Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
<strong>Bizim</strong> <strong>Yunus</strong> / Mustafa Özçelik<br />
onların münasebetini hakikat yolunun farklı dil ve üsluplara sahip iki mürşidi olarak görmek,<br />
aralarındaki yakınlığı da manevi bir yakınlık olarak değerlendirmek en doğrusu olsa gerektir.<br />
Burada Mevlâna ile <strong>Yunus</strong> arasında geçtiği söylenen iki olayın menkıbelerine de<br />
değinmek gerekir. Bunlardan ilki şöyledir: “<strong>Yunus</strong> bir gün Mevlânâ’ya “Mesnevî’yi sen mi<br />
yazdın” demiş. “Evet” demiş Mevlânâ. Bunun üzerine <strong>Yunus</strong>, “Uzun yazmışsın, Ben olsam:<br />
Ete kemiğe büründüm<br />
<strong>Yunus</strong> diye göründüm<br />
Derdim olur biterdi. “demiş.<br />
Diğeri ise Köstendilli Süleyman Şeyhi, Bahrü’l-velâye’sinde anlattığı şu menkıbedir:<br />
“Genç <strong>Yunus</strong> Emre sık sık Mevlâna’nın yanına gider, bir zaman kaldıktan sonra geri döneceği<br />
zaman Mevlâna onu kale kapısına kadar giderek uğurlarmış. Mevlâna’nın müridleri, bu<br />
duruma şaşıp kalırlarmış. Bir gün sükûtu bozarak, Mevlâna’ya bunun sebebini sormuşlar. O<br />
da, “İlahi menzillerin hangisine çıkdımsa, bir Türkmen kocasının izini önümde buldum. Onu<br />
geçemedim.” demiş.<br />
Abdülbaki Gölpınarlı bu iki menkıbeye haklı olarak itiraz eder. Çünkü bunlardan<br />
ilkinde bahsi geçen beytin <strong>Yunus</strong> Emre’ye değil Said Emre’ye ait olduğu bilinmektedir.<br />
Diğerinin de <strong>Yunus</strong>’la bir alakası yoktur. Bu söz, <strong>Yunus</strong> hakkında değil Ebu’l Hasan Harkani<br />
için söylenmiştir. 71 Üstelik <strong>Yunus</strong> edebine de uygun değildir. Fakat Turan Oflazoğlu’nun<br />
bu menkıbelerle ilgili yorumları da dikkate değer bir bakış açısının ürünüdür. O, “Türkmen<br />
kocası” menkıbesini şöyle yorumlamaktadır: “Burada, menkıbelerin yaratıcısı olan Türk<br />
Halkı Mevlâna’nın da büyüklüğünü kabul ediyor ama <strong>Yunus</strong>’u tercih ettiğini belirtiyor.(…)<br />
Türk Halkının <strong>Yunus</strong>’a yakınlık duyması doğal, çünkü <strong>Yunus</strong> onlara kendi dilleriyle hitap<br />
ediyor. Mevlâna ise yabancı bir dil kullanıyor. Türk Halkı onun büyüklüğüne doğrudan tanık<br />
olamıyor.” 72<br />
Diğer menkıbeyle ilgili yorum ise şöyledir: “Türk Halkı burada da, gerçek şiirin az<br />
ve öz olacağını, uzun uzun masallar, öyküler anlatmanın şiiri ürküteceğini söylemek istiyor.” 73<br />
Menkıbelerin sürekli olarak yorumlanarak yeni anlamların doğmasına yol açtıkları<br />
bilinmektedir. Dolayısıyla zaman içerisinde daha farklı yorumlarla da karşılaşılacaktır.<br />
71. Abdulbaki Gölpınarlı, Risal’al Nushiyye ve Divan, s. XXXIV<br />
72. Turan Oflazoğlu, Menkıbelerde <strong>Yunus</strong>, Uluslararası <strong>Yunus</strong> Emre Sempozyumu Bildirileri, s. 549<br />
73. Turan Oflazoğlu, a.g.e. s. 550<br />
62