You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖRE<br />
AKHASANOĞLU YUSUF AKGÜL’ÜN KALEMİNDEN<br />
DEDE KORKUT DESTANLARINI YENİDEN<br />
OKUMAK<br />
•<br />
Ali Rıza ÖZDEMİR*<br />
“Kurt yüzü mübarektir”<br />
Kitab-ı Dede Korkut’tan<br />
“Kuluna rahman olan<br />
Ve dahi rahmet kılan<br />
Lütfedip kalbe dolan<br />
Allah’ın adı ile…”<br />
Destan kelimesinin orijinal hali “dâsitân”dır ve<br />
Farsçada “meşhur hikâye, efsane, kıssa” anlamlarına<br />
gelir. İslamiyet sonrasında bu kelimenin “destan”<br />
şeklinde Türkçeye geçtiği tahmin edilmektedir.<br />
Destanlar, milletlerin hayatında büyük yankılar<br />
uyandırmış tarihî, toplumsal (savaş, göç, istilâ gibi)<br />
veya doğal (yangın, salgın hastalık, sel, deprem gibi)<br />
olayların anlatıldığı, hayal unsurlarıyla süslenmiş<br />
eserlerdir. Destanlar, manzum veya mensur<br />
olabileceği gibi, Dede Korkut destanlarında olduğu<br />
gibi iki türün kullanılmasıyla da oluşabilir.<br />
Destanların oluşması için iki önemli önkoşul<br />
bulunmaktadır.<br />
1-Destanların kökeni, milletlerin en eski zamanlarına<br />
dayanır. Yazılı kültür olmadığından birebir<br />
gerçekler anlatılmaz; abartı yapılır.<br />
2-Destanların konusu sıradan olaylar değildir. Milletlerin<br />
belleğinde ve vicdanında yer etmiş önemli<br />
tabiat olaylarını, büyük savaşları, işgalleri, göçleri<br />
konu edinir.<br />
Destanlar, birden bire oluşmazlar; milleti derinden<br />
etkileyen ve vicdanında yer eden olaylar ham halinden<br />
çıkarak uzun bir süre milletin bağrında pişer,<br />
dilden dile dolaşır, coğrafyadan coğrafyaya yayılır.<br />
Birçok ozanın dilinde farklı şekiller alır, şekillenir.<br />
Nihayet, çeşitlenen ve milletin bağrında pişen<br />
bu önemli olayın bütün parçaları, büyük bir ozan<br />
tarafından bir araya getirilir. Milletten alınan, tekrar<br />
milletin bağrına iade edilir. Destan olur.<br />
Türklerin, en eski tarihlerden beri destan söyledikleri<br />
bilinmektedir. İslamiyet öncesinde sığır, yuğ<br />
ile şölen ve toylarda, destanlar okunurdu.<br />
Türk tarihinin en önemli destanlarının başında<br />
* Araştırmacı-Yazar<br />
96<br />
şüphesiz, Dede Korkut Destanları gelmektedir.<br />
Türk edebiyatının yetkin isimlerden Prof. <strong>Dr</strong>. Fuat<br />
Köprülü; “Bütün Türk edebiyatını terazinin bir<br />
gözüne, Dede Korkut’u öbür gözüne koysanız Dede<br />
Korkut ağır basar” diyerek bu destanların önemini<br />
vurgulamıştır.<br />
Dede Korkut Destanları, Kuzeydoğu Anadolu<br />
dolaylarında bulunan Müslüman Oğuzların hayatını<br />
anlatmaktadır. Ancak bu destanlar, İslam öncesi Türk<br />
toplumuna ait motiflerin izlerini de taşımaktadır.<br />
Bunu tabii karşılamak gerekir; çünkü bir halk toplu<br />
halde din değiştirince eski dinini terk ettiği anlamına<br />
gelmez, sadece yeni bir dine girmiş olur. Eski adetleri,<br />
uzun yıllar boyunca diri şekilde yaşamaya devam<br />
eder.<br />
Türkler, din olarak İslâm’ı benimseyince, önceleri<br />
“ata” ve daha sonra “baba”, “dede” olarak<br />
adlandırdıkları dervişleri de benimsediler. Buhara,<br />
Semerkant ve Fergana gibi şehirlerde, bilhassa<br />
göçebe boylar içinde görülmeye başlayan<br />
bu dervişler, Anadolu’ya kadar uzandılar. İslâm’ı<br />
ve İslâm irfanını halka anlatmakta öncülük ettiler.<br />
Bunların bilinen<br />
ilk temsilcileri<br />
Korkut<br />
Ata ve Çoban<br />
Ata adlarıyla<br />
bilinen sûfilerdir.<br />
İşte Dede<br />
Korkut olarak<br />
da tanınan Korkut<br />
Ata’ya ait<br />
destanlar, adını<br />
bilmediğimiz<br />
biri tarafından<br />
kitap haline<br />
getirilmiştir.<br />
“Dede Korkut