FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖREHanım Halilova’nın Annesi Merife Çavuşoğlu veAblası Almas Hanımlardan. Iğdır’da akrabası olan bazı kadın ve çocuklaronların yanına sığınmışlar. Bakü’de kurulmuş olanBakü Cemiyet-i Hayriye-i İslamiyesi teşkilatı, hiçkimsesi olmayan çocukları, Nahçıvan’a götürüp veyetimhaneye yerleştirmiş. Bu cemiyetin üyelerindenbiri olan büyük şairimiz Abdullah Şaik’in kardeşive Nahçıvan’ın Harbi Komiseri olan Yusuf ZiyaTalıbzade annemi, Nahcivan’a götürür ve evlatlıkolarak almış. Daha sonra bu albay yani benim manevidedem, eşini ve annemi de alıp Semerkand’a gidiyor.Enver Paşa o zamanlar orada, bir Turan Ordusu teşkiletmeye çalışıyor. Dedem, Bolşeviklere karşı EnverPaşa’nın yanında mücadele ediyor. Enver Paşa 1918yılında, Kafkas İslam Ordusu’nu kurar ve başınakardeşi Nuri Paşa’yı getirir. Bu ordunun amacı:Bakü’yü Ermenilerden kurtarmaktı; ordu amacınaulaşınca Ermeniler bunun acısını, Enver Paşa’yıarkadan vurarak şehit etmek suretiyle alıyorlar.Bunu çoğu kişi bilmez. Ben bu olayların hepsiniannemden dinledim. Bizzat bu konu ile ilgili tarihiaraştırmalarda da bulundum. Nevzat Kösoğlu‘nunÖtüken Neşriyat’tan çıkan “Şehit Enver Paşa”isimli kitabında yazılanlarla benim anlattıklarımlaörtüşüyor. Annemi evlatlık alarak sahip çıkan YusufZiya Talıbzade de Bolşeviklerce Semerkand’ta şehitediliyor. Annem üvey annesi ile birlikte Tiflis’e geliyor.“Ermeniler Abim Tofik Halilov’u ZehirleyerekÖldürdüler.”Gence, benim çocukluğumun geçtiği şehirdi. Ailemde bu şehirde yaşamıştı. Abim Gence’de, üst düzeybürokrattı. Sovyetler zamanında Gence’ye yakınolan ve Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı Daşkesenilçesinde Ermeniler, 1915’te Van’da Türklere büyükzulümler ve katliamlar yapan Andronik’in anıtınıdikmişler. Bu adam Taşnakların lideri, güya birpaşaydı. Bu duyulduktan sonra abimgil bu yapılanınuygun bir şey olmadığını düşünüyor. Abim, “Bu işiben hallederim;” diyor ve gece o şehrin elektriklerinikestiriyor. Daha sonra bu anıtı söküp bir tırlagötürüyorlar ve yok ediyorlar. Fakat Ermeniler durumuanlıyor ve yakaladıkları Azerbaycan Türklerinidövmeye başlıyorlar. Daha sonra hükümet, buyaşananlardan ve Moskova’dan korkup Gence valisinibaşka bir bölgede görevlendiriyor.Abim, Dağlık Karabağ’ın merkezi Hankent’egittiğinde Ermeniler onu, Andronik’in anıtını yokettiği için zehirleyerek öldürdüler. Ama hükümet,suikasta kurban gittiğini açıklamadı. Abimin Sovyetkayıtlarındaki ölüm sebebi, kalp krizidir. Eğer bu suikastolmasaydı abim; bir müddet sonra ulaştırma bakanyardımcısı olacakmış. Elçibey abimi çok severdive Gence’ye gittiğinde mutlaka onunla görüşürdü.Elçibey abimin yasını, üç gün yemek yemeyerektuttu.“Türkiye’yi Aziz Vatanım Kabul Ediyorum.”1994 yılından itibaren, Türkiye’deki kökenimle ilgiliolarak araştırmalarda bulundum; ilgili arşivlerebaktım. Tam bir sonuca ulaşamadım. Ama 2007yılında, TRT’de yayınlanan Van’da Ermeniler’inkatliamına uğramış soydaşlarımızı konu alan birprograma, dönemin Türk Tarih Kurumu BaşkanıProf. Dr. Yusuf Halaçoğlu ile katılmıştık. Programagelen konuk dinleyiciler, katliama uğrayan ailelerinmensupları idiler. Program aralarında, stüdyodabulunan konuk dinleyicilerle sohbet edip anneminVan’dan, dedemin Çavuşoğlu sülalesinden MustafaÇavuşoğlu olduğunu söyledim. Onlar da Van’ınErciş ilçesinde Çavuşoğluları’nın var olduğunu;Ünal ve Gültekin Çavuşoğlu’nun dedemin akrabasıolduğunu söyleyip, onların telefon numaralarını verdiler.Gültekin Çavuşoğlu ile önce telefonla konuşuptanıştım. Sonra buluşup yüz yüze görüştük. GültekinÇavuşoğlu vatanını ve milletini seven bir insandır.Van’ da, Erciş’te, Fethiye’de, Antalya’da, Ankara’da,İstanbul’da ve birçok ilde onu sevenler ve değerverenler vardır. Ayrıca Gültekin Bey çok vefalıdır.Alparslan Türkeş vefat ettikten sonra Erciş’te AlparslanTürkeş İlköğretim Okulu’nu kendi imkânlarıile yaptırdı. Bu zamanda, liderin vefatından sonrabir şeyler yapan ve onları anıp, adını ve hatıralarınıyaşatmaya çalışan çok az insan vardır.95
FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖREGültekin Çavuşoğlu’nun Van’da Yaptırdığı AlparslanTürkeş İlköğretim OkuluYine Ercişli olan Sayıştay 4. Daire üyesi çokdeğerli kardeşim Cavit Erdoğan’la GültekinÇavuşoğlu beni tanıştırdı.Azerbaycan’da doğdum; ama Türkiye’yi de azizvatanım kabul ediyorum.Çünkü Türk’ün ayağının değdiği her bir toprak,bana vatandır. Bütün akrabalarım Azerbaycan’dabulunduğu için kendimi burada çoğu zaman yalnızhissediyorum. Ancak bu kardeşlerimin desteğiyleyalnızlığımı gideriyorum. Başım bile ağrısa onları,her zaman yanımda görüyorum; onları yıllarcaBabam Aziz Ağa, Tebriz’in Zunuz Bölgesi’ndedoğmuş; Güney Azerbaycan’da Hıyabani hareketindeöncü isimlerden birisiydi. Hıyabani hareketibaşarısız olunca babamın da ölüm kararı çıkıyor.Asılmasına karar veriliyor. Bunun üzerine babam,Aras nehrini yüzerek Kuzey Azerbaycan’ageçiyor. Kuzey Azerbaycan’da üst düzey bir yöneticiolarak çalışmaya başlıyor. Babamla annem,Tiflis’te tanışıp evleniyorlar. Babam Sovyet sistemininyalancı, Türklüğe ve dine karşı olduğunugörünce Sovyet sistemine karşı isyan ediyor.“Güney Azerbaycan’dan insanlarımızı getirdiniz;kandırdınız ve sonra da sahip çıkmadınız;” diyor.Bunun üzerine Sovyet Komünist Partisinin yöneticileribabam için ölüm kararı alıyorlar. Fakat babam,yüksek vazifeli ve Güney Azerbaycanlı olduğuiçin öldürmüyorlar. Annem Merife Hanım TürkiyeTürk’ü olduğu için annemle birlikte sürgün ediyorlar.1937’de Azerbaycan’ın Daşkesen bölgesininKobalt kasabasına, Azerbaycan’ın birçok tanınmışinsanıyla birlikte babamı da annem ve üç kardeşimile birlikte sürgün ettiler.. Sürgün edilen yerAzerbaycandaydı; ama bu sürgün yerinde denebilirki hiç Azerbaycanlı yoktu. Bir iki Ahıska, Kırım veTatar Türk’ü vardı. Babamı ve diğer sürgün edilenleriradyoaktif maddelerin bulunduğu madenlerde işçiolarak çalıştırıyorlar. Adı sürgün ama amaçları bumadenlerde onları yavaş yavaş ölüme götürmek…Ben işte orada, ailemin son çocuğu olarak doğdum.1953 yılında Stalin öldükten sonra, herkesle birliktebabama da gasp ettikleri haklarını geri verdiler.Kobalt kasabasından çıkmasına müsaade ettiler. Bizde 1918 yılında Nuri Paşa rehberliğindeki Kafkas-İslâm Ordusu’nun kurtuluş harekâtını başlattığı vetarihimizde mühim bir yeri olan Gence’ye yerleştik.Ben Azerbaycanlı’ları ilk defa o zaman gördüm.Burada da bizi sadece Rusların ve Ermenilerinbulunduğu bir mahalleye yerleştirdiler.Hanım Halilova: “Türkiye’mi Gördüm, BundanSonra Ölebilirim.”Gültekin Çavuşoğlu, Cavit Erdoğan ve Hanım Halilovagörmediğim akrabalarım olarak kabul ediyorum.Mücadele Yılları Öncesi Hanım HalilovaYemen’in Hodeyda şehrinde bir limandaRusların faaliyetleri vardı ve eşim Rafik İsmayılovbüyükelçilikte mütercim olarak görevlendirilmişti.Evraklarında oğlumuz Tuğrul’un ismi vardı. AmaTuğrul küçük olduğu için ona izin verilmedi. MecburenTuğrul’u Gence’ye annemin yanına bıraktım.Yemen’e gitmek için de Moskova’ya geçmem gerekiyordu.1966 yılının sonu, büyük ihtimal Kasımayı idi. Moskova’ya gittiğimizde Ruslar bize talimatverdiler. Yani bizi tembihlediler. Bize“Yurtdışındaiken sizden soracaklar, Sovyetler nasıldır? Tabiisiz de çok iyidir, şöyle özgürlük vardır, böyle refahvardır diyeceksiniz;” diye talimat verdiler. Çünküdışarıda Sovyetlerin kötülenmesini istemiyorlardı.96