FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖREHÜKÜM•Üzeyir Lokman ÇAYCIHüküm: Cennet rengi, iyilik…Dualarla alevlenen anne sevgisi…Yeşil, kucak dolusuGül gibi goncalı… gece gibi sessizKurallar sıcak, emirler anlamlı…Cennet ve cehennemİnanana belirli, inanmayana belirsiz.Hüküm: Sorgusuz… hesapsız kucaklayıcılık…Yakınlık, yürek dolusu güzelliklere…Cömertim, kuşkusuzum, çaresiz değilimGeleceğimi düşünen içinElimde hiçbir şey kalmaz dünyevîBeklemeden, almadanHer şeyimi veririm…Hüküm: Dostluklarla yaratılanlaraTereddüt etmedenAçarım kapılarımı…Anladıkça hayatı secdedeki kuş gibiZamanı eriten zilleti bir kenara iterek çekipBir anda uzaklara giderim…Hüküm: Uzaklar yakınlığım… Cennet bahçesiKutsal toprakları şenlendiren bayram havasıBaba görüntüsü, ibadet…Mahşer resmiPeygamber selamıİçimde yer bulan bir ziyaret...Silinmeyecek hiç bir zamanPasaportumdaki 1988.Desen: Üzeyir ÇAYCIParis, 19.06.2012109
FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖRESİNEMA...Yasak Aşk’ın (A Royal Affair) Tarih ve SinemaAlgısı ve Dayanılmaz Aymazlık Üzerine•Coşkun ÇOKYİĞİT“Tarihimize üçüncü sınıf bir Oryantalist ve tarihi şahsiyetleriniç çamaşırlarını araştıran tarih paparazzileri gibi değil adam gibibakmanın zamanı gelmiştir...”Osmanlı Sarayı’nın kadınlarını ve erkekleriniyazan kimi tarih paparazzileri, Sultan İbrahim’in“deliliğini”, Hurrem Haseki’nin “desiseciliğini”,4.Murat’ın “alkolikliğini” ve daha pek çok dedikoduyubizlere yıllarca tarih diye yutturmaya çalıştı.Matbaanın Türkiye’ye 300 yıl sonra gelmesinin bütünbir devletin akıbetine mal olduğu, bütün bir milletincahil bırakıldığı ve bilimin gelişmediği argümanının“yanlışlanabileceğini” akıllarına hiç getirmeden okulkitaplarına yazdılar… Buna karşılık Batı aydınları,Aydınlanma’nın etkisiyle dedikoduyu, teşbihle fikiryürütmeyi, masallara inanmayı, bilimsel bir disiplinhaline sokmaya çalıştıkları tarihten ve hatta sanatlardanbile uzak tutmak için çaba gösterdiler:Tarihle sanatın el ele tutuşup hayat verdiği filmlerdenbiri saydığım, Berlin Film Festivali’nde (62.)En İyi Senaryo ve Erkek Oyuncu dallarında GümüşAyı alan “Yasak Aşk / A Royal Affair”, 18. YüzyıldaDanimarka Sarayı’nda yaşanan aşk skandalı ileAvrupa tarihini değiştiren devrim sürecini anlatıyor.Ejderha Dövmeli Kız’ın senaristi Nikolaj Arcel’inyönettiği “Yasak Aşk’ı, Bodil Steensen-Leth’inhikâyesinden Rasmus Heisterberg senaryolaştırmış.Film sadece görülmeye değer değil aynı zamandaüzerinde bir hayli düşünmeye değecek kadar sağlıklıve sağlam bir metne de sahip.Doğuştan havai ve aklen dengesiz olan Kral VII.Christian (Mikkel Boe Følsgaard), kral olduktansonra dokunulmazlığın verdiği güvenle gittikçe tuhafdavranmaya başlar. Annesinin ona İngiltereSarayı’ndan ısmarladığı kraliçeyi karşılarkentanıdığımız bu adam, bu andan itibaren ne kadar basitve satıhta yaşayan biri olduğunu belli ettiği gibiilk geceden itibaren eşinin kendinden soğumasınısağlar. Sinir buhranları artan krala yol göstermesiiçin birebir görüşmeyle özel doktor olarak tayinedilen Doktor Struensee (Mads Mikkelsen) aslındasaltanat düşmanı, idealist ve Aydınlanmacı fikirleriolan bir kişidir. Doktorun radikal hayat görüşü, Kral’ıetkiler ve kraliyet bürokratlarının itirazlarına rağmenaldığı kararlarda ona danışır. İhmal ettiği, aşağıladığıKraliçe Caroline Mathilde (Alicia Vikander) ile doktorarasındaki fikri beraberlik giderek duygusal vebir noktadan sonra fiziki bir ilişkiye dönüşür. Film18. Yüzyıl entelektüel hayatını, sömürgeci krallarıve meclislerini, saray entrikalarını, halkın durumunusözün kısası dönemini en gerçekçi bir biçimdeanlatmaktadır.110