10.07.2015 Views

Ahmet ŞAFAK

Ahmet ŞAFAK

Ahmet ŞAFAK

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖREverilmiştir. Fakat kitabının adını “Türk ve Tatar Tarihi”olarak değiştirmiştir, bu değişimin sebepçisi deünlü eleştirmen, edebiyat bilgini, dilci, siyaset yazarıve gazeteci, tarihçi, eğitimci, devlet adamı ve Tataredebiyatının gelmiş geçmiş en ünlü roman yazarı Alimcanİbrahimov (1887–1938) olmuştur. Z.V.Togan,A.İbrahimov’la ilk kez 1911 yılında İsterlitamak’tagörüşmüştür. Bu görüşme hakkında Togan şöyledemiştir: “ İsterlitaman şehrine geldiğimde burada“Kalem Kitabevi” sahibi, Tatar yazarlarından AbdullahBattal ile Alimcan İbrahim’in buraya geleceklerinisöyledi. Ben Tatar muharrirleri takdir ettiğimiçin bu iki yazarı da köyümüze getirip misafir etmekiçin babamın müsaadesiyle iyi atlarımızı koşupİsterlitamak’a gittim. Fakat o zaman hiç şöhretimolmadığından, çoktan şöhret sahibi olan bu iki muharriresamimi davetimi kabul ettiremedim, BattalBey, Tahirov adlı Tatar’ın çıngıraklı resmî postaarabasına binerek şehirden ayrıldı. Hala İstanbul’daeski dostum sıfatıyla her zaman buluştuğumuz AbdullahBattal ( şimdiki soyadı Taymas) ve muhteremrefikası Azize Hanımı otomobilime alıp gezdirdiğimvakit “Hani o zaman Başkurt arabasına binmem”diye yamcı Tahirov’un posta arabasıyla gitmiştin,şimdi niye bu arabaya bindin? diye lâtife edip eskidavetimi hatırlattığımda “Sen o zaman köyden gelenve köylü kıyafetli bir Başkurt muallimi idin; seninbir gün böyle tanınmış bir şahsiyet olacağını neredenbilirdim” diye izhar etti.Abdullah Battal gittikten sonra Alimcan İbrahimovile orada epeyi konuşmuş ve ona basılmakta olantarih kitabımdan bahsetmiştim. O çok zeki bir zattı.Bu eserin adı “Türk Tarihi” idi, fakat Alimcan,kitabın adının “Tatar Tarihi” olması gerektiğininüzerinde durdu. Kitabı Kazan’ın İdrisov ismindekikitapçısı bastırıyordu. Bu zat da “Türk Tarihi” isminibeğenmiyordu ve bu sene ( 1911) sonlarında eserinbasımı bittiğinde kendi bildiği gibi ona “Türk-TatarTarihi” ismini vermiş, ben de “Türk-Tatar” şeklindebir isim olamaz, hiç olmazsa “Türk ve Tatar Tarihi”diyelim diye, yaptıkları emrivakiye uydum, o daböyle yaptı. Yalnız sonunda Kazan Hanlığına aitkısmı biraz genişletmemi istedi. Alimcan kitabınbasılmış formalarını İdrisov’dan almış, okumuş vebeğenmişti. O da “Yulduz” gazetesinde 1911 senesindemilli kültürümüze ait yapılan en mühim eserdiye tavzif ederek kitabımdan medh-ü sena ile bahsetti.Bu da beni teşvik eden bir jest olmuştu.”[10]Zeki Velidi Togan’ın “Türk ve Tatar Tarihi” adlıkitabı yalnız Türk Dünyasında değil tüm dünyadabüyük yankı bulmuştur. Kitap Togan’ın kendindenönce her yere dağıldığı için artık Zeki Velididünyanın dört bir yanında tanınmıştır. Türkiye’deYusuf Akçura (1876–1935) “Türk Yurdu” dergisinde,İsmail Gaspralı (1851–1914) “Tercüman”gazetesinde, Kazan’da Prof. Katanov ve şarkiyatçıYemelyanov Rus bilimsel dergilerinde Togan’ın“Türk ve Tatar Tarihi” adlı kitabını takdir ettikleriniyazmışlardır. Ayrıca Almanya’dan şarkiyatçıMartin Hartman, Macaristan’dan Prof. Vambery,Orenburg’da neşredilen “Vakit” gazetesi idaresi ZekiVelidi’ye teşvik eden mektup göndermişlerdir. Gençyaşında böyle bir başarıyı elde eden insanlar azdır ki,Zeki Velidi 21 yaşında böyle bir başarıyı elde etmişve Türk tarihçileri arasında kendi yerini almıştır. Bukitap yayımlanıp birkaç ay geçtikten sonra ToganKazan Üniversitesi Arkeoloji ve Tarih Cemiyeti’ninaslî azası olmuş ve iş teklifleri de arka arkaya gelmeyebaşlamıştır.Ünlü Tatar bilgini ve yazar Rizaeddin Fahreddinov(1859–1936), Togan’ın babası <strong>Ahmet</strong>şah’ınyakın arkadaşı olduğu için Zeki Velidi her zamanonun fikirlerine başvurma gereksinimi duymuştur.Togan, 1908 yılında Orenburg’da Rizaeddin Fahreddinile görüşmüştür. O yıllarda Rizaeddin Fahreddin,zengin Zakir ve Şakir Remiyevlerin 1908–1918yılları arasında neşrettiği “Şura” dergisinde yöneticive başyazar olarak çalışmıştır. Zeki Velidi, Fehreddinile olan görüşmesi hakkında şunları yazmıştır:“ Babamın çok iyi dostu olan Rizaeddin Hazretiziyaret ettim. O beni yaşlı bir adammışım gibi kabuletti. Onunla tarihe ve edebiyata, bilhassa al-Ma’arrî’ye ait çok şeyler konuştuk. Tahsil derdimianlattım. Rus mekteplerine gitmek veya Suriye’yegitmek gibi iki dilemma arasımda bulunduğumusöyledim. O, bana memlekette kalmamı tavsiyeetti.”[11] Togan, Riza-eddin Fahreddin’in tavsiyesineuymuş ve memlekette tahsil görmüştür. Daha sonra1926 yılında Zeki Velidi, Fahreddin’i İstanbul’daevinde misafir ettiği sırada 1908 yılındaki görüşmeyihatırlamışlardır: “Bu zat (Rizaeddin Fahreddin R.K.)1926’da hacca giderken bir müddet İstanbul’dabulundu ve Samatya’daki ikametgâhımda misafiroldu. 1908’de Orenburg’da görüştüğümüzü ve beniRusça tahsiline tergip ettiğini hatırladı ve “Rusya’dakalmanız çok yerinde bir işti, çünkü Suriye’ye gitmişolsaydınız, doğu Türkleri arasında bu inkılâp senelerindeyaptığınız tarihî işleri yapmamış olurdunuz.Türkiye’ye gelen münevverlerimizden Yusuf Akçuraile <strong>Ahmet</strong> Ağaoğlu’dan başka şahsiyetini muhafaza87

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!