FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖREsize Prusya kartalının pençesine düşen Alsas ve Loren...Dünün o esir toprakları bugün beyaz kartallı veüç renkli bayraklarını yine saraylarının ve mabetlerininüzerinde dalgalandırıyorlar. Zira Lehistan Islavve Cermen değildi. Onun o Miçkiyeviçleri vardıki, Lehlilerin o millî ruh ve vicdanlarında bir ölmezPolonya yaşatıyordu.Zira Alsas ve Loren Alman olamazdı. Onun RenNehri’nin suları ona (Marseyyez)leri terennüm ediyordu.Bu (Ölümden Sonra Dirilme) mucizesini yapanekremli ruh ise Türk’te onun nur ve mabedindenateşinin ilhâmını almıştır. O da ölümlerden kuvvetalacak, vatan mabedini, hak ve hürriyetini namusuylakanıyla, bu günkü çocuklarıyla ve yarınkitorunlarıyla koruyacak ve harisin gözleri, onunmemleketinde kanlara boyanmış taş yığınlarından vesilâhları ellerinde ölmüş mevtalardan başka bir şeygöremeyecektir!Ah kardaşlarıma matem mi, yine ölüm mü, yine hicranmı? Ah yine mi birçok asırların ve san’atkârlarınelleriyle vücuda gelmiş olan memleketler, birçokhatıralı ocaklarımız yıkılacak. Yine mi birçoktarlalarımız ve tezgâhlarımız işsiz ve ıssız kalacak?Yine mi büyük aşk ve rüyaların kahramanları olandelikanlılarımız toprak olacak? Yine mi birçok masumve günahsız zavallılarımız zulmün vahşetin,hırsın gururun, kinin, intikamın kurbanı olacak?Yine mi vahşi kuvvet hakla, faziletle boğuşacak?Kardaşlar! Ben şu iki mukaddes mabedin arasındabizi birbirimizi sevmek için yaradan Allah’ın busaltanatının eşiğinde bu hale nefret ediyorum.Yüreğim heyecanlar ve gözlerim yaşlar içinde olduğuhalde Garb’a doğru dönerek haykırmak ve şunlarısöylemek istiyorum:Ey Avrupa, Ey Amerika! Bunun sorumluluğu sizinolacaktır. Biz Türkler düştüğümüz muharebeye,uğradığımız mağlubiyete rağmen sizi büyüktanıyorduk. Ve sizden hak ve adalet bekliyorduk. Sizino müttefikleriniz ve o şairleriniz vardı ki, bunlar mesihlerinyardımcıları gibi bir damlacık insan kanındave gözyaşında tufanlar, kıyametler görürlerdi. Enhakir bir insanın ölümünü bir yıldızın düşmesindendaha acıklı bulurlardı. Muharebenin, bu ölüm ikincisininher adımda saçtığı felaketleri ve biçtiğimatemleri telin ederlerdi. Istırap çeken, ağlayan,öldürülen, aşağılanan, esir olan insanlığı kurtarmakve onu fena yollardan nura, iyiye, doğruya, barışa,hakka, hakikate götürmek isterlerdi. İnsaniyetin oaşk ve adalet mabedini kurmak isterlerdi ki, bununmihrabının önüne dünyanın bütün sefil ve mazlumlarıgelsinler; dertlerini, azaplarını, feryatlarını, gözyaşlarınıdöksünler ve buradan ümit, teselli, kuvvet,hak ve hayat alsınlar. Biz de onlardan biri idik, muharebedensonra sizi karşımızda görünce, insanlık vehürriyet adına muharebe ettiğinizi işitince, barışınhak ve adalet temin edeceğine ve artık altın devirlerinindoğacağına inandık. Size uzattığımız ellerle,yükselttiğimiz feryatlarla yalnız vatan ve mabedimizdehür yaşamak hakkından başka bir şey istemedenbüyük bir sabırla bekledik.Lâkin heyecan bugün Türk ve Müslüman İzmir’inYunanlılar’a açılması ve bir buçuk milyon Türk veMüslümanın hukuk ve hürriyetinin iki yüz yirmibin Rum’a feda edilmesi bizi ümidimizin harabesikarşısında bıraktı.Ey Şekspirlerin, Prodomların, Leonikefollar’ın,Dantelerin milletleri! Hani nerde sizin o insanlık,adalet rüyalarınız? Buna karşı ne diyeceksiniz?Soruyorum size... Şu yirminci asır Romalılarınönünde alınlarına zafer taçları giyerek kanları vegözyaşlarını çiğneyen Jül Sezarların devri midir?Değilse, Türk’ün hukuku, Türk’ün hürriyeti niçintanınmıyor; Türk’ün vatanı ve Türk’ün mabedi niçinçiğneniyor?Bununla beraber kardaşlar! Biz bütün felaket vemusibetlere, her şeye karşı memleket ve milletimizinhayat ve kurtuluşundan ümidimizi kesmeyelim. Bilelimki, gökler fırtınasız, baharlar hazansız olmadığıgibi hiç bir vakit insanlar da dertsiz kalmamışlar.Istırap, insanlığın kaderidir. Mağlubiyet her milletinhayatında mukadderatın eleminden içtiği bir zehirdir.Lâkin fırtınalardan sonra parlak güneşler, hazanlardanşu güzel çiçekler göründüğü gibi, dertlerdensonra da saadet günleri gelir. Eğer biz felaketten,mağlubiyetten ders almayı bilirsek şüphe yok ki bizimiçtiğimiz zehir bir ilaç olacaktır.Kardaşlar! Yunanlıları İzmir’den çıkarmak, eskive yeni dünyalara hukuk ve hürriyetinizi tanıtmakistiyor musunuz? Öyle ise, en önce aramıza girmişolan nifakı öldürelim. Kardaşlığa doğru bir dahageriye çekilmeyecek olan ellerimizi uzatalım, hepimizinalınlarımızda vatanı kurtarmak mefkûresi vekalplerimizde milleti yaşatmak aşkı olduğu haldehakanımızın tahtının etrafında birleşelim. Her birimizhepimizin ve hepimiz her birimizin olalım veyalnız iki kuvvete iman edelim: Kendimize ve Cenab-ıHakka!”Sultanahmet Meydanı yapılan bu ilk mitingden birhafta sonra 30 Mayıs Cuma günü tekrar kalabalık birmitinge sahne oldu. Yaklaşık 100.000 kişinin katılımı09
FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖREile gerçekleştirilen mitingde kürsü siyah örtülerlesarılmıştı. Bütün meydanda ve görülebilen her yerdeTürk bayrakları dalgalanmaktaydı. Üniversite velise öğrencileri de guruplar halinde meydanda yerinialmıştı. Öğrencilerin bir kısmı da ellerinde “İzmirTürkündür, Türk Kalacaktır!”, “Hak İsteriz!”, “İkiMilyon Türk, İki yüz bin Rum’a Feda Edilemez!”,“Osmanlı Toprağı Yunanistan Olamaz!” yazılıpankartlarla mitinge katılmışlardı. Cuma namazınımüteakip Hoca Rasim Efendi tarafından yapılan topluduadan sonra halk kalabalıklar halinde mitingmeydanını doldurdu. Mitingde konuşma yapanlardanbirisi de İstanbul Üniversitesi Profesörlerinden İsmailHakkı (Baltacıoğlu) Bey’di. Bir filozof olarak dabilinen İsmail Hakkı Bey’in yaptığı konuşma şöyleidi: “Tam beş sene süren kanlı bir harpten sonra birtarafta muzafferler, bir tarafta da silâhını terk ederekAllah’tan başka kuvveti olmayan Türkler var. BütünTürkler şimdi imha edilmek isteniyor.Ey Vatandaşlar Türk nedir?Türk demek mükemmel ve muhteşem kubbeleri,göklere uzanan minareleri, parlayan çinileriyle,muazzam, muhteşem medrese ve imaretleriyle birsanat ve medeniyetin sahibi demektir. Türk demek;medeniyetle yaşamış ve yaşayan ve haricin her türlühaksız müdahalelerine rağmen yaşamak kuvvetinikendinde duyan bir millet demektir. Türklük demekâcizlere koruyucu gibi muamele etmek, kuvvetlilereboyun eğmemek demektir. Türklük demek Allah’ındoğruluk ve iyilik sıfatlarına tapmak ve yaşamakdemektir. Türklük demek yok olsa da mezardaki kemikleriyleisyan ederek haksızlığa karşı gelmek demektir.Türklük demek bütün bir ahlâk ve doğrulukve iyilik demektir.Avrupa eğer bu Türk’ü mahvetmek isterse sorarımo tarihe ki, safhalarının hiç bir devrinde saldırının buderece haksız bir şekline şahit olmuş mudur, sorarımo İslam Âlemine ki, kollarının ayaklarının kesilmesinerağmen Kur’an-ı Azimüşşânı daima başı üstündetaşımış ve yerlerde süründürmemiş olan Müslüman-Türk kavminin bu yok edilişinden kalbi incinmeyecekmi... Sorarım bize hakkı hakikati kitaplarıyla,âlimleriyle öğrenen Avrupa’ya ki, büyük medeniyetiolan ve yaşamak hakkını asrî inkılâplarıyla ispatetmiş bulunan bu kavmin yok olması, mahvı tabiatınkanunlarına uygun mudur? Sorarım Avrupa seyahatçilerineki bütün bu vicdanlardan müteessir olaraknihayet hakkı ve adaleti görmek istemeyecekler mi?Eğer Avrupa bütün bu hakikatlere rağmen bizim idamhükmümüzü verirse, bu hükmü bize tatbik ederse bizyalnız kalmayacağız. Biz Türkler silahımızı terk ettik.Fakat imanımızı teslim etmedik. İman demek Allah’adoğruluk güzellik sıfatlarının bütün manasıyla kalbenbağlanmak demektir. Silâhımız imanımızdır.İmanımızla hakkımızı müdafaa edeceğiz. Ey Müslümanlarve ey daima Müslüman kalacak olan Türkler!Camilerinizin minarelerinden yükselen salât-ışerifeye iktifa ediniz. Bu gün mezarlarda kemikleriçürüyen ecdadınızın ruhlarına dayanarak haksızlığakarşı ilelebet feryat ediniz. Zafer bunun sonundadır.”40 yiğidi ile Kürşad, Türk’ün istiklal ve hürriyetanlayışının sembolü olmuştu. Bu duygu yüzlerce yılyaşadı. Tarihî süreç içinde birçok örneğini uygulayarakgösterdi. Millet, İzmir’in 15 Mayıs 1919 tarihindeişgal edilmesi üzerine kadın erkek yaşlı gençve her kesimden mensuplarıyla bir kez daha ayağakalktı. Yukarıda dile getirilen tepkiler ve yapılankonuşmalar her türlü engellere ve güçlüğe rağmenTürklük duygusunun var olduğunu göstermektedir.Bir milleti ayakta tutan değerleridir. Türk milletinide geçmişten geleceğe taşıyacak olan bu değerlerdir.Türklük duygusunun kaybedilmesi ve aşınmasıylasadece bir duygu kaybedilmiş olmaz, her şeykaybedilmiş olur. İşte; İzmir’in işgali dolayısı ilegösterilen tepkiler ve yapılan faaliyetler bu duygununbir kez daha görülmesi ve örnek alınması içinbugünkü mensuplarına önemli mesajlar vermektedir.10