You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>Bizim</strong> <strong>Yunus</strong> / Mustafa Özçelik<br />
Burada <strong>Yunus</strong> Emre Kirişçi Baba namıyla bilinmektedir. Debbağlar çarşısında bir dükkanı,<br />
değirmenleri, geniş arazileri, hayvan sürüleri mevcuttur. Kendi adına bir cami ve zaviye<br />
yaptırmıştır. Dini tebliği ve irşadı seven bir hayır sahibidir. Dolayısıyla menkıbenin anlattığı<br />
gibi yoksul biri değildir.” 35<br />
demekte ve bu görüş sayıları az olmakla birlikte başka ilim adamları da tarafından da<br />
paylaşılmaktadır. 36 Mesela Cahit Öztelli de <strong>Yunus</strong>’un Karamanlı zengin bir şeyh olduğunu ileri<br />
sürmektedir. 37<br />
Konyalı ve Öztelli bütün bu tezlerini vakıf kayıtlarına dayandırmaktadırlar. Bu tür<br />
kayıtların olduğu elbette bir gerçektir. Ama burada sözü edilen <strong>Yunus</strong>, <strong>Bizim</strong> <strong>Yunus</strong> mu Mesele<br />
buradadır. Çünkü her iki bilim adamının çizdiği portre zengin, hayırsever bir şeyh portresidir.<br />
Böyle birinin asırlar boyunca Halk arasında sevilip benimsenen yoksul, garip, miskin bir derviş<br />
<strong>Yunus</strong> portresiyle uyuşmayacağı ortadadır. Hüseyin Hatemi de bu duruma dikkat çekerek<br />
sözü edilen kişinin <strong>Yunus</strong> Emre değil İsmail Emre yahut Said Emre isimli zatlar olabileceğini<br />
belirtir: “Sarıköy’deki <strong>Yunus</strong> ile Karaman’daki <strong>Yunus</strong>’u birleştirme gayretleri doğru değildir.” 38<br />
Sûfilik geleneğini bilenler, dükkanları, değirmenleri, geniş arazileri, hayvan sürüleri olan,<br />
kendi adına camii ve zaviyesi olan böyle bir <strong>Yunus</strong>’la “bizim <strong>Yunus</strong>” dediğimiz dünya metaına<br />
gözünün ucuyla bile bakmayan, ömrü gayesi uğrunda tebliğ gezileriyle geçen yoksul Derviş<br />
<strong>Yunus</strong> arasında nasıl bir benzerlik kurabilirler ki… Hele ki bu <strong>Yunus</strong>, Karamanoğulları’nın<br />
siyasal hayatına ve kavgalarına karışan, Alaeddin Bey’in tahttan indirilmesinde parmağı olan<br />
bir <strong>Yunus</strong> ise… Böyle bir yorum, <strong>Yunus</strong>’u hiç anlamamak ve tanımamak olur.<br />
Bu <strong>Yunus</strong>, olsa olsa dindar, hayır sahibi ama aynı zamanda sahibi olduğu malı mülkü<br />
korumak adına sarayla işbirliği yapan bir bey olabilir. Hele “<strong>Bizim</strong> <strong>Yunus</strong>”un milli birlik<br />
noktasındaki tavrı dikkate alındığında siyasi meselelere karışması hiçbir zaman onun bu tavrıyla<br />
bağdaşacak bir durum değildir. “<strong>Yunus</strong> Emre, Anadolu’yu kavga değil sevgi yurdu yapmak<br />
istemiştir.” 39<br />
Aslında bu tezleri sürenler de son noktada yine de bir Sarıköy gerçeğini benimsemek<br />
durumunda kalmaktadırlar. Onlara göre <strong>Yunus</strong>’un mezarının Sarıköy’de olması onun buraya<br />
gömülmek istemesiyle ilgili gösterilir. Buna göre hükümet devirme olayından sonra <strong>Yunus</strong>’un<br />
naaşı Karamandaki zaviyesine gömülmüş, daha sonra siyasi hava yatışınca oğulları tarafından<br />
kemikleri alınarak Sarıköy’e götürülmüştür. Bu durumu muhtemelen <strong>Yunus</strong>’un bir vasiyeti<br />
olarak söylenmesi ve Karaman’daki mezarının bu olaya bağlanması karşısında insan söyleyecek<br />
söz bulmakta zorlanıyor. Zira, Karaman’da doğup büyüyen ve burada vefat eden biri niye<br />
Sarıköy’e gömülmek istesin ki…<br />
35. İbrahim Hakkı Konyalı, Türk Yurdu dergisi <strong>Yunus</strong> Emre sayısı, s. 145 vd.<br />
36. Cahit Öztelli bunlardan biridir. O da <strong>Yunus</strong> Emre’nin Karamanlı olduğunu ileri sürer. Ona göre Kirişçi Baba, <strong>Yunus</strong> Emre’nin<br />
Halk arasındaki lakabıdır. Bknz. Cahit Öztelli <strong>Yunus</strong> Emre, s.39-43<br />
37. Cahit Öztelli, Türk Yurdu dergisi <strong>Yunus</strong> Emre özel sayısı, s. 160<br />
38. Hüseyin Hatemi, <strong>Yunus</strong> Emre Makalelelerinden Seçmeler, s. 175<br />
39. Ahmet Vehbi Ecer, Türk Yurdu dergisi <strong>Yunus</strong> Emre özel sayısı, s.51<br />
33