31.01.2015 Views

Bizim Yunus - Eskişehir Valiliği

Bizim Yunus - Eskişehir Valiliği

Bizim Yunus - Eskişehir Valiliği

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>Bizim</strong> <strong>Yunus</strong> / Mustafa Özçelik<br />

Bu saygı havası, Yunan Sarıköy'e girip ortalığı yakıp yıkıncaya kadar böylece sürmüş.<br />

Sonra, her şey unutulup gidiyor... Ta... bin dokuz yüz kırk yıllarına kadar.<br />

Bu yıllarda, tren yolu çift hat yapılmaktadır. Yollarda değişiklikler oluyor ve planlara<br />

göre Sarıköy'de bu yol tam <strong>Yunus</strong> Emre Türbesi’nin üzerinden geçecek.<br />

Bunu duyan -nasıl duymuşlar bilinmez- yüreği temiz ve uyanık bir iki insan -çok değil,<br />

o kadar!- ilgili makamlara başvurarak türbenin yüz elli metre geri alınması için izin istiyorlar.<br />

Her şeyi kendileri yapacak. İzin veriliyor; ancak bu izne bazı şartlar ekleniyor: Orada hiçbir<br />

tören yapılmayacak, kimseye haber verilmeyecek, Eğitim Bakanlığı'nın gönderdiği bir arkeolog<br />

işe gözcülük edecek "vesaire!" <strong>Yunus</strong> Emre âşığı o birkaç insan, her şarta eyvallah, diyorlar.<br />

Onların dileği Koca Ermişi tirenler altında çiğnetmemek. Isırganlar içinde; kaybolan türbeyi<br />

baykuş yuvası olmaktan kurtarmak, yerine küçücük ve temiz bir anıt yapmak!<br />

Çalışma hemen başlıyor. Tren yolunun yüz elli metre ilerisine, beyaz köfeki taşından<br />

küçük bir anıt yaptırılıyor. <strong>Yunus</strong> Emre’nin kabrinden anıta taşınacağı gün, beş kişilik bir heyet<br />

Ankara'dan Sarıköy'e geliyor. Aldıkları talimata göre adeta gizli geliyorlar, kimseye sezdirmeden!<br />

Heyetin başında benim bildiğim, <strong>Yunus</strong> Emre Derneği'nden değerli araştırmacı Hâlim Baki<br />

Kunter, eşi Vildan Kunter, Adnan Saygun var. Bu konukları, akşamın alaca karanlığında<br />

karşılayan Sarıköy muhtarı son derece heyecanlı: "Beyler, siz bana sıkı emir verdiniz ama<br />

ortalıkta benim anlayamadığım bir şeyler var. Sarıköy'e kamyon kamyon, araba araba adam<br />

geliyor. Aha şu arada toplanıyorlar!" diyor.<br />

Yapacak bir şey yok. Gece yarısı gelip Allah'ın dağında yatanlara, nereden geldiniz,<br />

neden geldiniz, diye sorulabilir mi Ertesi sabah erkenden uyanıp işe koyulmak üzere türbeye<br />

gelen heyetin gördüğü manzara inanılmaz, akıl ermez bir iştir. Sarıköy ovasında en aşağı, evet<br />

en aşağı otuz bin kişilik bir insan denizi dalga dalga dalgalanmakla, ilahiler söyleyerek töreni<br />

beklemektedir:<br />

Şol cennetin ırmakları<br />

Akar Allah deyu deyu...<br />

Kim çağırdı, nereden geldi bu insanlar<br />

Nerelerden gelmişler ki Sandıklı'dan, Bolvadin'den, Konya'dan, Bolu'dan. Otobüsler<br />

"törene yetişmek şartıyla" tutulmuş. Hem de öylesine bir geliş de değil bu! Bolu'lular en ünlü<br />

aşçılarıyla, Konya'lılar kaşıkları ve koyunlarıyla, Karadut Köyü meşhur pekmez kazanlarıyla,<br />

kamyon kamyon ekmekleri, mevlit şekerleri, mevlithanlarıyla ve... Getirecek hiçbir şey bulamayan<br />

bazı yerler de "bari ortalıkta hizmet etsinler" diye okul öğrencileriyle törene geliyorlar. Ben bu<br />

törenin inanılmaz fotoğraflarını bir iki yerde yayımlamıştım. Elbet görenleriniz olmuştur.<br />

231

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!