Dr. DÄ°LÃVER CEBECÄ°

More documents

Recommendations

Info

FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖRE leri, inançları yanında İstanbul’un tarihi cephesi dile getiriliyor: Kuru ekmekle, bayat peyniri lezzetle yiyen, Çeşmeden her su içerken: “Şükür Allah’a!” diyen Yaşıyor sade maişetlerin en safında, Ruh esen kuytu mezarlıkların etrafında. Bu vatandaş biraz ahşapla, biraz kerpiçten Yapabilmiş bu güzellikleri birkaç hiçten. Türk’ün asude mizacıyla Bizans’ın kederi Karışıp mağfiret iklimi edinmiş bu yeri. Yahya Kemal’in işlediği temalar arasında doğa, sonsuzluk, aşk ve ölüm de vardır. Onda doğa parça parça işlenmiştir. Daha çok doğa – insan kompozisyonu belirgindir. Erenköy’ünde Bahar ve Kar Musikileri şiirlerinde olduğu gibi. Bu şiirlerde doğa bir hareket noktası olarak karşımıza çıkmaktadır. Şair doğanın ruhunu kendisinde, kendi ruhunu doğada duymuş ve yaşatmıştır. Doğa betimlemeleri öznel bir nitelik gösterir. Gece şiirinde bu durum açıktır. Kandilli yüzerken uykularda Mehtabı sürükledik sularda … Hülya tepeler, hayal ağaçlar Durgun suda dinlenen yamaçlar Doğada şairi en çok çeken özellik “sonsuzluk” olmuştur. İnançlı bir insan olan şair tasavvufun etkisiyle insanın Tanrı’nın bir parçası, onun bir yansıması olduğu düşüncesiyle Vuslat, Deniz, Deniz Türküsü şiirlerini yazmış. Bunlarda insan ruhunun sonsuzluğunu işlemiştir. Sonsuzluk temasına Mehmet Kaplan “hudutları aşma” temi demektedir. Kaplan, aynı temin Yunus, Fuzuli, Şeyh Galip ve Akif Paşa’da da olduğunu belirttikten sonra şöyle diyor: “Yahya Kemal’de bu his çok ayrı bir şekilde tezahür ediyor. O, bütün insanlarda müşterek olan hudutları aşma temini Türk tarihine ve kendi ferdi macerasına bağlıyor ve açık deniz sembolüyle bu duyguya cihanşümul bir mahiyet veriyor. Umumi bir temi hususi şekilde tasarruf etmesi, Yahya Kemal’in şiirine orijinal bir karakter kazandırıyor.”(2) “İnsan hayal ettiği nispette yaşar!” diyen Y.Kemal, duygu ve hayallerini genellikle aşk ve yaşam temalarını işlediği şiirlerinde işlemiştir. Onun şiirlerinde aşk, kişisel ve insanî bir özellik taşır. “… bu itibarla, ebedîlik fikrine değil, tabiî olan fanilik gerçeğine bağlıdır. Ancak şair, aşkın, insanın yaratıcılığındaki büyük hissesini de müdriktir.”(3) Bunu Vuslat şiirinde görüyoruz: Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar, Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar, Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı, Görmezler, ufuklarda şafak söktüğü anı… Gördükleri rüya, ezelî bahçedir aşka; Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgârı başka. Hayatının son yıllarında yazdığı şiirlerde ölüm düşüncesine ağırlık verdiği görülür. Düşünce adlı şiirinde şair ölümden değil; işe yaramamaktan, önemsizleşmekten, boşluğa ve yalnızlığa düşmekten, kısacası “ölmeden evvel ölmek”ten ürkmektedir: Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi; Müşkül budur ki, ölmeden evvel ölür kişi Eylül Sonu şiirinde belirttiği üzere ölümden korkmayan şairin en büyük derdi vatandan ayrılmaya dayanamamaktır: Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor; Lakin vatandan ayrılışın ıstırabı zor. Türk Edebiyatı’nın en güzel ölüm şiirlerinden biri olan Sessiz Gemi’yi yazan Y.Kemal’in, “ölüm”ü, şiir yazmasına son vereceği için önemli bulduğu şu rubaisinden anlaşılmaktadır: Her rint bu bezmin nedir encamı bilir, Dünyamızı nagâh zalam örtebilir, Bir bitmeyecek şevk verirken beste Bir tel kopar ahenk ebediyen kesilir. İşlediği temaların çeşitliliğiyle ve ele aldığı temaları işlemedeki başarısıyla Yahya Kemal, edebiyatımızın yeri doldurulamayan simalarının başında gelmektedir. Ölümünün 50. yıl dönümünde onu rahmetle anıyoruz. 1. Yahya Kemal, Siyasî ve Edebî Portreler, 1968, İst. s.6 2. Mehmet Kaplan, Şiir Tahlilleri, 1969, İst. S.192 3. Kenan Akyüz, Batı Tesirindeki Türk Şiiri Antolojisi, 1970, Ank. s.726 29
FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖRE KIRIM’DAN AKTOPRAKLAR’A GELDİLER KARA TOPRAĞA DÜŞTÜLER • TÖRE Kırım’dan AKTOPRAKLAR’a geldiler. Türkiye’yi vatan bellediler. 93 Harbi’nde, Çanakkale’de, İstiklal Harbi’nde, Ülkenin birlik ve bütünlüğü mücadelesinde can verdiler. Kara toprağa düştüler, şehit oldular. Onların mübarek kanları ile sulanan bu topraklar, AKTOPRAKLAR’ı oldu. 18 Mayıs 1944 tarihi Kırım Türkleri için tarihî bir dönüm noktasıdır. Vatan Kırım’dan AKTOPRAKLAR’a sürülen bu insanlar yıllarca, vatanlarına dönüş mücadelesi vermişlerdir. Bu sürgün ve göç ne ilktir ne de son olmuştur. Her sürgün ve göç, kardeşleri bildikleri Türkiye Türklüğü ile bütünleşerek sonuçlanmıştır. Osmanlı-Rus Harbinde 1877 yılında Kırımlı Yüzbaşı Ali Efendi bu göçün, yeni vatandaki ilk şehitlerindendi. Aynı savaşta 28 Eylül 1877 tarihinde Merkez Ordusu Süvari Alayı’ndan Teğmen Kadri oğlu Ali Ağa da şehit verdiğimiz başka bir Kırımlı idi. Tarihimizde Ertuğrul Faciası olarak yer alan Ertuğrul Fırkateyni’nin batması sonucu er rütbesindeki Ali oğlu İslam da diğer bir Kırımlı şehidimiz olmuştur. Çanakkale’de ise 3.Kolordu 19.Alay 1.Tabur 2.Bölükten Kırım doğumlu İbrahim oğlu Yedek Subay Mehmet Faik Efendi şehitler kervanına katıldı. Türkiye’nin birçok yerine yerleşmiş Kırım kökenli Tatar Türk’ü vardır. Bunlardan sadece Tekirdağ’dan bir örnek vermek istiyoruz. Tekirdağ’ın Hayrabolu ilçesine bağlı Emiryakup Köyü’ne Kırım’dan- AKTOPRAKLAR’a gelen Türkler yerleşmişlerdir. Sadece bu köyden 1.Dünya Harbi’nde, isimleri belirlenebilmiş 12 şehit vardır. Bunların 10’u Çanakkale şehididir. Eskişehir’den Polatlı’dan ve diğer birçok yerden yine Kırım kökenli Tatar Türkü şehitlerimiz bulunmaktadır. Yakın bir dönemde verdiğimiz şehitler arasında da Kırım Türkleri bulunmaktadır. Bunlardan birisini ön plana çıkararak tüm Kırım Türklerini ve bu vesile ile Türkiye dışından gelerek Türkiye’yi vatanları kabul etmiş, bu uğurda can vermiş, bedel ödemiş insanlarımızı anmak istiyoruz. Soner ÖZÜBEK, Kırım Türkü bir ailenin oğlu olarak 29 Ekim 1985 tarihinde Eskişehir- Çifteler’de doğdu. İlk ve orta öğretimini Çifteler’de tamamladı. “Vatanıma hizmet etmek istiyorum” diyerek Balıkesir’deki K.K.Astsubay Meslek Yüksek Okulu’na girdi. Buradan 30 Ağustos 2006’da Piyade Astsubay Çavuş rütbesi ile mezun oldu. Haziran 2007 tarihinde Hakkari, Dağlıca’daki karakola atanan Soner ÖZÜBEK burada, teröristlerle girişilen çatışma sonucunda, 21 Ekim 2007 tarihinde 11 arkadaşı ile birlikte şehit oldu. Öğrencilik hayatı başarı ile geçen Soner ÖZÜBEK aynı zamanda sosyal faaliyetlerde de kendisini sevdirmiş ve bilgisiyle kabul ettirmiş, sevilen bir kişiydi. Öte yandan Türk tarihine ayrı bir önem veriyor ve öğrenmek için büyük çaba harcıyordu. Kırım Türkleri’nin tarihini ve kültürünü merak ediyor, bu tarihi, Türk tarihi bütünlüğü içinde değerlendiriyordu. Onun için, Kırım Türkleri’nin tarihi, büyük Türk tarihinin bir parçası idi. Bu konuda ufak çaplı bazı denemeler de kaleme alıyor, bunları arkadaşları ve öğretmenleri ile paylaşıyordu. Başta İsmail Gaspıralı olmak üzere Yusuf Akçura ve Numan Çelebi Cihan’ın hayatlarını okuyor, onları kendisine örnek alıyordu. Soner ÖZÜBEK şiir de yazıyordu. Bu şiirlerden 30
Page 2 and 3: İ Ç İ N D E K İ L E R FİKİR S
Page 4 and 5: SUNUŞ Merhaba; Bu sayı burada sö
Page 6 and 7: FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖRE
Page 80 and 81:
FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖRE
Page 82 and 83:
Page 84 and 85:
Page 86 and 87:
Page 88 and 89:
Page 90 and 91:
Page 92 and 93:
Page 94 and 95:
Page 96 and 97:
Page 98 and 99:
Page 100 and 101:
Page 102 and 103:
Page 104 and 105:
Page 106 and 107:
Page 108 and 109:
Page 110 and 111:
Page 112 and 113:
show all

Dr. DÄ°LÃVER CEBECÄ°

Create successful ePaper yourself

Delete template?

Save as template?

Dr. DÄ°LÃVER CEBECÄ°