FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖREBAYRAK, TUĞRA, SANCAK•Mevhibe SAVAŞ*1-BAYRAKBayrak, bir ruhtur. Binlerce yıldan beri eldetaşınmış, eve asılmış, mezara dikilmiştir. Avda vesavaşta, ondan yardım dilenilmiştir. Uğur ondadır.Türklerin başlarını bağladıkları, iyi kaderin anahtarıda odur. O, kötülüklere karşı koruyan bir muskadır.Her şeyin tılsımı ondadır. Bayrak, koruyucu birruhtur! “Ataların ruhları bizi, onun içinden gözler”;sözleri ise dalgalanmalarıyla uçuşan kutluseslerdir O, bir “Zafer tanrısıdır!” Bayrak, kutluve mübarek bir kişi gibidir. Bir insan gibi kızar,sevinir, kırılır. Düşerse, onu tutanlar da yok olur.Başı göklerdedir. Büyük rüzgârlar, şimşekler vegöğün diğer büyük güçleriyle iç içedir. Başı, ayave güneşe değer. Bunlar da yetmez. Oğuz Kağan,güneşi bir bayrak yapmak ister. Bayrak! Kökü gibiyerde; başı ise göklerde olan bir varlıktır. Göklerdeyayılır, enginleşir, yücelir. Bazen kötü kader, onu dakovalar ve düşer, kırılır! Bayrak ölür mü? Ölmez!Çünkü o Türk milletinin soyunun bir kökü ve sembolüdür.Bundan dolayı, yaşayanlar değil; eskişanlı soylar ile gelecekteki soylarda manalarınıbulmaktadır. Bu mana, onun parlak renklerindeyansır. Dalgalanmalarıyla ses verir. Soylar onunlaaynı tarladan bitmişler ve yücelmişlerdir. Soyundamgası olmuştur. Türk devletleriyle de yücelmiştir.Böylece aybaşında bir yıldız olmuştur. Bayrağakurban, binlerce yıldan beri Türklerin değişmezgeleneği ve sığınağı olmuştur. Bayrağın ruhunu vegönlünü doldurmalı ve ona daha yakın olmalıdır.Saçı ile sulamalı ve onu rahat tutmalıdır.Türk devlet ve aile geleneğini, Türk bayrağı iletuğlarının doğdukları ve geliştikleri bir toprak veana rahmi olarak kabul ettik. Bayrak topluluklarınmalıdır. Toplulukların ruhlarında doğar ve değerinitoplulukların ruh ve duygularından alır. Yoksa şimdiyekadar yapıldığı gibi filân padişah bayrağınrengini değiştirdi; şöyle yaptı gibi yeni ihtiyaçlardandolayı, birçok yeni bayraklar ve flâmalar alınmış veyapılmıştır. Ancak her zaman Osmanlılarda da başsancak veya baş alemler, ak ve kırmızı sancaklarolarak kalmışlardır. Halkın belki de binlerce yıldanberi sevdiği ve tuttuğu bazı renkler vardır. Bayrakdiye ancak onların peşinden giderler. Savaşlardaonların altında ölürler. Bundan dolayı Türk bayrağıhakkında ilk yazanlardan Miralay Ali Bey’i buradarahmetle anmak istiyoruz. O da zaman zamankırmızı Yörük bayrağı üzerinde duruyordu.Osmanlı ordularındaki Yörük ve Türkmenlerin burenge, bütün varlıkları ile bağlı olduklarını sık sıksöylüyordu. Bazen de çok temiz duygularla Osmanlıpadişahlarının, halkın bu duygularına uyduklarınıdüşünmek istiyordu.Türklerin din inanışları da Türk tuğları ile bayraklarınındoğuş ve gelişmesinde ana temeli oluşturmuşlardır.Bayrak ve din, Türklerde başlangıçlardanberi, iç içe girmiş ve iç içe yaşamıştır. Bu gelenekbirliği ve kaynaşması Çin’de de görülür. TuğlarÇin’de, daha çok ölüm törenleri ile bazı mabet törenlerininsınırları içinde kalmıştır. Boyları küçüktür.Baston şeklidedir. Bu küçük perçemli bastonları dinve ant törenlerini idare eden ve “baş şaman” rütbesinitaşıyan Türk Şamanlarının da ellerinde görülmüyordeğildi. Ancak büyük Türk devletlerindetuğlar, “din, savaş, tuğ” gibi üçlü düşünce ve inanışdüzeninin potası içinde erimiş ve birleşmiştir. Buüçünü birbirinden ayrı düşünebilmek mümkündeğildir. Devlet ve orduda bu düşünce potasınıçevreleyen ve pratik hayata uygulayan, birer düzenhâlinde görülmüşlerdi. Bundan dolayı Türklerdedevlet, topluluk ve aile içinde vazgeçilmez bir din,bir gelenek, bir sosyal vazife olarak binlerce yıldanberi uygulana gelmiştir. Bayrak ve tuğ için yapılantörenler, aile ve Türk topluluklarında, daha çok birdin gereğini yerine getirme, bir uğur bulma arayışıveya mistik ihtiyaçları doyurma amacına yöneliyordu.“bayrak merasiminin” ise daha yüce ve dahabüyük emellere yöneldiği görülüyordu: Savaş ilânı,tuğ veya bayrak merasimi ile başlıyordu. Tuğ vebayrağa saçı veya kurban sunma ile geleneklerebağlı çeşitli törenlerden sonra savaş andı yapılmışoluyordu. Bundan sonra artık savaş hazırlıklarıyapılıyor ve akına çıkılıyordu. Osmanlı Devletindede bu gelenekler değişmiyordu. Bu törenleri İslâmgelenekleri içinde bulabilmek çok zordur. Zaten aramakda gereksizdir. (1)Bayrak ve bayrağın Türk milleti üzerindeki etkilerihakkındaki ön bilgilerden sonra bayrak kelimesininkökeni hakkında durmak yerinde olacaktır. Bayrak;elamanlarının berraklığı ve gövdeleşmesindeki*Okutman. Ç.Ü. Atatürk İlkeleri ve İnkılap TarihiAraştırma ve Uygulama Merkezi19
FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖREtemiz, imtizaç bakımından tesir altına girmemiş hasTürkçe bir kelimedir. Kendisi ile pleo-sosyolojiyekadar çıkmak kabil olduğu hâlde ne yazık ki filolojisinive tarihini yapmak kabil olmadı. Bunun içindirki ne zamandan beri, hangi yan ve yakın anlamlardakullanıldığını mevsuk olarak bilemiyoruz. Yalnız.Kaşgarlı Mahmud’dan; bu kelimenin XI. asırda;Oğuz Türkleri arasında bayrak ve batrak biçimlerindeve aşağı yukarı bugünkü manada kullanıldığınıbiliyoruz.Bayrak ve Batrağın ManalarıBATRAK: Tek başına muharebe eden muharipleremahsus ve ipekten yapılmış âlemdir.Bu izaha göre Batrak, mübârizlerin (dövüşenlerin)kullandığı bir nevi mızrak olur. Bu mızrakların temrenlerindensonra flâmalarda olduğu gibi bir bezparçası veya bir hayvan kuyruğu bulunurdu.BAYRAK: Oğuz Türkleri arasında aynı zamandabayrak şeklinin de kullanıldığını şu kıt’adanöğreniyoruz:Ağdi kızıl bayrakTağdı kara toprakYetşü gelüp “uğrak”Tokşip anın giçtimiz.Demek oluyor ki Oğuz Türkleri arasında hiçolmazsa XI. asırda bir bayrak kelimesi vardı. Bu;kızıl renkte idi. Ağdığı yani yüceldiği zaman karatoprağı havalandırıyordu. Demek ki arkasında biraskerî kıt’a, muharip bir zümre veya aşiret sürükleyebilenbir şey, bir cemaat amblemi idi. SüleymanEfendi, Çağatay Lügati’nde, bayrak kelimesini boydakşeklinde kaydeder. Büyük Türk Lügati’ne göreboydek kelimesi Azerî lehçede “beyliğin alâmeti”olan bayrak ve Çağatay lehçesinde koşuklarda verilenmükâfat manasındadır.Bayrağın kızıl renkte olduğunu Kırgızların “ManasDestanı’nda” da görüyoruz. Düşmanlara karşıKırgız kabilelerinin “kızıl tuğ” etrafında toplandığıbu destanda anlatılmaktadır. Kızıl renkli bayrağıneksikliğini paydara kelimesinin delâletinden deöğrenebiliriz. Altay Türkleri, kurban edilen hayvanderisini mukaddes kayın ağacından bir sırık ucunaasarak bayrak şekline sokarlar ve bu suretle ervahı(ruhları) memnun ederlerdi. Bu bayrağın adına paydaradenilirdi. Sonraları bu derinin yerine kumaşkonmağa başlandı. Hâlâ Altaylılar muayyen bir miktarkumaşa payrı derler.Bayrağın kızıl renkte olduğunun bir delili deŞamanlıkta ruhların şerefine dikilen bayraklarınkırmızı renkte olmasıdır. Güneşe ve ateşe benzemesindenkinaye olarak Altaylılar bu bayraklara yalamaderlerdi. Görülüyor ki çok eski zamanlardan beriTürk âleminde bayrak olarak dalgalanıp gelen bumana psiko-sosyolojinin değişmelerine tâbi olarakbazı renk ve hizmet farkı göstermiş ise de bu muvakkat(geçici) ayrılımlarından derhal dönerek yinesemantik cevherine kavuşmuştur. Yani esas olarakTürk millî sembolü, rengini ve bayrak adını muhafazaedegelmiştir. Bayrak kelimesinin Güneş-DilTeorisine göre analizi şöyledir:(1) (2) (3) (4) (5)Bayrak: ağ + ab + oy + ar + ak1.Ağ: Ana köktür. Asıl, esas, sahip ve ışık manasındadır.2.Ab: Ana kök anlamını tecelli ve temessül ettirenprensipal köktür. (ağ + ab) ağab ve son morfolojikşekli (ab) d1’de baba, büyük, esas ve sahip manalarıverir.3.Ay: Mananın taalluk ettiği obje veya süjeyi gösterenelemandır.Böylece meydana çıkan (ağabey) dilimizde büyükkardeşi ve kendisinde büyüklük kabul edileni tarifeden ağabey kelimesidir. Abay şeklinde dikkatmanası vardır. (Radlof, Kırgız) ana kökünkaynaşması ile husule gelen boy kelimesi ise; asılcazibe, yani, kumandan, mesut, mütemevvil, zenginmanaları verir.4.Ar: Ana kök anlamının bir sübje veya objede tekerrürünügösterir. Bu surette çıkan “Bayar” kelimesicelil manasındadır.5.Ak: Manayı isimlendiren ve tamamlayan elemandır.Bu suretle bayrak kelimesi; asıl, esas, kuvvet,kudret ve ziya anlamının tam ve mükemmel olarakbir objede tekerrürünü ifade eden bir kelime olmuşolur.Zaten bugünkü yaşayan manası tamamı ile budur.“Bayrak” ve “beyrak” uzun bir sapın ucuna bağlı,devletin hususî alâmetini gösterir, hususî renkte veşekilde bir bezdir. Bu analizlerden de anlaşıldığıgibi bayrak kelimesinin semantik cevherini saklayanmorfolojik kısım boy kelimesidir. Boy kelimesindebüyük, efendi, tanrı manaları bulunduğugibi obstre olarak da büyüğe lâyık, büyüğe mahsus,büyükte görülüp tanınan mefhum vardır. Fark etmek,keşfetmek, görünmek, toplanmak, işaret etmek20