10.07.2015 Views

Ahmet ŞAFAK

Ahmet ŞAFAK

Ahmet ŞAFAK

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖREiki kişiden birinin KGB ajanı olmasına alışıktık. SonraElçibey’in söylediği sözleri hatırladım. Elçibeybize, Türkiye’de hanımlara ”Hanımefendi”, beylereise “Beyefendi” diye hitap edildiğini söylemişti.Bunu hatırlayınca rahatladım. Tabii KGB ajanıhala peşimde idi; ama ben de ucunda ölüm dahiolsa Türklerle konuşmaya kararlıydım. Dükkândakibeyefendiye biraz yaklaşıp “Hayır ben AzerbaycanTürklerindenim;” dedim. Eğer peşimdeki Rus ajanı“Azerbaycan Türklerindenim;” dediğimi duysa benihemen Rus büyükelçiliğine götürürdü. Orada bir iğneyaparlardı; sonra da beyin kanamasından öldüğümüsöylerlerdi. Hiç kimse de bir şey anlamazdı. Tümbunları bildiğim halde Türk olduğumu söyledim.Onlar da Azerbaycan’dan geldiğimi duyuncaheyecanlandılar; “Hoş geldiniz hanımefendi” dediler;hediyeler vermek istediler. Fakat ben, başımlahissettirmeden hemen arkamdaki KGB ajanını işaretettim. Kadınların sigara istediğini söyledim. Beyefendilerde durumu anladılar; daha fazla üstüme gelmediler.Biz esaret altında yaşıyorduk. Her şeyimizyasaktı. Bize ait, kendi özümüze ait herşey. Türkiyeve orada yaşayanlar bile. Yıllarca ben onları, sadeceduyduklarımla sevmiştim. Ruslar ne kadar kötülerlersekötülesinler, biliyordum ki onlar da Türk’tü.Aynı bizim gibi.Daha sonra uçağa bindik ve Kahire’ye geldik.Burada bir gün kaldıktan sonra Sudan’a, oradan Etiyopyaüzerinden Yemen’e ulaştık. Tabii Yemen’deeşimi görür görmez heyecanla ilk sözüm “Türkiye’yigördüm;” demek oldu. Rafik Bey’de heyecanlandıve nasıl gördüğümü sordu. Her şeyi anlattım. Amaöyle bir anlatıyorum ki, duyanlar sanki on yıl boyuncaorda yaşamışım sanırlar. Çünkü orada kaldığımo kısacık anların her birini sanki bir yılmış gibianlatıyordum. Yemen’deki işlerimiz bitince Bakü’yedöndük.Elçibey ve diğer arkadaşlar bizi karşılamaya geldiler.Benim Türkiye’yi gördüğüm duyulmuş tabii.Kutsal topraklardan gelmiş biri nasıl karşılanırsaöyle bir havada karşıladılar beni. Elimi alıp başlarınasürterek “Allah bize de nasip etsin;” diyorlardı.Gördüğüm her şeyi anlatıyordum. Konuştuğum Türkerkeklerini anlatıyor, onların güzelliklerini övüyordum.Ama baktım bizim erkekler kıskanıyor, busefer “Kadınlar da çok güzeldi” demeye başladım;ama hâlbuki kadınları hiç görmemiştim. Süreklisoruyorlardı “Türkiye nasıldı?” Ben de anlatıyordum;şöyle güzel, böyle güzel bir yer diye. Anlata anlatabitiremiyordum. Hâlbuki yarım saat görmüşüm, üstelikgördüğüm de toz toprak içinde bir havaalanı.Ama işte işgal altında yaşamayan kimse özgürlüğünne olduğunu bilemez. Ben o yarım saat içinde,özgür Türk toprağını gördüm; oraya ayak bastım.Hayatımın en önemli ve güzel anlarıydı. Çünkü işgalaltındaki topraklardan geliyordum. Aziz vatanımdasoluduğum hava bile Türk’tü ve özgürdü. MaalesefTürkiye’de yaşayan insanlar Türkiye’nin ne kadarönemli olduğunu bilmiyorlar.Hanım Halilova Bir Konferansta Konuşma YaparkenBundan beş yıl önce Bartın’da konuşmacı olarakkatıldığım kadın konulu bir toplantıda şunu yaşadım.Konuşmam sırasında biri bayan biri erkek iki kişiprovakasyon yapmaya çalıştı. Dediler ki “Siz özgürlüktenbahsediyorsunuz; ama Türkiye’de ne Kürtlerne de Çerkezler için bir özgürlükten bahsetmekmümkün.” Toplantıdaki diğer bayanlar “Cevap vermeyin,provoke amaçlı sorular soruyorlar;” dediler.O zaman “Ben Sovyetleri dağıtan bayanım, bunlaramı cevap veremeyeceğim;” dedim ve yukarıdasöylediklerimi anlattım. Belki benim havaalanındagördüğüm o üç erkek Kürt’tü, Çerkes’ti. Yahut başkabir etnisiteden geliyorlardı. Ama onlar benim içinTürk’tü ve ben onları Türk olarak görüp, sevmiştim.Bunları anlatınca soru sahipleri -utandıklarındanolsa gerek- salonu terk ettiler. Salondakiler beniayakta alkışladı.98

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!