Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖRE<br />
AYDIN SORUMSUZLUĞU:<br />
ŞAH&SULTAN<br />
•<br />
İskender ÖZDEMİR*<br />
“O korkunç günde korkusuz olan Rumîlerin(1) birçoğu Şah’ın yiğitlerinin kılıç ve mızrak darbeleriyle<br />
helâk toprağına düştü. Ancak Sultan Selim’in askerleri göklerin hareketi gibi sınırsız idi. (…) Hasan Beg<br />
Lala, Hulefa Beg, Saru Pire Korçibaşı, Emir Abdulbaki, Seyyid Şerifüddin Ali, Seyyid Muhammed Kemune<br />
ve Sultan Ali Mirza gibi ordunun birtakım ileri gelenleri keskin pençeli düşmanların tüfek ve ok<br />
atışları sonucu şehadet şerbeti içti. Bunlar “Kim Allah yolunda savaşır ve ölürse kuşkusuz mükâfatını<br />
alacaktır”(2) nidasını gayptan işittiler.” (3)<br />
Giriş<br />
Bu makalenin kapsamı, İskender Pala’nın<br />
“Şah&Sultan” adlı romanında Şah İsmail’e ve<br />
Kızılbaşlara yönelik bazı önemli iddialarının<br />
eleştirisi ile sınırlı tutulmuştur. Romanda işlenen<br />
yanlış iddialara verilecek cevapların, en azından orta<br />
boy bir kitap teşkil edecek olması, bu sınırlamayı<br />
zorunlu kılmıştır. Romanın edebi eleştirisi ise, konunun<br />
uzmanlarına bırakılmıştır.<br />
Okuduğunuz makalenin kaleme alınmasının nedenlerinden<br />
biri, şüphesiz romanın yazarıyla ilgilidir.<br />
Divan edebiyatı alanında önemli çalışmalar<br />
yapmış, kamuoyuna mal olmuş, Türk üniversitelerinden<br />
profesörlük payesi almış birinin kaleme<br />
aldığı herhangi bir çalışma, elbette eleştiriyi hak etmektedir.<br />
İkincisi kitabın satış rakamlarıyla ilgilidir. Yüz<br />
binden fazla satmış ve yüz binlerce insan tarafından<br />
okunmuş bir romanın, kitleler üzerinde yaratacağı<br />
etki açıktır. Her ne kadar Pala, katıldığı bir televizyon<br />
programında, bu romanı “entelektüel kaygı”<br />
ve “aydın sorumluluğu” ile yazdığını ifade etmişse<br />
de, esasen bu roman entelektüel kaygısızlığın ve<br />
aydın sorumsuzluğunun ileri bir örneğini teşkil<br />
etmiştir.<br />
Neden Aydın Sorumsuzluğu<br />
Alevîlik ve Sünnîlik konusu; Müslüman olduktan<br />
sonra Türklerin en yakıcı ayrışmalarından birini<br />
teşkil etmiştir. Bu yakıcılık doruk noktasına, Sultan<br />
Selim ile Şah İsmail’in şahıslarında temsil edilen<br />
Osmanlı-Safevî rekabetiyle ulaşmıştır. Doğal olarak<br />
bu yakıcılığa bir son vermek, geçmişte yaşanan<br />
uğursuz olayların etkisini ortadan kaldırmak, bu<br />
suretle birliğimize ve dirliğimize katkı sunmak her<br />
Türk aydının öncelikli görevi olmalıdır.<br />
Aydın olmanın en önemli koşulu, bilimin namusuna<br />
sahip çıkmak, dürüst olmak ve gerçeği aramaktır.<br />
Kaynakları doğru okumak ve bir neticeye varmaktır.<br />
Tarih, tek taraflı olarak yazılmaz; hem bahse konu<br />
tarafların bırakmış olduğu kaynaklar ve hem de<br />
tarafsız çevrelerin kaynakları karşılaştırılmak suretiyle<br />
yazılır. Mustafa Kemal Atatürk’ün şu veciz<br />
sözü tam da buraya uygun düşmektedir: “Tarih<br />
yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan, yapana<br />
sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı<br />
şaşırtacak bir hâl alır.” Şüphesiz, İ. Pala’nın<br />
çalışması bir tarih kitabı değildir; sadece tarihi bir<br />
romandır. Romanda boşluklar, gündelik diyaloglar<br />
doğal olarak yazarın hayal gücüyle doldurulur; ancak<br />
ana iskelete bağlı kalmak koşuluyla… Geçmişte<br />
kalan ve dönem için üretilmiş yalanları tekrarlamak<br />
bir aydına yakışmaz; aydına yakışan bunları<br />
araştırmak ve eleştirmektir. Aydının sorumluluğu,<br />
gerçeği bulmak ve kitlelere aktarmaktır. Bir akademisyen<br />
olarak Pala, daha iyi bilir ki, yazılan her<br />
satır öncelikle dönemin kaynaklarına dayanmalıdır.<br />
Özellikle bir kişi hakkında yazılıyorsa, öncelik söz<br />
konusu kişinin yazdıklarına veya kendi ifadelerine<br />
verilmelidir.<br />
Ne yazık ki, İ. Pala’nın Şah&Sultan romanı, bu<br />
özelliklere sahip değildir. Bilim ve birliğimiz adına<br />
hiçbir değer taşımamaktadır. Hatta denilebilir ki,<br />
Alevî-Sünnî birlikteliğine katkı sağlamaktan ziyade,<br />
ayrıştırıcı ve ötekileştirici bir ruha sahiptir. Bilimsel<br />
açıdan da yığınla yanlışı barındırmaktadır.<br />
*Araştırmacı-yazar<br />
17