacak hatalara katlanmaya cesaret edemediler. Ülkeleri kurban ederek yapılacak barışın çok pahalıya mal olacağını anladılar. Eğer gerçekten ödün verilerek bir birlik oluşturulacaksa, varsın farklılık olsun ve hatta savaş çıksın diye düşündüler.

ANAHTAR KELİMELER: drama, aksiyon, gerilim, tarih, önyargı, isyan, tarih, siyaset, devrim, reform.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>Büyük</strong> Çatışma<br />

Dinsel basın Miller’dan alay ederek ve suçlayarak söz ettiler. Din öğretmenlerinden<br />

cesaret alan tanrıtanımazlar, Miller’ı ve onun yaptıklarını kötülemeye başladılar. Yargının<br />

yakın olduğunu yeryüzüne bildirmek amacıyla konforlu evini terk eden ve kendi cebinden<br />

harcayarak yolculuklar yapan yaşlı adam, ‘fanatik’ diye reddedildi.<br />

İlgi ve inançsızlık<br />

İlgi giderek büyüyordu. Kilise topluluklarının sayısı yüzlerden binlere çıkmıştı. Ancak<br />

bir süre sonra kiliseler bu imanlılara baskı yapmaya başladı. Miller’ın görüşlerini kabul<br />

edenlere artık disiplin uygulanıyordu. Miller şöyle yazdı: “Eğer yanlışsak, nerede yanlış<br />

olduğumuzu gösterin. Tanrı’nın sözüne bakarak yanıldığımızı açığa çıkarın. İnsanlar<br />

bizimle yeterince alay ettiler zaten; ama bu bizim yanlış olduğumuzu göstermez.<br />

Görüşlerimizi yalnızca Tanrı’nın sözü değiştirebilir. Bu sonuçlara biz kararlı ve duacı bir<br />

yaklaşımla vardık. Kutsal Yazılardaki kanıtları gördük.”<br />

Eski insanların günahları, Tanrı’nın yeryüzüne bir tufan göndermesine neden olmuştu.<br />

Ne var ki Tanrı, yapacaklarını onlara önceden bildirdi. 120 yıl boyunca tövbe çağrısı<br />

yankılandı. Ama ona inanmadılar. Tanrı’nın habercisiyle alay ettiler. Nuh’un bildirisi<br />

gerçekse, neden bütün dünya bunu görmemiş ve inanmamıştı? Binlerce insanın bilgeliğine<br />

karşılık tek bir kişinin iddiaları söz konusuydu. İnsanlar ne uyarıyı ciddiye aldılar ne de<br />

gemiye sığındılar.<br />

Alaycılar mevsimlerin nasıl geçtiğine ve yağmur yağdırmayan mavi göklere baktılar.<br />

Kötü işlerine daha da çok battılar. Ne var ki Tanrı’nın yargısı, O’nun merhametini<br />

reddedenleri belirlenen zamanda yakaladı.<br />

Kuşkucular ve imansızlar<br />

Mesih şöyle diyor: “Tufan gelinceye, hepsini süpürüp götü- rünceye dek başlarına<br />

geleceklerden habersizdiler. İnsanoğlu’nun gelişi de öyle olacak” (Matta 24:39). Tanrı’nın<br />

kendi halkı dünyayla birleşirken, dünyanın lüksü kilisenin lüksü haline gelirken, imanlılar<br />

dünyasal zenginlik peşinde yıllarını tüketirken şimşeğin çakması gibi ani bir son gelecektir.<br />

Tanrı yeryüzüne gelecek olan tufanı kulu aracılığıyla insanlara duyurdu. Aynı şekilde son<br />

yargının ne denli yakın olduğunu bildirmek için haberciler seçti. Nuh’un günlerinde insanlar<br />

doğru vaizin ön bildirileriyle nasıl alay ettilerse, Millerin günlerinde de Tanrı’nın halkı<br />

uyarıcı sözlerle öyle alay ettiler.<br />

Kiliselerin Tanrı’ya sırtını çevirdiğinin kanıtlarından biri de, göksel bildiriyi taşıyan bu<br />

haberciye düşmanca davranılmasıydı.<br />

Mesih’in gelişi öğretisini kabul edenler ayağa kalkma zamanının geldiğini<br />

hissediyorlardı. “Sonsuzlukla ilgili şeyler onlara son derece gerçek görünmeye başlamıştı.<br />

Gökyüzünün çok yakın olduğunu hissediyor ve Tanrı’nın huzurunda ne kadar suçlu<br />

olduklarını görüyorlardı.” İmanlılar zamanın daraldığını, insanlık için gecikmeden bir<br />

131

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!