FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖREÖtüken’e doğru yola çıktılar;Kara Söğüt Ormanı’na aktılar.Kara Söğüt Ormanı’nın tozu var,Alası var, açığı var, kuzu var.Kaçanlardan pusu tutan uzu var,Utkulanıp, esrikliğe uyuldu,Birdenbire bir haykırış duyuldu:‘Vurun! Vurun! Kargılayın erini!Acun üzre bırakmayın, birini!’Söndürmeye gözlerinin ferini,Bayırku’nun artığıydı gelenler;Pusu kurup, bağırları delenler!Saldırdılar, ırmak gibi akarak,Kargıları gövdelere çakarak.Bayırku’nun ettiğine bakarak,Gök kayalar yalazlanıp tutuştu;Ala baykuş, kara kuzgun ötüştü.Pusu yunmaz, kara ile ak ile;Erlik varken, ucalmışa gök ile.Kılıç ile kargı ile ok ileGök Ordu’nun kaganını vurdular;Yere serip, başında da durdular.Sez-İl Kagan kılıcını sıyırıp,Kapgan Kagan kanı ile doyurup,Dik başını gövdesinden ayırıp,Bayırku’dan yüzlü bir Çin çaşıtı,Kesik başı Çin Yurdu’na taşıdı.İnel’in kağanlığına karşı Köl Tigin’in doğanlığı,Bilge Şad’ın örgüne çıkması, Gök Bodun’a kağanlığı,Çin Ülkesi’ne kaçan Ayguçı’nın sağışlanması,İl-Teriş Kutlug Kagan hakkı için bağışlanmasıdır;Kagan başı alınca yağı olmuş içgirmiş,Boduna kara leke sürüldü duydunuz mu?İnel dediğin kimdir, hangi odu dindirmiş,Gök kılıcım al kanla duruldu duydunuz mu;Örgün, İnel Kagan’a verildi duydunuz mu?Aygır düşse meydanda, gözelenir toynağı;Kavgada koçakların en derinden caynağı...Bulayınca toz toprak, illediğim kaynağı,Gök kılıcım al kanla duruldu duydunuz mu;Ayguçı Çin Yurdu’nda görüldü duydunuz mu?Boduna kağan olmak güç ister, erlik ister;Babadan olma değil, oğuşta birlik ister.Ak günde, kara günde kengeşte dirlik ister,Gök kılıcım al kanla duruldu duydunuz mu;Sakalı ak kocalar darıldı duydunuz mu?Yüz mü çevirdi Tanrı, Gök Bodun’un yüzüne,Yoksa hüküm mü verdi, yağı olmuş sözüne?Yeri göğü hınçladım, bir namerdin yüzüneGök kılıcım al kanla duruldu duydunuz mu;En çetin kavga şimdi kuruldu duydunuz mu?Törelenmiş bodunu kavgalara erleyip,Pusatlandım, atlandım, İnel üzre gürleyip.Ak döşün bezesinde kara kara terleyip,Gök kılıcım al kanla duruldu duydunuz mu;Ordu-Ev köşe bucak serildi duydunuz mu?Pusatlar geceleyin güneş gibi parladı,Töre bilmezin kanı ırmak gibi ırladı,Bilgeler söze durdu, alp-ozanlar yırladı,Gök kılıcım al kanla duruldu duydunuz mu;İnel’in obasına girildi duydunuz mu?Ünsüze ün derleme, niceden nice gerek,El üstünde büyümüş İnel’e il vererek...Göğüs kafesime dar, ayine durmuş yürek,Gök kılıcım al kanla duruldu duydunuz mu;Kapgan Kagan’ın soyu kırıldı duydunuz mu?Yiğitler, delişmenler pusatının zağına,Od işlediler birden, yağılık çatağına.Ak soluk düşürmeden geride tutsağına,Gök kılıcım al kanla duruldu duydunuz mu;Dağca iri gövdeler yarıldı duydunuz mu?Aşlanmada aç boğaz, her lokmayı yutamaz;Her kargı yarasını, otacılar otamaz.Kana doymadan yurtluk, örgünlük kök tutamaz,Gök kılıcım al kanla duruldu duydunuz mu;Kağanlık Bilge Şad’dan soruldu duydunuz mu?Yeniden Ordu-Ev’de oğuşlandı Ayguçı,Gök Bodun dirliğinde sağışlandı Ayguçı,İl tutmuş atam için bağışlandı Ayguçı,37
FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖREErliğim bengü taşa vuruldu duydunuz mu;Gök kılıcım al kanla duruldu duydunuz mu?Onaltı yıl durgunluktan sonraKöl Tigin’in son bir defa soluk alışı,Ünlemesi ile bengü taşta kalışıdır;Ülgen’e er götüren Yayucı’nın ününde,Kam odunda alınlar, islendi mi dediler.Koyun Yılı’nın ilkin on yedinci gününde,Gök Bodun erli kızlı yaslandı mı dediler;Kaba dağlar bulanıp, puslandı mı dediler.Güneş süngüsü yüzler, gök bıçakla çizilmiş,İnce çiziklerden kan, gözlerden yaş süzülmüş,Türlü kurban vurulup, sığıtçılar dizilmiş,Gök Bodun erli kızlı yaslandı mı dediler;Felek yine hıncıyla beslendi mi dediler.Çevresinde dönmüşler, yedi defa sarışla,Yaydan çıkmış ok gibi doludizgin yarışla,Yığıncağa toplanıp, darmadağın varışla,Gök Bodun erli kızlı yaslandı mı dediler;Varıp, Altundağı’na yaslandı mı dediler.Al kımız sagraklandı, ala paça hüzünden,Feleğin başa çatan zor uğraşı yüzünden.Geri dönmez mi diye bağdaş kuran sözünden,Gök Bodun erli kızlı yaslandı mı dediler;Yoksa keçe üstünde seslendi mi dediler.Kut vermiş, ıduklamış, üstün kılmış yücede,Gök Tanrı’nın yanında, ulaşılmaz nicede,Bir ağız soluklanıp, yunulduğu gecede,Gök Bodun erli kızlı yaslandı mı dediler;Pusatlar kaldığıyla paslandı mı dediler.Er gider, salık salar, kara kara baş kalır,Evinde, evdeşinde buğul yunak yaş kalır,Betik taş itgüçiden öğütlenmiş taş kalır,Gök Bodun erli kızlı yaslandı mı dediler;Bengü taş Köl Tigin’le süslendi mi dediler.Gök Bodun erli kızlı yaslandı mı dediler;Bağırlar ter coşturup, ıslandı mı dediler.Ak beniz avuçlarda sungurlar benek benek,Yaban mı oldu yoksa, tünediği her tünek?Yahut düştü mü cağdan göğe ulanmış könek,Gök Bodun erli kızlı yaslandı mı dediler;Alaçıktan bakışlar, sislendi mi dediler.Tütsülere tutuldu, İl-Bilge’den doğuşu,Yeni yetme çağlarda, azgın külek boğuşu...Eşiğinde seyrine durduğunda oğuşu,Gök Bodun erli kızlı yaslandı mı dediler;Kavgaya doymaz tigin, uslandı mı dediler.Dediler göverir mi, nâra boğdurmuş boğaç;Göverir mi yumruğu, yağı döşünde toğaç?Kam bendirinde ateş, toprak, demir, su, ağaç,Gök Bodun erli kızlı yaslandı mı dediler;Saçaklı kurt başlı tuğ, hislendi mi dediler.Aygır budu, koç boynu ölü yeri aşında,Elçiler bun eyledi, algış odu başında.Yiğit kişi Köl Tigin, kırk yedinci yaşında,38