Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
<strong>Bizim</strong> <strong>Yunus</strong> / Mustafa Özçelik<br />
ise “İsa'yı salt bir insan olarak kabul etmek “Dini düşünceye alternatif olma, din ve Tanrı fikrini<br />
reddetme” 105<br />
Bu tanımlamada da görüldüğü gibi kavramın sözlük anlamından ve Felsefi<br />
muhtevasından çok Hristiyanlık düşüncesi içerisinde kazandığı anlam önemlidir. Çünkü<br />
<strong>Yunus</strong>, bir Hristiyan mistiği değil bir İslam sufîsidir. Ona ait kavramları da sırf bir benzerlikten<br />
yola çıkarak Batılı bir perspektiften değil, tasavvufî açıdan açıklamak gerekir. Meseleye böyle<br />
bakıldığında ise Hümanizm’le <strong>Yunus</strong>’taki tasavvufi perspektifli sevgi felsefesi arasında çok<br />
önemli farklılıklar olduğu görülecektir. Bunları şöyle özetlemek mümkündür:<br />
Hümanizm, beşeri kaynaklı, tasavvuf ise dine dayalı olması dolayısıyla İlahi kaynaklı<br />
bir anlayıştır. Hümanizm, sadece akla dayalı olarak hareket eden felsefecilerin, sosyologların,<br />
psikologların tanımladıkları bir anlayıştır. Tasavvuf ise var olan ilahi bilgiyi ve gerçekliği Kur’an<br />
ve sünnete göre yorumlamaya çalışan mutasavvıfların düşünce ve anlayış tarzıdır.<br />
Hümanizm’de insan Tanrı’dan kopuk olarak ele alınır, bu anlamda sevilip yüceltilir. Yani<br />
Tanrı fikri, oldukça bilinçli bir şekilde dışarıda bırakılır. Ve insan kâinatın merkezine oturtulur.<br />
Tasavvuf ’ta ise İlahi kaynaklı bir insan sevgisi vardır. Tanrı, esas ve asıl olan hakikattir. 106<br />
Bilhassa Dante tarifli hümanizmde insanlar Hristiyan olanlar ve olmayanlar diye ikiye<br />
ayrılır. Dolayısıyla insan tanımına sadece Hristiyanlar girer. Hristiyan olmayanlara aslı sevgi<br />
ve hoşgörüyle bakılmaz. Hristiyanlar, efendi diğerleri köle kabul edilir. Yani insanı sevmede<br />
bir koşul vardır. Hümanist insanı değil kendince tanımladığı insanı sever. Tasavvufta ise insan<br />
her koşulda ve her hâliyle sevilir. İnsana Kuran’daki “eşref-i mahlukat” anlayışı çerçevesinde<br />
bakılır. Hiçbir sınıf, ırk, din, dil, statü ayrımı yapılmaz. Bütün insanlar Allah’ın yarattığı birer<br />
varlık oldukları için değerlidir. Yani insanlık, kendi içinde Allah’tan bağımsız bir yücelik taşıyor<br />
değildir.<br />
Felsefi olarak hümanizm bir araç değildir, bir amaçtır ve bu amaç için ne gibi bir çıkış<br />
noktası belirlemek gerektiği net olarak belli değildir. Oysa Tasavvuf ’ta insan sevgisi bir vasıtadır,<br />
asıl amaç Allah’ta birliğe ve bütünlüğe ulaşmaktır.<br />
Hümanizm, İsa’yı sadece insan olarak görür. Peygamber olarak kabul etmez. Zira onu<br />
peygamber olarak kabul etmek tanrı fikrini red etmeyi gerektirecektir. Tasavvufta ise Hz. İsa da<br />
bir peygamberdir. Bütün peygamberler gibi o da sevgi ve hürmete layık bir elçidir.<br />
Hümanizmde insanı İlahi olandan soyutlayarak yüceltmek insan egosunu, hayvani<br />
tarafını, bedene bağlı içgüdüleri, kısaca nefsini azgınlaştırmak ve ilahlaştırmak iken, tasavvufta<br />
hadise nefsi ıslah etmek, insanı nefsin tutsaklığından kurtarmak, sadece Allah’a kul ederek tam<br />
bir hürriyet ve bağımsızlığa kavuşturmak esastır.<br />
Bu açıklamaların ışığında <strong>Yunus</strong> Emre için batılı anlamda bir hümanist demek elbette<br />
mümkün değildir. O, bu anlamda bir hümanist değil mutasavvıftır. O'nun "yaratılmışları<br />
105. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, c. 4 Hümanizm maddesi s. 285<br />
106. A. Turan Alkan, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi Sayı 46 Aralık 2003<br />
90