You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>Bizim</strong> <strong>Yunus</strong> / Mustafa Özçelik<br />
ki asırlar boyunca Halk ve tekke edebiyatı onun açtığı yolda yürümüş, bilhassa tekke şiirinde<br />
onu aşmak bir yana ona yaklaşan bir şair bile yetişememiştir. Saz şairleri arasında ise ancak<br />
Karacaoğlan, Dadaloğlu gibi şairler farklı bir muhteva ile kendilerine bir alan açabilmişler ama<br />
<strong>Yunus</strong> etkisini de üzerlerinde hep hissettirmişlerdir.<br />
Divan edebiyatı şairlerinin <strong>Yunus</strong>’tan etkilenmemeleri düşünülemez. <strong>Yunus</strong>, onlar<br />
tarafından da mutlaka bilinen bir şair olmuştur ama onlar bu durumdan hiç söz etmezler.<br />
Fakat bilhassa gazellerdeki coşkulu söyleyişlerde içten içe bir <strong>Yunus</strong> edası sezmemek mümkün<br />
değildir. Fakat, <strong>Yunus</strong>’un Divan şairleriyle bir doku uyuşmazlığı olduğunu da söylemek gerekir.<br />
Çünkü şiir onlarda bir bilgi ve sanat esasına dayalı olarak kurulmuş, <strong>Yunus</strong>’ta ise bu olay gönülde<br />
gerçekleşmiştir.<br />
<strong>Yunus</strong>’u böylesi bir şair yapan durum ise onun öncelikle şair tabiatlı bir insan olmasıdır.<br />
Zira bu durum Ahmet Yesevi’de görülmez. Onun kaygısı İslam ve tasavvuf gerçeklerini Halka<br />
anlatma kaygısıdır. Şiir, onda bir vasıta hükmündedir. <strong>Yunus</strong> da sonuçta bir tebliğ şairidir ama;<br />
o şairlik tabiatı gereği hiçbir zaman didaktizmin kuruluğuna düşmemiş, lirizm onun şiirlerinin<br />
en belli başlı özelliklerinden biri olmuştur.<br />
<strong>Yunus</strong>’u dünyanın büyük lirik şairleri arasına katan özelliği işte sufizme getirdiği<br />
bu aşk ve coşku boyutudur. İçtenliktir. Bunda Vahdet-i vücut anlayışına bağlı bir sûfi olması<br />
elbette etkilidir ama bu durum yine de büyük ölçüde onun fıtratıyla, samimiyetiyle ilgilidir.<br />
Tasavvuf, <strong>Yunus</strong> Emre’nin dilinde bir “aşk felsefesi”ne dönüşmüştür. Kendinden önceki pek<br />
çok sufînin yaptığı gibi o meselenin teorik tartışmalarıyla hiç meşgul olmamış, içselleştirdiği<br />
sûfilik düşüncesini bize gönül diliyle, şiirinin imkanlarıyla sunmuştur.<br />
Bu sunuş, dil, duyarlık ve söyleyiş bakımında son derece özgün ve mükemmel olduğu<br />
için de çok benimsenmiştir. Bu benimseme olayı iledir ki geriye dönüp baktığımızda hâlâ<br />
canlılığını ve güzelliğini koruyan bir şiir okumak istediğimizde dilimizden dökülen mısralar<br />
<strong>Yunus</strong>’un şiirleri olmaktadır. Çünkü bu şiirler bir su misalidir. Su kavramında hem hareketlilik,<br />
hem berraklık, hem saflık, hem musiki, hem renk hem koku birlikte bulunur. <strong>Yunus</strong>’un şiiri de<br />
işte öyledir. Hem kendi devrini yansıtır. Hem de ardından bulunduğu devri aşar ve geleceğe<br />
uzanır. Bu, fikirlerinin sonsuz manasıyla birlikte bunları ifade etmedeki kudretiyle de ilgili bir<br />
durumdur. O, her dem yeni olma sırrına böyle ulaşmıştır.<br />
107