04.02.2015 Views

Dr. DİLÂVER CEBECİ

Dr. DİLÂVER CEBECİ

Dr. DİLÂVER CEBECİ

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖRE<br />

ALMANYA’DA TÜRK EDEBİYATI*<br />

•<br />

Hasan KAYIHAN<br />

1. Almanca çevirilerde Türk Edebiyatı<br />

Oryantalizm akımı içinde Almanların Türklere<br />

ve Türkolojiye ilgisi sosyo-kültürel, ekonomik, siyasi,<br />

özellikle de Alman Doğu politikası gereği 18.<br />

yüzyıldan itibaren gelişmeye başladı, 19. yüzyılda<br />

Joseph Freiherr von Hammer-Purgstall (1774-<br />

1856)’ın öncülüğünde kurumsal bir nitelik kazandı,<br />

dostluk ve ticaret anlaşmalarıyla doruğa ulaştı.<br />

O dönemden itibaren pek çok Alman Türkolog<br />

yetişmesine rağmen Mozart ve Bela Bartok’un Türk<br />

musıkisine yaklaşımlarında gördüğümüz katılımcı<br />

olgu, Türk edebiyatının Almanya’da tanınmasını<br />

sağlayacak düzeyde gerçekleşmedi. Mesela İranlı<br />

şair Hafız’ı 1812’de Almanca’ya tercüme ederek Johann<br />

Wolfgang Goethe’nin Fars edebiyatına yönelmesini<br />

sağlayan Hammer’in işlevini Türk edebiyatı<br />

açısından gerçekleştirecek bir benzeri çıkmadı.<br />

Çoğu çakma birer orientalist ya da Türkolog olan<br />

kişiler, Bergama Tapınağı’nın dünya irisi taşlarını<br />

kökünden söküp, Behramkale toprağını âdeta elekten<br />

geçirerek “ele geçirdikleri” Truva’lı Priamos’un<br />

hazinelerini Berlin’e kaçırmayı başardılar ama<br />

Alman halkını Türk insanının gökkubbeyi dolduran<br />

yürek sıcaklığını mısra mısra işleyen Yunus<br />

Emre’den mahrum bıraktılar. (1)<br />

Gerçi Türk edebiyatından Almancaya parça parça<br />

da olsa çevrilen ilk eser olarak Mevlana Celaleddin<br />

Rumi’nin Mesnevi’si gösterilir ama eserlerini<br />

Farsça yazmış olması bütün dünyada olduğu gibi<br />

Almanya’da da o bir Pers düşünürü, eserleri de Türk<br />

değil, Fars edebiyatı ürünleri olarak kabul edilir.(2)<br />

Elbette bu konuda kendi dillere destan garipliğimizi<br />

de göz ardı edemeyiz; Milli Eğitim Bakanlığı<br />

bütçesiyle ilkçağ Yunan eserlerini, batının hemen<br />

her yazarını Türkçe’ye çevirtip Tercüme Dergisi’nde<br />

ya da bağımsız eserler olarak yayınlatanlarımız, Fuzuli,<br />

Genceli Niyazi, Şeyhî gibi Shakespeare’lere,<br />

Goethelere, Puşkin’lere fark atacak edebiyat<br />

adamlarımızın eserlerini dünyaya tanıtmayı ya akıl<br />

edemediler ya da istemediler.<br />

Türk edebiyatından Almancaya ilk çeviriler, soğuk<br />

60<br />

savaş yıllarında Moskova merkezli olarak başladı; o<br />

yıllarda Moskova Üniversitesi Dünya Edebiyatları<br />

Bölümü’nde akademiker olan Prof. <strong>Dr</strong>.Sabir<br />

Kazımzade, “... dünya proleterya diktasını kurma<br />

amacı güden SSCB önderliğindeki sosyalist blokun<br />

adeta tek elden yönetilen propaganda makinası,<br />

çeşitli ülkelerdeki yandaş yazar ve şairlerin eserlerini<br />

başta peyk ülke dillerine çevirtip yayınladığını,<br />

aynı biçimde Türk edebiyatından da bazı yoldaş şair<br />

ve yazarların eserlerinin de peyk dillerine, o arada<br />

Almanca’ya çevrildiğini..” söyler. (3)<br />

Günümüzde Türkçe’den çeviriler daha çok<br />

TEDA, Transeuropéennes ve Anna Lindh Vakfı’nın<br />

Çeviri için Avrupa-Akdeniz Programı çerçevesinde<br />

gerçekleştiriliyor. Türk asıllı ya da kendi deyimleriyle<br />

“Türkiye kökenli” bazı kişilerin kurdukları<br />

yayınevleri de kendi yayın anlayışları doğrultusunda<br />

bazı yazarlardan çeviriler yapıp yayınlamaktadırlar.<br />

Ne yazık ki eser seçiminde gene edebiyat dışı başka<br />

kriterlerin rol oynadığı iddiaları eksik değildir; ne<br />

acıdır ki, bazı yazarlarımızın ciddi yayıncıların ilgisini<br />

çekebilmek için ya “şu kadar Ermeni kestiğimizi”<br />

söylemek ya da babalarımızın “piçliğini” iddia etmek<br />

gibi pazarcı tavırları sergilemekten utanmayacak<br />

kadar bize yabancılaşmış durumdadırlar. İşin<br />

üzücü tarafı bu tür yazarların, hatta eserlerini bir<br />

başka dilde yazan, başkaları tarafından Türkçe’ye<br />

çevrilen yazarların devlet kurumlarınca da baş tacı<br />

ediliyor olmasıdır; oysa her devlet, kendi diline ve<br />

kültürüne katkı sağlayan eserlere rağbet eder. Hangi<br />

Alman kurumu ya da edebiyatçısı Ermeni kırımı<br />

palavrasını Alman halkının beynine gerçekmiş gibi<br />

yerleştiren Franz Werfel’in Musa dağında 40 Gün<br />

romanınındaki faysaklamalar gibi değil de, yalın<br />

gerçeklerin anlatıldığı ve Türk Edebiyatı’nda bir<br />

ilk olan Hasan Kayıhan’ın Dönüş romanını ağzına<br />

alıyor El, halkının kültür birliği için savaşıyor.<br />

Ya Türk Edebiyatı’nı tanıtma iddiasındaki Türkiye<br />

kaynaklı girişimler Eğer edebiyat lâfı ediyorsanız,<br />

edebiyat eserlerinin seçiminde ilk ölçüt, yazarın<br />

orijinal dilini kullanma ustalığı, o dilin gelişmesine

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!