Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
<strong>Bizim</strong> <strong>Yunus</strong> / Mustafa Özçelik<br />
Ben <strong>Yunus</strong>-u bîçareyim,<br />
Dost elinden âvâreyim.<br />
Baştan ayağa yareyim.<br />
Gel gör beni aşk neyledi.<br />
Bu uçurum şarkısı beni her zaman ürpertti, onu <strong>Yunus</strong>'un kendi ağzından dinledim.<br />
Ben "bir baştan ayağa yare ve dost elinden âvâre" <strong>Yunus</strong>’u gördüm. Ben bu uçurum türküsünü<br />
toprak yüzler ruh yarığı gibi ela gözleri <strong>Yunus</strong>'unkinin tıpkısı insanlardan duydum.<br />
Bunaltıcı bozkır öğlesi Porsuk sularını kaynattığı zaman, onlar, toprağa uzanırlar,<br />
sıtmalı, çatlak ve yorgun sesleri ile bu türküyü mırıldanırlardı. Harap türbesinde yatan <strong>Yunus</strong><br />
da onlara karışırdı. Yıllar geçti. Türlü şarkılar dinledim. Mesut ev pencerelerinde sızan şarkılar,<br />
meyhane şarkıları, sokaklarda söylenen külhanbeyi şarkıları, güzel kadınların, çirkin kadınların,<br />
çocukların, yaşlıların, artistlerin ve vatmanların şarkılarını dinledim. Ağlayan, gülen, söğen<br />
ve okşayan şarkılar. Fakat hepsi de kulaklarımda kaldı. Ruhuma girmedi. Ama <strong>Yunus</strong>'un,<br />
<strong>Yunus</strong>’ların şarkılarını hiç unutmadım. Kaç sabah <strong>Yunus</strong> ölmemiş, <strong>Yunus</strong>, çoğalmış, köyler<br />
<strong>Yunus</strong>la dolmuş hissi ile uyandım.<br />
Uyandım, fakat etrafımda şehir vardı; şehirli vardı. Asfalt yolları pırıl pırıl, apartmanları<br />
göklere tırmanan meydanları, otomobil, kamyon, otobüs, tramvay, dilenci, fahişe, bey, işsiz,<br />
hamal ve talebe ile tıklım tıklım dolu şehir. Her biri kendi içine kapanmış körler gibi dolaşan<br />
insanlar. Kendimi onlar arasında buldum.<br />
Yıllar var, büyük, sonsuz, karışık bir labirentin içinde, çıkacak bir yer bulmak için<br />
uğraşıyorum. Zaman zaman içimdeki uçurum beni çağırır ve “çıkış yeri ben der. Haydi, atlayıver,<br />
korkma!" Ve kalbim kendi kendine şöyle söylenir: Bir yaylıya binsem, kırbacı elime alsam;<br />
atlara "deh!" desem, yollardan geri dönsem, o mukaddes uçuruma insem...<br />
-----------------------------<br />
* Nesillerin Ruhu, Hareket Yayınları, İstanbul 1970<br />
225