You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖRE<br />
mi Ölmeyecekse nasıl kurtulacak” Veya “Ayşe<br />
başka bir sebepten mi ölecek”<br />
Seyredin öğreneceksiniz dedikten sonra:<br />
Bir: Filmin görüntüleri harikaydı. Aynı zamanda<br />
bir fotoğrafçı olan İsmail Güneş ve Ercan Yılmaz’ın<br />
işbirliğinin devam etmesini umuyorum.<br />
İki, Hakan Karahan: Bugüne kadar kendisine doğru<br />
dürüst rol verilmediği ve iyi bir yönetmen tarafından<br />
yönlendirilmediği için göz dolduramamış. Pek çok<br />
filminde İstanbullu bir asilzade, Nişantaşı ahalisinden<br />
bir zürefa gibi duran Karahan gitmiş, yerine<br />
Elazığlı Osman gelivermiş… Bence Karahan’ı gidip<br />
bir de Ateşin Düştüğü Yer’de izleyin.<br />
Üç: Filmde yardımcı erkek karakteri canlandıran<br />
Abdullah Şekeroğlu’nu keşfetmiş olduk. Erol Taş,<br />
Hayati Hamzaoğlu ve ara sıra Bilal İnci’yi hatırlatsa<br />
da geleneksel Yeşilçam tiplerinin çok çok üstündeki<br />
oyunu ile filmi yükselten karakter oyuncusu olarak<br />
öne çıkıyor.<br />
anlatımla hem kusursuz kar çekimleriyle inanılmaz<br />
bir atmosfer yaratıyor...<br />
İsmail Güneş, son filmi Ateşin Düştüğü Yer ile kendini<br />
aşıyor. Görsel diliyle, hikâyesi ve diyaloglarıyla<br />
pırıl pırıl bir film ortaya koyuyor. Dengeli, sağlam<br />
ve akıcı bir dil kullanıyor. Geleneksel drama<br />
kalıplarından uzak durmaya çalışsa bile aklını kullanarak<br />
ustaların tavsiyesini yabana atmıyor. Alfred<br />
Hitchcock’un bomba örneği ile anlatmak istediğini<br />
başarı ile uyguluyor.<br />
Hitchcock şöyle der: Bir filmde aniden bomba<br />
patlatırsanız seyirci sandalyesinden zıplar ve<br />
birkaç saniye sonra heyecanı geçer. Ama bir kişinin<br />
kalabalık bir cafede, bir masanın altına saatli bomba<br />
koyduğunu gösterirseniz seyirci her saniye o<br />
bombanın üstündeymiş gibi tedirgin oturur… Batılı<br />
drama kalıplarından kaçmasına rağmen sinemanın<br />
isterlerini iyi hesap eden Güneş, klasik dramatik gerginlik<br />
için evrensel bir dil geliştiren usta sinemacıya<br />
kulak veriyor.<br />
Böylece Yönetmen Güneş ilk önce, “Ayşe öldürülecek<br />
mi, öldürülmeyecek mi” gerilimini veriyor<br />
ve tam bu gerilimden kurtulurken bu defa baba<br />
kızının suyuna tarım ilacı katıyor. Ve yeni bir gerilim<br />
başlıyor: “Ayşe ölecek mi Babası buna izin verecek<br />
Dört, Yeşim Ceren Bozoğlu: Sinemayı sevmek,<br />
görül vermek böyle bir şey demek ki. Yeşim Ceren’in<br />
Ateş’in düştüğü Yer’in iyi bir film olmasına katkısı o<br />
kadar büyük ki tarif edemem. Sürekli itilip kakılan,<br />
“çocuk olmadan anne olmuş” ve anneliğine doyamadan<br />
“ilk göz ağrısını” kaybedecek bir ana bu kadar<br />
mı güzel canlandırılır Ceren Kocaman alkışlar…<br />
Beş, Elif Can Ongurlar: Türk sineması için bir<br />
kazanç olarak defterlere kaydedildi. Bundan sonra<br />
yolunu, kendisini bir an yalnız bırakmayan ailesi<br />
ile birlikte çizecek. Tanrı vergisi güzelliğini, ailesinin<br />
desteği ve oyuncu olmakta göstereceği ısrarla<br />
birleştirirse yepyeni bir sanatçıya kavuşuruz.<br />
Altı, Saki Çimen: Unutmak olur mu Başarıyla<br />
yürüyor ve sinemaya çok şey katıyor…<br />
Yedi: Filmdeki ağız çalışması çok başarılıydı.<br />
Elazığ ağzının tüm oyuncular tarafından bu kadar iyi<br />
konuşulması filmin başarısına büyük katkı sağlıyor.<br />
Son Söz: Tebrikler İsmail Güneş. İlk ve iyi filmin<br />
Gün Doğmadan’ı ustan Natuk Baytan’a, son ve en<br />
iyi filmin Ateşin Düştüğü Yer’i yol arkadaşın Ömer<br />
Lütfi Mete’ye ithaf ettiğin için…<br />
111