10.07.2015 Views

Ahmet ŞAFAK

Ahmet ŞAFAK

Ahmet ŞAFAK

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖREgöre “Gök Tanrı merkezli, onun etrafında şekillenmiş,tamamen kendine özgü bir Monoteizmdir.(14)” Bu hususKuran-ı Kerîm’de geçen ve Hz. Peygamber’denönceki bir inancın adı olan Hanif Dini ile eş anlamlıgibi görünmektedir. En eski yazılı belgelerden birolan Göktürk Abidelerindeki Tanrı kavramına göreatalarımız öncesiz, sonrasız, güçlü, yaratıcı, hiçbirşeye benzemeyen, madde ve şekil olmaktan uzak,koruyucu, bağışlayıcı… bir Tanrı’ya inanmışlar;herhangi bir put’a ve resme tapmamışlardır.(15) Dahasonra atalarımız X. yüzyıldan başlamak üzere İslâmDinini benimsemişler. T.S. Eliot’in, “Dinde meydanagelen değişiklik mutlaka kültürde de kendinigösterir” cümlesindeki(16) köklü değişim ve Türkkimliğini kaybetme gibi bir jenerasyona atalarımızuğramamışlardır. Misyonersiz din olan İslâmDini’nde kendi kültür yapılarıyla paralellikler, benzerlikler,örtüşen değer yargıları bularak varlıklarınıve kimliklerini kaybetmemişlerdir. Bu dini, Alpler,alp-erenler, Türkçe konuşan ve dinin cazibesinianlatan dervişler, şairler atalarımıza sevdirmişler.Böylece atalarımız İslâm Dini’ni Türk kültürü içindeyoğurdular, onu kendileri için millî din haline getirdiler.Bu dini atalarımıza sevdirenlerden biriAhmed Yesevî (öl.1166) dir. O, içinde bulunduğugöçer-evli Türk toplumunun kültür yapısına uygunbir şekilde, Arapça, Farsça’yı bilmesine rağmenTürkçe telkinlerde bulundu. Divan-ı Hikmet adıylabilinen şiirlerinde, kendi ifadesiyle Kur’an’danayet anlamları verdi ve bunu “Benim hikmetlerimferman-ı Sübhan // Okuyup anlasan manâyıKur’an” yani “Benim hikmet adını taşıyan şiirlerimTanrı’nın fermanıdır // Onları okuyup anlıyorsan onlarKur’an’ın manâlarıdır” beyiti ile açıkladı. Prof.Dr. Mustafa Kafalı bu husus şu cümlelerle onaylar:“<strong>Ahmet</strong> Yesevî Hazretleri… İslâm’a yeni girmişolan Türklerin, dinî inançlarını, ahlâk değerleriniyükseltebilmek için Hikmet adlı sade Türkçe ileyazılmış dörtlükler bırakmıştı. Bu dörtlükler, Kur’anve Hadislerin mana ve ruhuna uygun manzum ve vecizehikmet manâsında Türkçe sözlerdi(17)”<strong>Ahmet</strong> Yesevî’nin açtığı tasavvufî çığır halkalarhalinde Sarı Saltuk (öl.1298), Ahi Evren (öl.1261),Yunus Emre (öl.1320), Geyikli Baba (öl.1350), SomuncuBaba (öl.1412), Hacı Bayram Velî (öl.1270),Budin fethinde görev alan Gül Baba (öl.1541)’dangünümüze kadar uzandı.Atalarımız Arap asıllı olmadığı kesin olarak bilinenEbu Hanife (80-150 / M. 669-767)’ye bağlandılar.Dinin uygulanmasında kıyasa önem veren, aklınkullanılmasını öneren (ehl’ür-re’y) Ebu Hanife,İslâm fıkhında önemli bir çığır açtı ve onu Ebu Yusuf(182/798), Muhammed b. Hasan eş-Şeybanî(180/804), Zufer b. Huzeyl (158/774), Ebu CaferTahavî (321/932)… gibileri izledi. Ebu Hanife, dindeakla, hürriyete önem veren, çok güçlü bir tartışmacıolan, içtihatlarında örf ve âdetleri, zayıf ve fakirleri,kişi hürriyetini, devlet otoritesini ön plânda tutan,amel (eylem)’in imandan sayılmadığını söyleyenbir bilgindi.(18) Ebu Hanife’nin bu özellikleri Türktoplumunun sosyal yapısına uygun düşmekte idi.Ebu Hanife Türk kültür ortamında yetişen Ebu MansurMehmet el-Matüridî üzerinde görüş, anlayış vemetotlarıyla etkili oldu. Matüridî de, Hanefî mezhebimensuplarının inançta imamı oldu. Atalarımız EbuHanife ile birlikte Matüridî’yi benimsediler.İki değerli bilim adamımızın ortaklaşa yazdıklarıeserde aynı konu şöyle açıklanır: “Samanîler dönemindeBuhara, İslâm ilahiyatının en önemli merkezlerindenbiri haline gelmiştir. X. yüzyılda Eş’arî’yeparalel olarak, Orta Asya’da Matüridî (öl. 944) muhafazakârkelamcıların formalizmi ile Mutezîle’ninrasyonalizmini uzlaştırmak suretiyle Sünnî kelâmınesaslarını ortaya koyuyor ve Sünnî Türkler, fıkıhtanİmam-ı A’zam Ebu Hanife’nin mezhebinde kararkılarken, itikada da Matüridî’nin mezhebine intisapediyorlardı.(19)”Matüridîlik, Türk kültür muhitinde ortaya çıkanve tarih boyunca –günümüze kadar- özellikle Türktoplumları arasında yaygın duruma gelen, Türk kültüründebir dinî (kelâmî) ekoldür.Matüridî’nin toplumumuz tarafından bilinmesive öğrenilmesi, Türk kültür tarihi bakımından sonderece önemlidir. Zira Matüridî sadece Türk kültürmuhitinin yetiştirdiği büyük bir bilgini olarakkalmamış, X. yüzyıldan başlayarak günümüze kadarTürk toplumlarının inanç sistemine damgasını vuranbir kimse olmuştur. Gerçekten de Türkler İslâmiyet’egirdikten sonra ibadet ve sosyal ilişkilerini İmam-ıA’zam Ebu Hanife (öl:767)’ye göre düzenlemişler,inanç ilkelerinde (akaid’de) Matüridî’nin sisteminibenimsemişlerdir. Türkler daha çok hoşgörülü, hayatave bilime yönelik, insan sevgisine ve yardımlaşmayadayalı yaşayışlarını bu iki büyük bilim adamınaborçludurlar.İslâm’dan sonraki Türk toplumlarının estetikanlayışlarının değer yargılarının ve toplumsalilişkilerinin oluşmasında, şekillenmesinde dinîinanışlarının rolü vardır. Bu sebeple Türk-İslâmkültürünün kökenlerini iyi anlamak, günümüzde71

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!